Skip to main content

فَبَشَّرْنَٰهُ
ona müjdeledik
بِغُلَٰمٍ
bir erkek çocuk
حَلِيمٍ
halim

febeşşernâhü bigulâmin ḥalîm.

Biz de ona yumuşak huylu bir oğlan müjdeledik.

Tefsir

فَلَمَّا
ne zaman ki
بَلَغَ
(çocuk) erişince;
مَعَهُ
onun yanında
ٱلسَّعْىَ
koşma çağına
قَالَ
(İbrahim ona) dedi
يَٰبُنَىَّ
ey yavrum
إِنِّىٓ
şüphesiz ki ben
أَرَىٰ
görüyorum
فِى ٱلْمَنَامِ
uykuda
أَنِّىٓ
ben
أَذْبَحُكَ
seni kesiyorum
فَٱنظُرْ
(düşün) bak
مَاذَا
ne?
تَرَىٰۚ
görüyorsun (dersin)
قَالَ
dedi
يَٰٓأَبَتِ
ey babacığım
ٱفْعَلْ
yap
مَا
şeyi
تُؤْمَرُۖ
sana emredilen
سَتَجِدُنِىٓ
beni bulacaksın
إِن
eğer
شَآءَ
dilerse
ٱللَّهُ
Allah
مِنَ ٱلصَّٰبِرِينَ
sabredenlerden

felemmâ belega me`ahü-ssa`ye ḳâle yâ büneyye innî erâ fi-lmenâmi ennî eẕbeḥuke fenżur mâẕâ terâ. ḳâle yâ ebeti-f`al mâ tü'mer. setecidünî in şâe-llâhü mine-ṣṣâbirîn.

Çocuk kendisinin yanısıra yürümeye başlayınca: "Ey oğulcuğum! Doğrusu ben uykuda iken seni boğazladığımı görüyorum, bir düşün, ne dersin?" dedi. "Ey babacığım! Ne ile emrolundunsa yap, Allah dilerse, sabredenlerden olduğumu göreceksin" dedi.

Tefsir

فَلَمَّآ
ne zaman ki
أَسْلَمَا
ikisi (Allah'ın emrine) teslim oludu
وَتَلَّهُۥ
ve (çocuğu) yıktı
لِلْجَبِينِ
alnı üzerine

felemmâ eslemâ vetellehû lilcebîn.

Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik.

Tefsir

وَنَٰدَيْنَٰهُ
ve biz ona seslendik
أَن
diye
يَٰٓإِبْرَٰهِيمُ
ey İbrahim

venâdeynâhü ey yâ ibrâhîm.

Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik.

Tefsir

قَدْ
andolsun
صَدَّقْتَ
sen doğruladın
ٱلرُّءْيَآۚ
rüyayı
إِنَّا
elbette biz
كَذَٰلِكَ
işte böyle
نَجْزِى
mükafatlandırırız
ٱلْمُحْسِنِينَ
güzel davrananları

ḳad ṣaddaḳte-rru'yâ. innâ keẕâlike neczi-lmuḥsinîn.

Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik.

Tefsir

إِنَّ
gerçekten
هَٰذَا
bu
لَهُوَ
muhakkak o
ٱلْبَلَٰٓؤُا۟
bir imtihandır
ٱلْمُبِينُ
apaçık

inne hâẕâ lehüve-lbelâü-lmübîn.

Doğrusu bu apaçık bir deneme idi.

Tefsir

وَفَدَيْنَٰهُ
ve fidye olarak ona verdik
بِذِبْحٍ
bir kurbanlık
عَظِيمٍ
büyük

vefedeynâhü biẕibḥin `ażîm.

Ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik.

Tefsir

وَتَرَكْنَا
ve (iyi bir ün) bıraktık
عَلَيْهِ
ona
فِى
arasında
ٱلْءَاخِرِينَ
sonra gelenler

veteraknâ `aleyhi fi-l'âḫirîn.

Sonra gelenler içinde "İbrahim'e selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.

Tefsir

سَلَٰمٌ
selam olsun
عَلَىٰٓ
üzerine
إِبْرَٰهِيمَ
İbrahim

selâmün `alâ ibrâhîm.

Sonra gelenler içinde "İbrahim'e selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.

Tefsir

كَذَٰلِكَ
işte böyle
نَجْزِى
biz mükafatlandırırız
ٱلْمُحْسِنِينَ
güzel davrananları

keẕâlike neczi-lmuḥsinîn.

İşte iyileri böylece mükafatlandırırız.

Tefsir