Skip to main content

۞ اَوْفُوا الْكَيْلَ وَلَا تَكُوْنُوْا مِنَ الْمُخْسِرِيْنَ ۚ   ( الشعراء: ١٨١ )

Give full
أَوْفُوا۟
tam yapın
measure
ٱلْكَيْلَ
ölçüyü
and (do) not
وَلَا
ve
be
تَكُونُوا۟
olmayın
of those who cause loss
مِنَ ٱلْمُخْسِرِينَ
eksiltenlerden

evfü-lkeyle velâ tekûnû mine-lmuḫsirîn. (aš-Šuʿarāʾ 26:181)

Diyanet Isleri:

Şuayb onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Ölçüyü tam yapın, eksiltenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkını azaltmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve daha önceki nesilleri yaratandan korkun" dedi.

English Sahih:

Give full measure and do not be of those who cause loss. ([26] Ash-Shu'ara : 181)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Ölçeği tam ölçün, eksik ölçenlerden olmayın.