veüzlifeti-lcennetü lilmütteḳîne gayra be`îd.
Cennet, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara yaklaştırılır, zaten uzakta değildir.
hâẕâ mâ tû`adûne likülli evvâbin ḥafîż.
Onlara: "İşte bu cennet, Allah'a yönelen, O'nun buyruklarına riayet eden; görmediği Rahman'dan korkan, Allah'a yönelmiş bir kalble gelen sizlere, hepinize söz verilen yerdir. Oraya esenlikle girin; işte sonsuzluk günü budur" denir.
men ḫaşiye-rraḥmâne bilgaybi vecâe biḳalbim münîb.
Onlara: "İşte bu cennet, Allah'a yönelen, O'nun buyruklarına riayet eden; görmediği Rahman'dan korkan, Allah'a yönelmiş bir kalble gelen sizlere, hepinize söz verilen yerdir. Oraya esenlikle girin; işte sonsuzluk günü budur" denir.
üdḫulûhâ biselâm. ẕâlike yevmü-lḫulûd.
Onlara: "İşte bu cennet, Allah'a yönelen, O'nun buyruklarına riayet eden; görmediği Rahman'dan korkan, Allah'a yönelmiş bir kalble gelen sizlere, hepinize söz verilen yerdir. Oraya esenlikle girin; işte sonsuzluk günü budur" denir.
lehüm mâ yeşâûne fîhâ veledeynâ mezîd.
Orada dilediklerini bulurlar. Katımızda fazlası da vardır.
vekem ehleknâ ḳablehüm min ḳarnin hüm eşeddü minhüm baṭşen feneḳḳabû fi-lbilâd. hel mim meḥîṣ.
Bu inkarcılardan önce, kendilerinden daha kuvvetli olan, diyar diyar dolaşan nice nesilleri yok etmişizdir. Kurtuluşu var mı?
inne fî ẕâlike leẕikrâ limen kâne lehû ḳalbün ev elḳa-ssem`a vehüve şehîd.
Doğrusu bunda, kalbi olana veya hazır bulunup kulak verene ders vardır.
veleḳad ḫalaḳne-ssemâvâti vel'arḍa vemâ beynehümâ fî sitteti eyyâm. vemâ messenâ mil lügûb.
And olsun ki, gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yarattık ve Biz bir yorgunluk da duymadık.
faṣbir `alâ mâ yeḳûlûne vesebbiḥ biḥamdi rabbike ḳable ṭulû`i-şşemsi veḳable-lgurûb.
Söylediklerine sabret; Rabbini, güneşin doğmasından önce ve batışından önce överek tesbih et.
vemine-lleyli fesebbiḥhü veedbâra-ssücûd.
Geceleyin ve secdelerin ardından O'nu tesbih et.