Skip to main content

فَاَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ بِالْحَقِّ فَجَعَلْنٰهُمْ غُثَاۤءًۚ فَبُعْدًا لِّلْقَوْمِ الظّٰلِمِيْنَ  ( المؤمنون: ٤١ )

So seized them
فَأَخَذَتْهُمُ
derken onları yakaladı
the awful cry
ٱلصَّيْحَةُ
o korkunç ses
in truth
بِٱلْحَقِّ
gerçekten
and We made them
فَجَعَلْنَٰهُمْ
ve onları getirdik
(as) rubbish of dead leaves
غُثَآءًۚ
sel süprüntüsü haline
So away
فَبُعْدًا
uzak olsun
with the people -
لِّلْقَوْمِ
kavim
the wrongdoers
ٱلظَّٰلِمِينَ
o zalim

feeḫaẕethümu-ṣṣayḥatü bilḥaḳḳi fece`alnâhüm guŝââ. febü`del lilḳavmi-żżâlimîn. (al-Muʾminūn 23:41)

Diyanet Isleri:

Gerçekten, onları bir çığlık yakaladı ve onları süprüntü yığını haline getirdik. Haksızlık eden millet, rahmetden ırak olsun!

English Sahih:

So the shriek seized them in truth, and We made them as [plant] stubble. Then away with the wrongdoing people. ([23] Al-Mu'minun : 41)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Gerçek ve yerinde gelen bir bağırışla onları helak ediverdik de selle sürüklenip gelen çerçöpe döndürdük; artık uzaklık, zulmeden topluluğa.