وَيَتَجَنَّبُهَا
ve ondan kaçınır
ٱلْأَشْقَى
bahtsız olan
veyetecennebühe-l'eşḳâ.
Bedbaht olan ondan kaçınacaktır.
ٱلَّذِى
o ki
يَصْلَى
girer
ٱلنَّارَ
ateşe
ٱلْكُبْرَىٰ
en büyük
elleẕî yaṣle-nnâra-lkübrâ.
O, en büyük ateşe yaslanacaktır.
ثُمَّ
sonra
لَا
yoktur
يَمُوتُ
ölüm
فِيهَا
orada
وَلَا
ve ne de
يَحْيَىٰ
yaşam
ŝümme lâ yemûtü fîhâ velâ yaḥyâ.
O, orada ne ölecektir ne de dirilecektir.
قَدْ
doğrusu
أَفْلَحَ
kurtuluşa ermiştir
مَن
kimse
تَزَكَّىٰ
nefsini arındıran
ḳad efleḥa men tezekkâ.
Arınmış olan, Rabbinin adını anıp namaz kılan, saadete erişecektir.
وَذَكَرَ
ve anan
ٱسْمَ
adını
رَبِّهِۦ
Rabbinin
فَصَلَّىٰ
ve namaz kılan
veẕekera-sme rabbihî feṣallâ.
Arınmış olan, Rabbinin adını anıp namaz kılan, saadete erişecektir.
بَلْ
ama
تُؤْثِرُونَ
siz yeğliyorsunuz
ٱلْحَيَوٰةَ
hayatını
ٱلدُّنْيَا
dünya
bel tü'ŝirûne-lḥayâte-ddünyâ.
Ama sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz.
وَٱلْءَاخِرَةُ
oysa ahiret
خَيْرٌ
daha iyidir
وَأَبْقَىٰٓ
ve daha kalıcıdır
vel'âḫiratü ḫayruv veebḳâ.
Oysa ahiret daha iyi ve daha bakidir.
إِنَّ
şüphesiz
هَٰذَا
bu
لَفِى
elbette vardı
ٱلصُّحُفِ
sahifelerde de
ٱلْأُولَىٰ
ilk
inne hâẕâ lefi-ṣṣuḥufi-l'ûlâ.
Doğrusu bu hükümler ilk sahifelerde, İbrahim ve Musa'nın sahifelerinde de vardır.
صُحُفِ
sayfalarında
إِبْرَٰهِيمَ
İbrahim'in
وَمُوسَىٰ
ve Musa'nın
ṣuḥufi ibrâhîme vemûsâ.
Doğrusu bu hükümler ilk sahifelerde, İbrahim ve Musa'nın sahifelerinde de vardır.