Skip to main content

أَلَمْ تَرَ
görmedin mi?
أَنَّ
ki
ٱلْفُلْكَ
gemiler
تَجْرِى
gidiyor
فِى ٱلْبَحْرِ
denizde
بِنِعْمَتِ
ni'metiyle
ٱللَّهِ
Allah'ın
لِيُرِيَكُم
size göstersin diye
مِّنْ
bir kısım
ءَايَٰتِهِۦٓۚ
ayetlerini
إِنَّ
şüphesiz
فِى
vardır
ذَٰلِكَ
bunda
لَءَايَٰتٍ
ibretler
لِّكُلِّ
herkes için
صَبَّارٍ
sabreden
شَكُورٍ
şükreden

elem tera enne-lfülke tecrî fi-lbaḥri bini`meti-llâhi liyüriyeküm min âyâtih. inne fî ẕâlike leâyâtil likülli ṣabbârin şekûr.

Gemilerin denizde Allah'ın lütfuyla yürüdüğünü görmez misin? Allah böylece size varlığının delillerini gösterir. Bunlarda, pek sabırlı ve çok şükreden kimselerin hepsine dersler vardır.

Tefsir

وَإِذَا
ve zaman
غَشِيَهُم
onları sardığı
مَّوْجٌ
dalga(lar)
كَٱلظُّلَلِ
gölgeler gibi
دَعَوُا۟
yalvarırlar
ٱللَّهَ
Allah'a
مُخْلِصِينَ
yalnız has kılarak
لَهُ
O'na
ٱلدِّينَ
dini
فَلَمَّا
fakat o zaman
نَجَّىٰهُمْ
onları kurtarınca
إِلَى ٱلْبَرِّ
karaya çıkarıp
فَمِنْهُم
içlerinden bir kısmı
مُّقْتَصِدٌۚ
orta yolu tutar
وَمَا
zaten
يَجْحَدُ
inkar etmez
بِـَٔايَٰتِنَآ
bizim ayetlerimizi
إِلَّا
başkası
كُلُّ
her
خَتَّارٍ
gaddarlardan
كَفُورٍ
inkarcıdan

veiẕâ gaşiyehüm mevcün keżżuleli de`avu-llâhe muḫliṣîne lehü-ddîn. felemmâ neccâhüm ile-lberri feminhüm muḳteṣid. vemâ yecḥadü biâyâtinâ illâ küllü ḫattârin kefûr.

Dağlar gibi dalgalar insanları kuşattığı zaman, dini tamamen Allah'a has kılarak O'na yalvarırlar; onları karaya çıkararak kurtardığında, içlerinden bir kısmı doğru yolda kalır. Zaten ayetlerimizi bilerek ancak hain nankörler inkar eder.

Tefsir

يَٰٓأَيُّهَا
ey
ٱلنَّاسُ
insanlar
ٱتَّقُوا۟
korkun
رَبَّكُمْ
Rabbinizden
وَٱخْشَوْا۟
ve çekinin
يَوْمًا
günden (ki)
لَّا يَجْزِى
ödeyemez
وَالِدٌ
baba
عَن وَلَدِهِۦ
çocuğunun
وَلَا
değildir
مَوْلُودٌ
çocuk da
هُوَ
o
جَازٍ
ödeyecek
عَن
için
وَالِدِهِۦ
babası
شَيْـًٔاۚ
bir şey
إِنَّ
şüphesiz
وَعْدَ
va'di
ٱللَّهِ
Allah'ın
حَقٌّۖ
gerçektir
فَلَا
asla
تَغُرَّنَّكُمُ
sizi aldatmasın
ٱلْحَيَوٰةُ
hayatı
ٱلدُّنْيَا
dünya
وَلَا
ve asla
يَغُرَّنَّكُم
sizi aldatmasın
بِٱللَّهِ
Allah hakkında
ٱلْغَرُورُ
aldatıcı (şeytan)

yâ eyyühe-nnâsü-tteḳû rabbeküm vaḫşev yevmel lâ yeczî vâlidün `av veledihi. velâ mevlûdün hüve câzin `av vâlidihî şey'â. inne va`de-llâhi ḥaḳḳun felâ tegurrannekümü-lḥayâtü-ddünyâ. velâ yegurranneküm billâhi-lgarûr.

Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Babanın oğlu, oğulun da babası için bir şey ödeyemeyeceği günden korkun. Allah'ın verdiği söz şüphesiz gerçektir. Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın. Allah'ın affına güvendirerek şeytan sizi ayartmasın.

Tefsir

إِنَّ
şüphesiz
ٱللَّهَ
Allah
عِندَهُۥ
O'nun yanındadır
عِلْمُ
bilgisi
ٱلسَّاعَةِ
sa'atin
وَيُنَزِّلُ
ve O yağdırır
ٱلْغَيْثَ
yağmuru
وَيَعْلَمُ
ve bilir
مَا
olanı
فِى ٱلْأَرْحَامِۖ
rahimlerde
وَمَا
ve
تَدْرِى
bilmez
نَفْسٌ
hiç kimse
مَّاذَا
ne
تَكْسِبُ
kazanacağını
غَدًاۖ
yarın
وَمَا
ve
تَدْرِى
bilmez
نَفْسٌۢ
hiç kimse
بِأَىِّ
hangi
أَرْضٍ
yerde
تَمُوتُۚ
öleceğini
إِنَّ
şüphesiz yalnız
ٱللَّهَ
Allah
عَلِيمٌ
bilendir
خَبِيرٌۢ
haberi olandır

inne-llâhe `indehû `ilmü-ssâ`ah. veyünezzilü-lgayŝ. veya`lemü mâ fi-l'erḥâm. vemâ tedrî nefsüm mâẕâ teksibü gadâ. vemâ tedrî nefsüm bieyyi arḍin temût. inne-llâhe `alîmün ḫabîr.

Kıyamet saatini bilmek ancak Allah'a mahsustur. Yağmuru O indirir, rahimlerde bulunanı O bilir, kimse yarın ne kazanacağını bilmez ve hiç kimse nerede öleceğini bilemez. Allah şüphesiz bilendir, her şeyden haberdardır.

Tefsir