Skip to main content

هَمَّازٍ
kötüleyip duran
مَّشَّآءٍۭ
götürüp getiren
بِنَمِيمٍ
söz

hemmâzim meşşâim binemîm.

Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği daima önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin.

Tefsir

مَّنَّاعٍ
engel olan
لِّلْخَيْرِ
hayra
مُعْتَدٍ
saldırgan
أَثِيمٍ
günahkar

mennâ`il lilḫayri mü`tedin eŝîm.

Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği daima önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin.

Tefsir

عُتُلٍّۭ
kaba
بَعْدَ
sonra da
ذَٰلِكَ
bundan
زَنِيمٍ
kötülükle damgalı

`utüllim ba`de ẕâlike zenîm.

Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği daima önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin.

Tefsir

أَن
diye
كَانَ
olmuş
ذَا
sahibi
مَالٍ
mal
وَبَنِينَ
ve oğullar

en kâne ẕâ mâliv vebenîn.

Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği daima önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin.

Tefsir

إِذَا
zaman
تُتْلَىٰ
okunduğu
عَلَيْهِ
kendisine
ءَايَٰتُنَا
ayetlerimiz
قَالَ
der
أَسَٰطِيرُ
masallarıdır
ٱلْأَوَّلِينَ
eskilerin

iẕâ tütlâ `aleyhi âyâtünâ ḳâle esâṭîru-l'evvelîn.

Ayetlerimiz ona okunduğu zaman: "Öncekilerin masalları" der.

Tefsir

سَنَسِمُهُۥ
biz onu damgalayacağız
عَلَى
üzerini
ٱلْخُرْطُومِ
burnunun

senesimühû `ale-lḫurṭûm.

Onun havada olan burnunu yakında yere sürteceğiz.

Tefsir

إِنَّا
elbette biz
بَلَوْنَٰهُمْ
bunlara da bela verdik
كَمَا
gibi
بَلَوْنَآ
bela verdiğimiz
أَصْحَٰبَ
sahiplerine
ٱلْجَنَّةِ
bahçe
إِذْ
hani
أَقْسَمُوا۟
onlar yemin etmişlerdi
لَيَصْرِمُنَّهَا
bahçeyi mutlaka devşireceklerine
مُصْبِحِينَ
sabah olunca

innâ belevnâhüm kemâ belevnâ aṣḥâbe-lcenneh. iẕ aḳsemû leyaṣrimünnehâ muṣbiḥîn.

Biz bunları, vaktiyle bahçe sahiplerini denediğimiz gibi denedik. Sahipleri daha sabah olmadan, bahçeyi devşireceklerine bir istisna payı bırakmaksızın yemin etmişlerdi.

Tefsir

وَلَا
ve
يَسْتَثْنُونَ
istisna da etmiyorlardı

velâ yesteŝnûn.

Biz bunları, vaktiyle bahçe sahiplerini denediğimiz gibi denedik. Sahipleri daha sabah olmadan, bahçeyi devşireceklerine bir istisna payı bırakmaksızın yemin etmişlerdi.

Tefsir

فَطَافَ
fakat sardı
عَلَيْهَا
onu
طَآئِفٌ
dolaşıcı bir bela
مِّن رَّبِّكَ
Rabbinden
وَهُمْ
ve onlar
نَآئِمُونَ
uyurlarken

feṭâfe `aleyhâ ṭâifüm mir rabbike vehüm nâimûn.

Ama onlar daha uykudayken Rabbinin katından gönderilen bir salgın o bahçeyi sarıvermişti de bahçe kapkara kesilmişti.

Tefsir

فَأَصْبَحَتْ
(bahçe) kesiliverdi
كَٱلصَّرِيمِ
simsiyah

feaṣbeḥat keṣṣarîm.

Ama onlar daha uykudayken Rabbinin katından gönderilen bir salgın o bahçeyi sarıvermişti de bahçe kapkara kesilmişti.

Tefsir