Skip to main content

أَفَمَن
kimse midir?
وَعَدْنَٰهُ
kendisine vadettiğimiz
وَعْدًا
bir söz
حَسَنًا
güzel
فَهُوَ
ve o
لَٰقِيهِ
muhakkak ona kavuşacak olan
كَمَن
kimse gibi
مَّتَّعْنَٰهُ
kendisine yaşattığımız
مَتَٰعَ
geçici zevkini
ٱلْحَيَوٰةِ
hayatının
ٱلدُّنْيَا
dünya
ثُمَّ
sonra
هُوَ
o
يَوْمَ
günü
ٱلْقِيَٰمَةِ
kıyamet
مِنَ ٱلْمُحْضَرِينَ
getirileceklerden olan

efemev ve`adnâhü va`den ḥasenen fehüve lâḳîhi kemem metta`nâhü metâ`a-lḥayâti-ddünyâ ŝümme hüve yevme-lḳiyâmeti mine-lmuḥḍarîn.

Vadettiğimiz güzel bir nimete kavuşan kimse; dünya hayatında kendisine bir geçimlik verdiğimiz, sonra kıyamet günü azap için getirilen kimse gibi midir?

Tefsir

وَيَوْمَ
ve o gün
يُنَادِيهِمْ
(Allah) onlara seslenerek
فَيَقُولُ
der ki
أَيْنَ
nerede?
شُرَكَآءِىَ
benim ortaklarım
ٱلَّذِينَ كُنتُمْ
olduklarını
تَزْعُمُونَ
zannettikleriniz

veyevme yünâdîhim feyeḳûlü eyne şürakâiye-lleẕîne küntüm tez`umûn.

Allah, o gün onlara seslenir: "Benim ortağım olduklarını iddia ettikleriniz nerededirler?" der.

Tefsir

قَالَ
derler
ٱلَّذِينَ
olanlar
حَقَّ
hak
عَلَيْهِمُ
üzerlerine
ٱلْقَوْلُ
söz
رَبَّنَا
Rabbimiz
هَٰٓؤُلَآءِ
şunlardır
ٱلَّذِينَ
kimseler
أَغْوَيْنَآ
azdırdıklarımız
أَغْوَيْنَٰهُمْ
onları azdırdık
كَمَا
gibi
غَوَيْنَاۖ
kendimiz azdığımız
تَبَرَّأْنَآ
uzak olduğumuzu
إِلَيْكَۖ
sana arz ederiz
مَا
zaten
كَانُوٓا۟
onlar değildi
إِيَّانَا
bize
يَعْبُدُونَ
tapanlardan

ḳâle-lleẕîne ḥaḳḳa `aleyhimü-lḳavlü rabbenâ hâülâi-lleẕîne agveynâ. agveynâhüm kemâ gaveynâ. teberra'nâ ileyk. mâ kânû iyyânâ ya`büdûn.

Hükmün aleyhlerine gerçekleştiği kimseler: "Rabbimiz! İşte bunlar bizim azdırdığımız kimselerdir. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onlardan uzaklaşıp Sana geldik, zaten aslında bize tapmıyorlardı" derler.

Tefsir

وَقِيلَ
ve denir ki
ٱدْعُوا۟
çağırın
شُرَكَآءَكُمْ
koştuğunuz ortakları
فَدَعَوْهُمْ
onları çağırırlar
فَلَمْ
fakat
يَسْتَجِيبُوا۟
çağrısına cevap vermezler
لَهُمْ
bunların
وَرَأَوُا۟
ve karşılarında görürler
ٱلْعَذَابَۚ
azabı
لَوْ
ne olurdu
أَنَّهُمْ
onlar
كَانُوا۟
idi
يَهْتَدُونَ
yola gelseler

veḳîle-d`û şürakâeküm fede`avhüm felem yestecîbû lehüm veraevü-l`aẕâb. lev ennehüm kânû yehtedûn.

"Koştuğunuz ortaklarınızı çağırın" denir; onlar da çağırırlar ama, kendilerine cevap veremezler; cehennem azabını görünce doğru yolda olmadıklarına yanarlar.

Tefsir

وَيَوْمَ
ve gün
يُنَادِيهِمْ
onlara seslenerek
فَيَقُولُ
der ki
مَاذَآ
ne?
أَجَبْتُمُ
cevap verdiniz
ٱلْمُرْسَلِينَ
elçilere

veyevme yünâdîhim feyeḳûlü mâẕâ ecebtümü-lmürselîn.

O gün Allah onlara seslenir: "Peygamberlere ne cevap verdiniz?" der.

Tefsir

فَعَمِيَتْ
kör olmuştur
عَلَيْهِمُ
onlara
ٱلْأَنۢبَآءُ
haberler
يَوْمَئِذٍ
o gün
فَهُمْ
ve onlar
لَا يَتَسَآءَلُونَ
birbirlerine de soramazlar

fe`amiyet `aleyhimü-l'embâü yevmeiẕin fehüm lâ yetesâelûn.

O gün, haberlere karşı körleşirler, verilecek cevapları kalmaz; birbirlerine de soramazlar.

Tefsir

فَأَمَّا
ama
مَن
kim
تَابَ
tevbe ederse
وَءَامَنَ
ve inanırsa
وَعَمِلَ
ve yaparsa
صَٰلِحًا
iyi iş
فَعَسَىٰٓ
umulur
أَن
ki
يَكُونَ
olur
مِنَ ٱلْمُفْلِحِينَ
kurtuluşa erenlerden

feemmâ men tâbe veâmene ve`amile ṣâliḥan fe`asâ ey yekûne mine-lmüfliḥîn.

Fakat, tevbe eden, inanıp yararlı iş işleyen kimsenin, kurtuluşa erenler arasında bulunması umulur.

Tefsir

وَرَبُّكَ
ve Rabbin
يَخْلُقُ
yaratır
مَا
ne
يَشَآءُ
dilerse
وَيَخْتَارُۗ
ve seçer
مَا كَانَ
değildir
لَهُمُ
onlara ait
ٱلْخِيَرَةُۚ
seçim
سُبْحَٰنَ
münezzehtir
ٱللَّهِ
Allah
وَتَعَٰلَىٰ
ve yücedir
عَمَّا
şeylerden
يُشْرِكُونَ
ortak koştukları

verabbüke yaḫlüḳu mâ yeşâü veyaḫtâr. mâ kâne lehümü-lḫiyerah. sübḥâne-llâhi vete`âlâ `ammâ yüşrikûn.

Rabbin dilediğini yaratır ve seçer; onlar için seçim hakkı yoktur. Allah onların koştukları ortaklardan münezzehtir, yücedir.

Tefsir

وَرَبُّكَ
ve Rabbin
يَعْلَمُ
bilir
مَا
neyi
تُكِنُّ
gizlediğini
صُدُورُهُمْ
göğüslerinin
وَمَا
ve neyi
يُعْلِنُونَ
açığa vurduğunu

verabbüke ya`lemü mâ tükinnü ṣudûruhüm vemâ yü`linûn.

Rabbin gönüllerinin gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilir.

Tefsir

وَهُوَ
ve O
ٱللَّهُ
Allah'tır
لَآ
olmayan
إِلَٰهَ
tanrı
إِلَّا
başka
هُوَۖ
O'ndan
لَهُ
O'na mahsustur
ٱلْحَمْدُ
hamd
فِى ٱلْأُولَىٰ
ilk olan
وَٱلْءَاخِرَةِۖ
ve son olan
وَلَهُ
ve O'nundur
ٱلْحُكْمُ
Hüküm
وَإِلَيْهِ
ve O'na
تُرْجَعُونَ
döndürüleceksiniz

vehüve-llâhü lâ ilâhe illâ hû. lehü-lḥamdü fi-l'ûlâ vel'âḫirah. velehü-lḥukmü veileyhi türce`ûn.

Allah O'dur; O'ndan başka tanrı yoktur. Hamd, dünyada da ahirette de O'nun içindir; hüküm de O'nundur. Yalnız O'na döndürüleceksiniz.

Tefsir