Skip to main content

وَسِيقَ
ve sürülürler
ٱلَّذِينَ
kimseler
كَفَرُوٓا۟
inkar eden(ler)
إِلَىٰ جَهَنَّمَ
cehenneme
زُمَرًاۖ
bölük bölük
حَتَّىٰٓ
nihayet
إِذَا
zaman
جَآءُوهَا
oraya geldikleri
فُتِحَتْ
açılır
أَبْوَٰبُهَا
kapıları
وَقَالَ
ve şöyle der
لَهُمْ
onlara
خَزَنَتُهَآ
onun bekçileri
أَلَمْ يَأْتِكُمْ
gelmedimi?
رُسُلٌ
elçiler
مِّنكُمْ
kendi aranızdan
يَتْلُونَ
okuyan
عَلَيْكُمْ
size
ءَايَٰتِ
ayetlerini
رَبِّكُمْ
Rabbinizin
وَيُنذِرُونَكُمْ
ve sizi uyaran
لِقَآءَ
kavuşacağınıza
يَوْمِكُمْ
gününüze
هَٰذَاۚ
bu
قَالُوا۟
derler
بَلَىٰ
evet
وَلَٰكِنْ
ama
حَقَّتْ
hak olmuştur
كَلِمَةُ
sözü
ٱلْعَذَابِ
azab
عَلَى
üzerine
ٱلْكَٰفِرِينَ
kafirler

vesîḳa-lleẕîne keferû ilâ cehenneme zümerâ. ḥattâ iẕâ câûhâ fütiḥat ebvâbühâ veḳâle lehüm ḫazenetühâ elem ye'tiküm rusülüm minküm yetlûne `aleyküm âyâti rabbiküm veyünẕirûneküm liḳâe yevmiküm hâẕâ. ḳâlû belâ velâkin ḥaḳḳat kelimetü-l`aẕâbi `ale-lkâfirîn.

İnkar edenler, bölük bölük cehenneme sürülür. Oraya vardıklarında kapıları açılır; bekçileri onlara: "Size içinizden Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugüne kavuşacağınızı ihtar eden peygamberler gelmedi mi" derler. "Evet geldi" derler. Lakin azap sözü inkarcıların aleyhine gerçekleşir.

Tefsir

قِيلَ
denilir
ٱدْخُلُوٓا۟
girin
أَبْوَٰبَ
kapılarından
جَهَنَّمَ
cehennemin
خَٰلِدِينَ
ebedi kalmak üzere
فِيهَاۖ
içinde
فَبِئْسَ
ne kötüdür
مَثْوَى
yeri
ٱلْمُتَكَبِّرِينَ
kibirlenenlerin

ḳîle-dḫulû ebvâbe cehenneme ḫâlidîne fîhâ. febi'se meŝve-lmütekebbirîn.

Onlara: "Temelli kalacağınız cehennemin kapılarından girin; böbürlenenlerin durağı ne kötüdür!" denir.

Tefsir

وَسِيقَ
ve sevk edilirler
ٱلَّذِينَ
kimseler
ٱتَّقَوْا۟
korunan(lar)
رَبَّهُمْ
Rablerinin (azabından)
إِلَى ٱلْجَنَّةِ
cennete
زُمَرًاۖ
bölük bölük
حَتَّىٰٓ
nihayet
إِذَا
zaman
جَآءُوهَا
geldikleri
وَفُتِحَتْ
ve açılır
أَبْوَٰبُهَا
onun kapıları
وَقَالَ
ve derler
لَهُمْ
onlara
خَزَنَتُهَا
onun bekçileri
سَلَٰمٌ
selam
عَلَيْكُمْ
size
طِبْتُمْ
(ne) hoşsunuz
فَٱدْخُلُوهَا
buraya girin
خَٰلِدِينَ
ebedi kalmak üzere

vesîḳa-lleẕîne-tteḳav rabbehüm ile-lcenneti zümerâ. ḥattâ iẕâ câûhâ vefütiḥat ebvâbühâ veḳâle lehüm ḫazenetühâ selâmün `aleyküm ṭibtüm fedḫulûhâ ḫâlidîn.

Rablerine karşı gelmekten sakınanlar, bölük bölük cennete götürülürler. Oraya varıp da kapıları açıldığında, bekçileri onlara: "Selam size, hoş geldiniz! Temelli olarak buraya girin" derler.

Tefsir

وَقَالُوا۟
ve derler
ٱلْحَمْدُ
hamdolsun
لِلَّهِ
Allah'a
ٱلَّذِى
o ki;
صَدَقَنَا
bize yerine getirdi
وَعْدَهُۥ
verdiği sözünü
وَأَوْرَثَنَا
ve bizi varis kıldı
ٱلْأَرْضَ
yurda
نَتَبَوَّأُ
oturacağımız
مِنَ
(-ten)
ٱلْجَنَّةِ
cennet
حَيْثُ
yerinde
نَشَآءُۖ
dilediğimiz
فَنِعْمَ
ne güzeldir
أَجْرُ
ücreti
ٱلْعَٰمِلِينَ
çalışanların

veḳâlü-lḥamdü lillâhi-lleẕî ṣadeḳanâ va`dehû veevraŝene-l'arḍa netebevveü mine-lcenneti ḥayŝü neşâ'. feni`me ecru-l`âmilîn.

Onlar: "Bize verdiği sözde duran ve bizi bu yere varis kılan Allah'a hamdolsun. Cennette istediğimiz yerde oturabiliriz. Yararlı iş işleyenlerin ecri ne güzelmiş!" derler.

Tefsir

وَتَرَى
ve görürsün
ٱلْمَلَٰٓئِكَةَ
meleklerin
حَآفِّينَ
dönerek
مِنْ حَوْلِ
çevresinde
ٱلْعَرْشِ
Arşın
يُسَبِّحُونَ
tesbih ettiklerini
بِحَمْدِ
hamd ile
رَبِّهِمْۖ
Rablerini
وَقُضِىَ
ve hükmedilir
بَيْنَهُم
aralarında
بِٱلْحَقِّ
hak ile
وَقِيلَ
ve denilir
ٱلْحَمْدُ
Hamd
لِلَّهِ
Allah'a'dır
رَبِّ
Rabbi
ٱلْعَٰلَمِينَ
alemlerin

vetera-lmelâikete ḥâffîne min ḥavli-l`arşi yüsebbiḥûne biḥamdi rabbihim. veḳuḍiye beynehüm bilḥaḳḳi veḳîle-lḥamdü lillâhi rabbi-l`âlemîn.

Melekleri, arşın etrafını çevirmiş oldukları halde, Rablerini hamd ile överken görürsün. Artık insanların aralarında adaletle hüküm olunmuştur. "Övgü, Alemlerin Rabbi olan Allah içindir" denir.

Tefsir