Skip to main content

اَلَّذِيْنَ اٰمَنُوْا وَلَمْ يَلْبِسُوْٓا اِيْمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُولٰۤىِٕكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُّهْتَدُوْنَ ࣖ  ( الأنعام: ٨٢ )

Those who
ٱلَّذِينَ
kimseler
believed
ءَامَنُوا۟
inanan(lar)
and (did) not
وَلَمْ
ve
mix
يَلْبِسُوٓا۟
bulamayanlar
their belief
إِيمَٰنَهُم
imanlarını
with wrong
بِظُلْمٍ
bir haksızlıkla
those
أُو۟لَٰٓئِكَ
işte
for them
لَهُمُ
onlarındır
(is) the security
ٱلْأَمْنُ
güven
and they
وَهُم
ve onlardır
(are) rightly guided
مُّهْتَدُونَ
doğru yolu bulanlar da

elleẕîne âmenû velem yelbisû îmânehüm biżulmin ülâike lehümü-l'emnü vehüm mühtedûn. (al-ʾAnʿām 6:82)

Diyanet Isleri:

İşte güven; onlara, inanıp haksızlık karıştırmayanlaradır. Onlar doğru yoldadırlar.

English Sahih:

They who believe and do not mix their belief with injustice – those will have security, and they are [rightly] guided. ([6] Al-An'am : 82)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

İnananlar ve inançlarını haksızlıkla karıştırmayanlardır emin olmaya hak kazananlar ve onlardır doğru yolu bulmuş olanlar.