Skip to main content

إِنَّهُۥ
çünkü o
مِنْ عِبَادِنَا
bizim kullarımızdandı
ٱلْمُؤْمِنِينَ
mü'min

innehû min `ibâdine-lmü'minîn.

Doğrusu o, inanmış kullarımızdandı.

Tefsir

وَبَشَّرْنَٰهُ
ve ona müjdeledik
بِإِسْحَٰقَ
İshak'ı
نَبِيًّا
bir peygamber olarak
مِّنَ ٱلصَّٰلِحِينَ
iyilerden

vebeşşernâhü biisḥâḳa nebiyyem mine-ṣṣâliḥîn.

Ona, iyilerden olan İshak'ı peygamber olarak müjdeledik.

Tefsir

وَبَٰرَكْنَا
ve bereketler verdik
عَلَيْهِ
kendisine
وَعَلَىٰٓ
ve
إِسْحَٰقَۚ
İshak'a
وَمِن ذُرِّيَّتِهِمَا
onların neslinden
مُحْسِنٌ
iyi hareket eden de var
وَظَالِمٌ
ve zulmeden de
لِّنَفْسِهِۦ
kendisine
مُبِينٌ
açıkça

vebâraknâ `aleyhi ve`alâ isḥâḳ. vemin ẕürriyyetihimâ muḥsinüv veżâlimül linefsihî mübîn.

Kendisini ve İshak'ı mübarek kıldık; ikisinin soyundan iyi olan da vardır, açıktan açığa kendisine yazık eden de vardır.

Tefsir

وَلَقَدْ
ve andolsun
مَنَنَّا
lutuflarda bulunduk
عَلَىٰ مُوسَىٰ
Musa'ya
وَهَٰرُونَ
ve Harun'a

veleḳad menennâ `alâ mûsâ vehârûn.

And olsun ki Musa ve Harun'a da iyilikte bulunmuştuk.

Tefsir

وَنَجَّيْنَٰهُمَا
ve onları kurtardık
وَقَوْمَهُمَا
ve kavimlerini
مِنَ ٱلْكَرْبِ
sıkıntıdan
ٱلْعَظِيمِ
büyük

venecceynâhümâ veḳavmehümâ mine-lkerbi-l`ażîm.

İkisini ve milletlerini büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık.

Tefsir

وَنَصَرْنَٰهُمْ
ve onlara yardım ettik
فَكَانُوا۟
böylece oldular
هُمُ
kendileri
ٱلْغَٰلِبِينَ
üstün gelenler(den)

veneṣarnâhüm fekânû hümü-lgâlibîn.

Onlara yardım etmiştik de üstün gelmişlerdi.

Tefsir

وَءَاتَيْنَٰهُمَا
ve onlara verdik
ٱلْكِتَٰبَ
Kitabı
ٱلْمُسْتَبِينَ
açık ifadeli

veâteynâhüme-lkitâbe-lmüstebîn.

Her ikisine de, apaçık anlaşılan bir Kitap vermiştik.

Tefsir

وَهَدَيْنَٰهُمَا
ve onları ilettik
ٱلصِّرَٰطَ
yola
ٱلْمُسْتَقِيمَ
doğru

vehedeynâhüme-ṣṣirâṭa-lmüsteḳîm.

Her ikisini de doğru yola eriştirmiştik.

Tefsir

وَتَرَكْنَا
ve (iyi bir ün) bıraktık
عَلَيْهِمَا
onlara
فِى
arasında
ٱلْءَاخِرِينَ
sonra gelenler

veteraknâ `aleyhimâ fi-l'âḫirîn.

Sonra gelenler içinde "Musa ve Harun'a selam olsun" diye iyi birer ün bıraktık.

Tefsir

سَلَٰمٌ
selam olsun
عَلَىٰ مُوسَىٰ
Musa'ya
وَهَٰرُونَ
ve Harun'a

selâmün `alâ mûsâ vehârûn.

Sonra gelenler içinde "Musa ve Harun'a selam olsun" diye iyi birer ün bıraktık.

Tefsir