Skip to main content

وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ اَشْيَاۤءَهُمْ وَلَا تَعْثَوْا فِى الْاَرْضِ مُفْسِدِيْنَ ۚ   ( الشعراء: ١٨٣ )

And (do) not
وَلَا
ve
deprive
تَبْخَسُوا۟
kısmayın
people
ٱلنَّاسَ
insanların
(of) their things
أَشْيَآءَهُمْ
haklarını
and (do) not
وَلَا
ve
commit evil
تَعْثَوْا۟
karışıklık çıkarmayın
in the earth
فِى ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
spreading corruption
مُفْسِدِينَ
bozgunculuk yaparak

velâ tebḫasü-nnâse eşyâehüm velâ ta`ŝev fi-l'arḍi müfsidîn. (aš-Šuʿarāʾ 26:183)

Diyanet Isleri:

Şuayb onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Ölçüyü tam yapın, eksiltenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkını azaltmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve daha önceki nesilleri yaratandan korkun" dedi.

English Sahih:

And do not deprive people of their due and do not commit abuse on earth, spreading corruption. ([26] Ash-Shu'ara : 183)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

İnsanların haklarından hiçbir şeyi eksiltmeyin ve yeryüzünde bozguncu olmayın.