فَاِنَّمَا يَسَّرْنٰهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُوْنَ ( الدخان: ٥٨ )
Indeed
فَإِنَّمَا
kesinlikle
We have made it easy
يَسَّرْنَٰهُ
biz o'nu kolaylaştırdık
in your tongue
بِلِسَانِكَ
senin diline
so that they may
لَعَلَّهُمْ
umulur ki
take heed
يَتَذَكَّرُونَ
düşünüp öğüt alırlar
feinnemâ yessernâhü bilisânike le`allehüm yeteẕekkerûn. (ad-Dukhān 44:58)
Diyanet Isleri:
Biz, öğüt alırlar diye, Kuran'ı senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık. Sen bekle, onlar da beklemektedirler.
English Sahih:
And indeed, We have eased it [i.e., the Quran] in your tongue that they might be reminded. ([44] Ad-Dukhan : 58)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Gerçekten de öğüt alsınlar diye Kur'an'ı senin dilinle indirdik, okuyuşunu da kolaylaştırdık.