Skip to main content

إِذْ
O zaman
يُغَشِّيكُمُ
sizi bürüyordu
ٱلنُّعَاسَ
hafif bir uyku
أَمَنَةً
bir güven olmak üzere
مِّنْهُ
O'ndan (Allah'tan)
وَيُنَزِّلُ
ve indiriyordu
عَلَيْكُم
üzerinize
مِّنَ ٱلسَّمَآءِ
gökten
مَآءً
bir su
لِّيُطَهِّرَكُم
sizi temizlemek için
بِهِۦ
onunla
وَيُذْهِبَ
ve gidermek için
عَنكُمْ
sizden
رِجْزَ
pisliğini
ٱلشَّيْطَٰنِ
şeytanın
وَلِيَرْبِطَ
ve (birbirine) bağlamak için
عَلَىٰ
üzerini
قُلُوبِكُمْ
kalblerinizin
وَيُثَبِّتَ
ve pekiştirmek için
بِهِ
onunla
ٱلْأَقْدَامَ
ayakları(nızı)

iẕ yügaşşîkümü-nnü`âse emenetem minhü veyünezzilü `aleyküm mine-ssemâi mâel liyüṭahhiraküm bihî veyüẕhibe `anküm ricze-şşeyṭâni veliyerbiṭa `alâ ḳulûbiküm veyüŝebbite bihi-l'aḳdâm.

Allah kendi katından bir güven işareti olarak sizi hafif bir uykuya daldırmıştı. Sizi arıtmak, sizden şeytan vesvesesini gidermek, kalblerinizi pekiştirmek ve sebatınızı artırmak için gökten size su indirmişti.

Tefsir

إِذْ
hani
يُوحِى
vahyediyordu
رَبُّكَ
Rabbin
إِلَى ٱلْمَلَٰٓئِكَةِ
meleklere
أَنِّى
şüphesiz ben
مَعَكُمْ
sizinle beraberim
فَثَبِّتُوا۟
siz pekiştirin
ٱلَّذِينَ
kimseleri
ءَامَنُوا۟ۚ
inananları
سَأُلْقِى
ben salacağım
فِى
içine
قُلُوبِ
yüreklerine
ٱلَّذِينَ
kimselerin
كَفَرُوا۟
inkar edenlerin
ٱلرُّعْبَ
korku
فَٱضْرِبُوا۟
vurun
فَوْقَ
üstüne
ٱلْأَعْنَاقِ
boyunların(ın)
وَٱضْرِبُوا۟
ve vurun
مِنْهُمْ
onların
كُلَّ
her
بَنَانٍ
parmağına

iẕ yûḥî rabbüke ile-lmelâiketi ennî me`aküm feŝebbitü-lleẕîne âmenû. seülḳî fî ḳulûbi-lleẕîne keferü-rru`be faḍribû fevḳa-l'a`nâḳi vaḍribû minhüm külle benân.

Rabbin meleklere, "Ben sizinleyim, inananları destekleyin" diye vahyetti. "Ben inkar edenlerin kalblerine korku salacağım, artık vurun onların boyunları üstüne, vurun her parmağına" dedi.

Tefsir

ذَٰلِكَ
böyle (olacak)
بِأَنَّهُمْ
çünkü onlar
شَآقُّوا۟
karşı geldiler
ٱللَّهَ
Allah'a
وَرَسُولَهُۥۚ
ve Elçisine
وَمَن
kim
يُشَاقِقِ
karşı gelirse
ٱللَّهَ
Allah'a
وَرَسُولَهُۥ
ve Elçisine
فَإِنَّ
muhakkak ki
ٱللَّهَ
Allah'ın
شَدِيدُ
çetin olur
ٱلْعِقَابِ
cezası

ẕâlike biennehüm şâḳḳu-llâhe verasûleh. vemey yüşâḳiḳi-llâhe verasûlehû feinne-llâhe şedîdü-l`iḳâb.

Bu, onların Allah'a ve Peygamberine karşı koymalarındandır. Kim Allah'a ve peygamberine karşı koyarsa, bilsin ki, Allah'ın cezası şiddetlidir.

Tefsir

ذَٰلِكُمْ
işte siz
فَذُوقُوهُ
şimdi tadın onu
وَأَنَّ
ve şüphesiz
لِلْكَٰفِرِينَ
kafirler için vardır
عَذَابَ
azabı
ٱلنَّارِ
ateş

ẕâliküm feẕûḳûhü veenne lilkâfirîne `aẕâbe-nnâr.

İşte bunu tadın, inkar edenlere cehennem azabı da vardır.

Tefsir

يَٰٓأَيُّهَا
ey
ٱلَّذِينَ
kimseler
ءَامَنُوٓا۟
inanan(lar)
إِذَا
ne zaman ki
لَقِيتُمُ
karşılaşırsanız
ٱلَّذِينَ
kimselerle
كَفَرُوا۟
inkar edenlerle
زَحْفًا
toplu halde
فَلَا
asla
تُوَلُّوهُمُ
onlara döndürmeyin
ٱلْأَدْبَارَ
arkalar(ınız)ı

yâ eyyühe-lleẕîne âmenû iẕâ leḳîtümü-lleẕîne keferû zaḥfen felâ tüvellûhümü-l'edbâr.

Ey İnananlar! Savaş için ilerlerken, inkar edenlerle toplu halde karşılaştığınızda onlara arkanızı dönmeyin.

Tefsir

وَمَن
ve kim
يُوَلِّهِمْ
döner(kaçar)sa
يَوْمَئِذٍ
o gün
دُبُرَهُۥٓ
arkasını
إِلَّا
dışında
مُتَحَرِّفًا
bir tarafa çekilmek
لِّقِتَالٍ
savaşmak için
أَوْ
ya da
مُتَحَيِّزًا
katılmak
إِلَىٰ فِئَةٍ
(başka) bir birliğe
فَقَدْ
muhakkak
بَآءَ
uğrar
بِغَضَبٍ
bir gazaba
مِّنَ ٱللَّهِ
Allahtan
وَمَأْوَىٰهُ
ve onun yeri
جَهَنَّمُۖ
cehennemdir
وَبِئْسَ
ve o ne kötü
ٱلْمَصِيرُ
varılacak bir yerdir

vemey yüvellihim yevmeiẕin dübürahû illâ müteḥarrifel liḳitâlin ev müteḥayyizen ilâ fietin feḳad bâe bigaḍabim mine-llâhi veme'vâhü cehennem. vebi'se-lmeṣîr.

Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilmek veya bir başka topluluğa katılmak maksadı dışında, o gün arkasını düşmana dönen kimse Allah'dan bir gazaba uğramış olur. Onun varacağı yer cehennemdir. Ne kötü bir dönüştür!

Tefsir

فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ
onları siz öldürmediniz
وَلَٰكِنَّ
fakat
ٱللَّهَ
Allah
قَتَلَهُمْۚ
onları öldürdü
وَمَا رَمَيْتَ
sen atmadın
إِذْ
zaman
رَمَيْتَ
attığın
وَلَٰكِنَّ
fakat
ٱللَّهَ
Allah
رَمَىٰۚ
attı
وَلِيُبْلِىَ
sınamak için
ٱلْمُؤْمِنِينَ
Mü'minleri
مِنْهُ
kendinden
بَلَآءً
bir imtihanla
حَسَنًاۚ
güzel
إِنَّ
doğrusu
ٱللَّهَ
Allah
سَمِيعٌ
işitendir
عَلِيمٌ
bilendir

felem taḳtülûhüm velâkinne-llâhe ḳatelehüm. vemâ rameyte iẕ rameyte velâkinne-llâhe ramâ. veliyübliye-lmü'minîne minhü belâen ḥasenâ. inne-llâhe semî`un `alîm.

Onları siz öldürmediniz fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı. Allah bunu, inananları güzel bir imtihana tabi tutmak için yapmıştı. Doğrusu O işitir ve bilir.

Tefsir

ذَٰلِكُمْ
işte size böyle yaptı
وَأَنَّ
çünkü
ٱللَّهَ
Allah
مُوهِنُ
zayıflatır
كَيْدِ
tuzağını
ٱلْكَٰفِرِينَ
kafirlerin

ẕâliküm veenne-llâhe mûhinü keydi-lkâfirîn.

İşte bu, Allah'ın inkarcıların düzenini zayıflatıp yok etmesidir.

Tefsir

إِن
eğer
تَسْتَفْتِحُوا۟
fetih istiyorsanız
فَقَدْ
işte
جَآءَكُمُ
size geldi
ٱلْفَتْحُۖ
fetih
وَإِن
eğer
تَنتَهُوا۟
vazgeçerseniz
فَهُوَ
bu
خَيْرٌ
iyidir
لَّكُمْۖ
sizin için
وَإِن
ama yine
تَعُودُوا۟
dönerseniz
نَعُدْ
biz de döneriz
وَلَن تُغْنِىَ
sağlayamaz
عَنكُمْ
size
فِئَتُكُمْ
topluluğunuz
شَيْـًٔا
hiçbir şey (yarar)
وَلَوْ
şayet
كَثُرَتْ
çok da olsa
وَأَنَّ
çünkü
ٱللَّهَ
Allah
مَعَ
beraberdir
ٱلْمُؤْمِنِينَ
inananlarla

in testeftiḥû feḳad câekümü-lfetḥ. vein tentehû fehüve ḫayrul leküm. vein te`ûdû ne`ud. velen tugniye `anküm fietüküm şey'ev velev keŝürat veenne-llâhe me`a-lmü'minîn.

Ey inkarcılar! Zafer istiyorsanız, işte zafer geldi (aleyhinize çıktı). Peygambere karşı gelmekten vazgeçerseniz sizin iyiliğinize olur, yok tekrar dönerseniz biz de döneriz; topluluğunuz çok da olsa size hiçbir fayda vermez. Allah inananlarla beraberdir.

Tefsir

يَٰٓأَيُّهَا
ey
ٱلَّذِينَ
kimseler
ءَامَنُوٓا۟
inanan(lar)
أَطِيعُوا۟
ita'at edin
ٱللَّهَ
Allah'a
وَرَسُولَهُۥ
ve Elçisine
وَلَا
ve asla
تَوَلَّوْا۟
dönmeyin
عَنْهُ
ondan
وَأَنتُمْ
ve siz
تَسْمَعُونَ
işittiğiniz halde

yâ eyyühe-lleẕîne âmenû eṭî`ü-llâhe verasûlehû velâ tevellev `anhü veentüm tesme`ûn.

Ey inananlar! Allah'a ve Peygamberine itaat edin, Kuran'ı dinleyip dururken yüz çevirmeyin, dinlemedikleri halde "dinledik" diyenler gibi olmayın.

Tefsir