Skip to main content

أَوَلَمْ يَرَوْا۟
görmediler mi?
أَنَّا
bizim
نَأْتِى
geldiğimizi
ٱلْأَرْضَ
yeryüzüne
نَنقُصُهَا
onu eksilttiğimizi
مِنْ أَطْرَافِهَاۚ
uçlarından
وَٱللَّهُ
Allah'tır
يَحْكُمُ
hüküm veren
لَا
yoktur
مُعَقِّبَ
iptal edecek
لِحُكْمِهِۦۚ
O'nun hükmünü
وَهُوَ
ve O'nun
سَرِيعُ
çabuktur
ٱلْحِسَابِ
hesabı

evelem yerav ennâ ne'ti-l'arḍa nenḳuṣuhâ min aṭrâfihâ. vellâhü yaḥkümü lâ mü`aḳḳibe liḥukmih. vehüve serî`u-lḥisâb.

Görmüyorlar mı ki, Biz yeryüzünü etrafından gitgide eksiltmekteyiz. Hüküm Allah'ındır, O'nun hükmünü takip edip bozacak yoktur. O, hesabı çabuk görür.

Tefsir

وَقَدْ
ve kuşkusuz
مَكَرَ
tuzak kurmuştu
ٱلَّذِينَ
kimseler
مِن قَبْلِهِمْ
onlardan önceki(ler)
فَلِلَّهِ
fakat Allah'ındır
ٱلْمَكْرُ
tuzaklar
جَمِيعًاۖ
bütün
يَعْلَمُ
bilir
مَا
ne
تَكْسِبُ
kazandığını
كُلُّ
her
نَفْسٍۗ
nefsin
وَسَيَعْلَمُ
ve bileceklerdir
ٱلْكُفَّٰرُ
kafirler
لِمَنْ
kimin olacağını
عُقْبَى
sonunun
ٱلدَّارِ
bu yurdun

veḳad mekera-lleẕîne min ḳablihim felillâhi-lmekru cemî`â. ya`lemü mâ teksibü küllü nefs. veseya`lemü-lküffâru limen `uḳbe-ddâr.

Onlardan öncekiler de tuzak kurdular, oysa bütün tuzaklar(ın cezası) Allah'ındır, Herkesin yaptığını bilir. İnkarcılar da, neticenin kimin olduğunu göreceklerdir.

Tefsir

وَيَقُولُ
ve diyorlar ki
ٱلَّذِينَ
kimseler
كَفَرُوا۟
inkar eden(ler)
لَسْتَ
sen değilsin
مُرْسَلًاۚ
gönderilmiş bir elçi
قُلْ
de ki
كَفَىٰ
yeter
بِٱللَّهِ
Allah'ın
شَهِيدًۢا
şahid olması
بَيْنِى
benimle
وَبَيْنَكُمْ
sizin aranızda
وَمَنْ
ve bulunanların
عِندَهُۥ
yanında
عِلْمُ
bilgisi
ٱلْكِتَٰبِ
Kitap

veyeḳûlü-lleẕîne keferû leste mürselâ. ḳul kefâ billâhi şehîdem beynî vebeyneküm vemen `indehû `ilmü-lkitâb.

İnkar edenler: "Sen peygamber değilsin" derler; de ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve Kitap'ı bilenler yeter."

Tefsir