Skip to main content

فَخَسَفْنَا
nihayet batırdık
بِهِۦ
onu
وَبِدَارِهِ
ve evini barkını
ٱلْأَرْضَ
yere
فَمَا كَانَ
olmadı
لَهُۥ
onun
مِن
hiçbir
فِئَةٍ
topluluğu
يَنصُرُونَهُۥ
ona yardım edecek
مِن دُونِ
karşı
ٱللَّهِ
Allah'a
وَمَا
ve
كَانَ
değildi
مِنَ ٱلْمُنتَصِرِينَ
kendini kurtaranlardan

feḫasefnâ bihî vebidârihi-l'arḍa femâ kâne lehû min fietiy yenṣurûnehû min dûni-llâh. vemâ kâne mine-lmünteṣirîn.

Sonunda, onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Allah'a karşı ona yardım edebilecek kimsesi de yoktu; kendini kurtarabilecek kimselerden de değildi.

Tefsir

وَأَصْبَحَ
ve başladılar
ٱلَّذِينَ تَمَنَّوْا۟
ve isteyenler
مَكَانَهُۥ
onun yerinde olmayı
بِٱلْأَمْسِ
dün
يَقُولُونَ
demeğe
وَيْكَأَنَّ
vay demek ki
ٱللَّهَ
Allah
يَبْسُطُ
bollaştırıyor
ٱلرِّزْقَ
rızkı
لِمَن
kimseye
يَشَآءُ
dilediği
مِنْ عِبَادِهِۦ
kullarından
وَيَقْدِرُۖ
ve kısıyor
لَوْلَآ
olmasaydı
أَن مَّنَّ
lutfetmesi
ٱللَّهُ
Allah'ın
عَلَيْنَا
bize
لَخَسَفَ
yere batırırdı
بِنَاۖ
bizi de
وَيْكَأَنَّهُۥ
demekki gerçekten
لَا يُفْلِحُ
iflah olmaz
ٱلْكَٰفِرُونَ
kafirler

veaṣbeḥa-lleẕîne temennev mekânehû bil'emsi yeḳûlûne veykeenne-llâhe yebsüṭu-rrizḳa limey yeşâü min `ibâdihî veyaḳdir. levlâ em menne-llâhü `aleynâ leḫasefe binâ. veykeennehû lâ yüfliḥu-lkâfirûn.

Daha dün onun yerinde olmayı dileyenler: "Demek Allah kullarından dilediğinin rızkını genişletip bir ölçüye göre veriyor. Eğer Allah bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki inkarcılar başarıya eremezler" demeye başladılar.

Tefsir

تِلْكَ
işte
ٱلدَّارُ
yurdu
ٱلْءَاخِرَةُ
ahiret
نَجْعَلُهَا
onu veririz
لِلَّذِينَ
kimselere
لَا يُرِيدُونَ
istemeyen(ler)
عُلُوًّا
böbürlenmeyi
فِى ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
وَلَا
ve ne de
فَسَادًاۚ
bozguncuğu
وَٱلْعَٰقِبَةُ
ve sonuç
لِلْمُتَّقِينَ
sakınanlarındır

tilke-ddâru-l'âḫiratü nec`alühâ lilleẕîne lâ yürîdûne `ulüvven fi-l'arḍi velâ fesâdâ. vel`âḳibetü lilmütteḳîn.

Bu ahiret yurdunu, yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu istemeyen kimselere veririz. Sonuç Allah'a karşı gelmekten sakınanlarındır.

Tefsir

مَن
kim
جَآءَ
getirirse
بِٱلْحَسَنَةِ
bir iyilik
فَلَهُۥ
ona vardır
خَيْرٌ
daha güzeli
مِّنْهَاۖ
ondan
وَمَن
ve kim
جَآءَ
getirirse
بِٱلسَّيِّئَةِ
kötülük
فَلَا يُجْزَى
cezalandırılmaz
ٱلَّذِينَ
kimseler
عَمِلُوا۟
yapan(lar)
ٱلسَّيِّـَٔاتِ
kötülükleri
إِلَّا
başkasıyla
مَا
şeylerden
كَانُوا۟
oldukları
يَعْمَلُونَ
yapıyor(lar)

men câe bilḥaseneti felehû ḫayrum minhâ. vemen câe bisseyyieti felâ yücze-lleẕîne `amilü-sseyyiâti illâ mâ kânû ya`melûn.

Kim bir iyilik getirirse, ona daha iyisi verilir. Kim bir kötülük getirirse, o kötülükleri işleyenler, ancak yaptıkları kadar ceza görürler.

Tefsir

إِنَّ
şüphesiz
ٱلَّذِى
ki
فَرَضَ
gerekli kılan
عَلَيْكَ
sana
ٱلْقُرْءَانَ
Kur'an'ı
لَرَآدُّكَ
elbette seni döndürecektir
إِلَىٰ مَعَادٍۚ
varılacak yere
قُل
de ki
رَّبِّىٓ
Rabbim
أَعْلَمُ
bilir
مَن
kim
جَآءَ
getirmiştir
بِٱلْهُدَىٰ
hidayet
وَمَنْ
ve kim;
هُوَ
O
فِى
içindedir
ضَلَٰلٍ
bir sapıklık
مُّبِينٍ
apaçık

inne-lleẕî feraḍa `aleyke-lḳur'âne lerâddüke ilâ me`âd. ḳur rabbî a`lemü men câe bilhüdâ vemen hüve fî ḍalâlim mübîn.

Kuran'a uymayı sana farz kılan Allah, seni döneceğin yere döndürecektir. De ki: "Rabbim kimin doğrulukla geldiğini, kimin apaçık sapıklıkta bulunduğunu en iyi bilendir."

Tefsir

وَمَا
ve değildin
كُنتَ
sen
تَرْجُوٓا۟
umuyor
أَن يُلْقَىٰٓ
vahyolunacağını
إِلَيْكَ
sana
ٱلْكِتَٰبُ
Kitabın
إِلَّا
ancak
رَحْمَةً
bir rahmet olarak
مِّن رَّبِّكَۖ
Rabbinden
فَلَا
o halde
تَكُونَنَّ
olma
ظَهِيرًا
arka
لِّلْكَٰفِرِينَ
kafirlere

vemâ künte tercû ey yülḳâ ileyke-lkitâbü illâ raḥmetem mir rabbike felâ tekûnenne żahîral lilkâfirîn.

Sen, sana bu Kitap'ın verileceğini ummazdın. O ancak Rabbinin bir rahmetidir. Öyleyse sakın inkarcılara yardımcı olma.

Tefsir

وَلَا
ve sakın
يَصُدُّنَّكَ
seni alıkoymasınlar
عَنْ ءَايَٰتِ
ayetlerinden
ٱللَّهِ
Allah'ın
بَعْدَ
sonra
إِذْ أُنزِلَتْ
indirildikten
إِلَيْكَۖ
sana
وَٱدْعُ
ve da'vet et
إِلَىٰ رَبِّكَۖ
Rabbine
وَلَا
ve
تَكُونَنَّ
olma
مِنَ ٱلْمُشْرِكِينَ
ortak koşanlardan

velâ yeṣuddünneke `an âyâti-llâhi ba`de iẕ ünzilet ileyke ved`u ilâ rabbike velâ tekûnenne mine-lmüşrikîn.

Allah'ın ayetleri sana indirildiğinde sakın seni onlardan alıkoymasınlar. Rabbine çağır, sakın müşriklerden olma.

Tefsir

وَلَا
ve
تَدْعُ
yalvarma
مَعَ
ile beraber
ٱللَّهِ
Allah
إِلَٰهًا
bir tanrıya
ءَاخَرَۘ
başka
لَآ
yoktur
إِلَٰهَ
tanrı
إِلَّا
başka
هُوَۚ
O'ndan
كُلُّ
her
شَىْءٍ
şey
هَالِكٌ
helak olacaktır
إِلَّا
başka
وَجْهَهُۥۚ
O'nun yüzü(zatı)ndan
لَهُ
O'nundur
ٱلْحُكْمُ
Hüküm
وَإِلَيْهِ
ve O'na
تُرْجَعُونَ
döndürüleceksiniz

velâ ted`u me`a-llâhi ilâhen âḫar. lâ ilâhe illâ hû. küllü şey'in hâlikün illâ vecheh. lehü-lḥukmü veileyhi türce`ûn.

Allah'la beraber başka tanrı tutup tapma. O'ndan başka tanrı yoktur. O'ndan başka her şey yok olacaktır. Hüküm O'nundur, O'na döndürüleceksiniz.

Tefsir