قَالُوْا يٰوَيْلَنَا مَنْۢ بَعَثَنَا مِنْ مَّرْقَدِنَا ۜهٰذَا مَا وَعَدَ الرَّحْمٰنُ وَصَدَقَ الْمُرْسَلُوْنَ ( يس: ٥٢ )
They [will] say
قَالُوا۟
dediler
"O woe to us!
يَٰوَيْلَنَا
eyvah bize
Who
مَنۢ
kim?
has raised us
بَعَثَنَا
bizi kaldırdı
from our sleeping place?"
مِن مَّرْقَدِنَاۗۜ
yattığımız yerden
"This (is)
هَٰذَا
işte budur
what
مَا
şey
(had) promised
وَعَدَ
va'dettiği
the Most Gracious
ٱلرَّحْمَٰنُ
Rahman'ın
and told (the) truth
وَصَدَقَ
demek doğru söylemiş
the Messengers"
ٱلْمُرْسَلُونَ
peygamberler
ḳâlû yâ veylenâ mem be`aŝenâ mim merḳadinâ. hâẕâ mâ ve`ade-rraḥmânü veṣadeḳa-lmürselûn. (Yāʾ Sīn 36:52)
Diyanet Isleri:
"Vah halimize! Yattığımız yerden bizi kim kaldırdı?" derler. Onlara: "İşte Rahman olan Allah'ın vadettiği budur, peygamberler doğru söylemişlerdi" denir.
English Sahih:
They will say, "O woe to us! Who has raised us up from our sleeping place?" [The reply will be], "This is what the Most Merciful had promised, and the messengers told the truth." ([36] Ya-Sin : 52)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Ve demişlerdir ki: Yazıklar olsun bize, kim kaldırdı bizi uyuduğumuz yerden; bu, rahmanın bize vaadettiği şey ve peygamberler gerçek söylemişler.