وَعَجِبُوْٓا اَنْ جَاۤءَهُمْ مُّنْذِرٌ مِّنْهُمْ ۖوَقَالَ الْكٰفِرُوْنَ هٰذَا سٰحِرٌ كَذَّابٌۚ ( ص: ٤ )
And they wonder
وَعَجِبُوٓا۟
ve hayret ettiler
that has come to them
أَن جَآءَهُم
onlara gelmesine
a warner
مُّنذِرٌ
bir uyarıcı (peygamber)
from among themselves
مِّنْهُمْۖ
kendilerinden
And said
وَقَالَ
ve dedi(ler) ki
the disbelievers
ٱلْكَٰفِرُونَ
kafirler
"This
هَٰذَا
bu
(is) a magician
سَٰحِرٌ
bir sihirbazdır
a liar
كَذَّابٌ
yalancı
ve`acibû en câehüm münẕirum minhüm. veḳâle-lkâfirûne hâẕâ sâḥirun keẕẕâb. (Ṣād 38:4)
Diyanet Isleri:
Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaşmışlardı. İnkarcılar: "Bu, pek yalancı bir sihirbazdır; tanrıları tek bir tanrı mı yaptı? Doğrusu bu tuhaf bir şeydir" demişlerdi.
English Sahih:
And they wonder that there has come to them a warner [i.e., Prophet Muhammad (^)] from among themselves. And the disbelievers say, "This is a magician and a liar. ([38] Sad : 4)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Onların cinsinden bir korkutucu geldi mi şaşıp kalırlar da kafirler derler ki: Bu, bir büyücü ve pek yalancı.