ḳâle hâülâi benâtî in küntüm fâ`ilîn.
Lut: "Alacaksanız, işte benim kızlarım" dedi.
le`amruke innehüm lefî sekratihim ya`mehûn.
Senin hayatına and olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı.
feeḫaẕethümu-ṣṣayḥatü müşriḳîn.
Tanyeri ağarırken, çığlık onları yakalayıverdi.
fece`alnâ `âliyehâ sâfilehâ veemṭarnâ `aleyhim ḥicâratem min siccîl.
Memleketlerini alt üst ettik, üzerlerine sert taş yağdırdık.
inne fî ẕâlike leâyâtil lilmütevessimîn.
Bunda, görebilen insanlar için ibretler vardır.
veinnehâ lebisebîlim müḳîm.
O şehrin kalıntıları işlek yollar üzerinde hala durmaktadır.
inne fî ẕâlike leâyetel lilmü'minîn.
Bunda inananlar için ibret vardır.
vein kâne aṣḥâbü-l'eyketi leżâlimîn.
Eykeliler de, şüphesiz zalim kimselerdi.
fenteḳamnâ minhüm. veinnehümâ lebiimâmim mübîn.
Bunun için onlardan da öç aldık. Hala her iki memleket de işlek bir yol üzerindedirler.
veleḳad keẕẕebe aṣḥâbü-lḥicri-lmürselîn.
And olsun ki, Hicr halkı peygamberi yalanlamışlardı.