Skip to main content

وَأَنِ
ve
ٱعْبُدُونِىۚ
bana tapın
هَٰذَا
budur
صِرَٰطٌ
yol
مُّسْتَقِيمٌ
doğru

veeni-`büdûnî. hâẕâ ṣirâṭum müsteḳîm.

Allah şöyle buyurur: Ey suçlular! Bugün müminlerden ayrılın. Ey insanoğulları! Ben size, şeytana tapmayın, o sizin için apaçık bir düşmandır, Bana kulluk edin, bu doğru yoldur, diye bildirmedim mi?

Tefsir

وَلَقَدْ
ve andolsun
أَضَلَّ
saptırmıştı
مِنكُمْ
sizden
جِبِلًّا
kuşağı
كَثِيرًاۖ
birçok
أَفَلَمْ تَكُونُوا۟
olmaz mısınız?
تَعْقِلُونَ
düşünenlerden

veleḳad eḍalle minküm cibillen keŝîrâ. efelem tekûnû ta`ḳilûn.

And olsun ki, o sizden nice nesilleri saptırmıştı, akletmez miydiniz?

Tefsir

هَٰذِهِۦ
işte
جَهَنَّمُ
cehennem
ٱلَّتِى
ki
كُنتُمْ
size
تُوعَدُونَ
va'dedilen

hâẕihî cehennemü-lletî küntüm tû`adûn.

İşte bu, size söz verilen cehennemdir.

Tefsir

ٱصْلَوْهَا
oraya girin;
ٱلْيَوْمَ
bugün
بِمَا
dolayı
كُنتُمْ تَكْفُرُونَ
inkarınızdan

iṣlevhe-lyevme bimâ küntüm tekfürûn.

Bugün, inkarcılığınıza karşılık oraya girin.

Tefsir

ٱلْيَوْمَ
o gün
نَخْتِمُ
mühürleriz
عَلَىٰٓ
üzerini
أَفْوَٰهِهِمْ
ağızları
وَتُكَلِّمُنَآ
ve bize söyler
أَيْدِيهِمْ
elleri
وَتَشْهَدُ
ve şahidlik eder
أَرْجُلُهُم
ayakları
بِمَا
neler
كَانُوا۟
idiyseler
يَكْسِبُونَ
kazanıyor(lar)

elyevme naḫtimü `alâ efvâhihim vetükellimünâ eydîhim veteşhedü ercülühüm bimâ kânû yeksibûn.

İşte o gün ağızlarını mühürleriz, Bizimle elleri konuşur, ayakları da yaptıklarına şahidlik eder.

Tefsir

وَلَوْ
ve eğer
نَشَآءُ
dilesek
لَطَمَسْنَا
silerdik
عَلَىٰٓ
üzerini
أَعْيُنِهِمْ
gözleri
فَٱسْتَبَقُوا۟
ve dökülürlerdi
ٱلصِّرَٰطَ
yola
فَأَنَّىٰ
ama nasıl?
يُبْصِرُونَ
görecekler

velev neşâü leṭamesnâ `alâ a`yünihim festebeḳu-ṣṣirâṭa feennâ yübṣirûn.

Dilesek, gözlerini kör ederdik de yol bulmağa çalışırlardı. Nasıl görebilirlerdi?

Tefsir

وَلَوْ
ve eğer
نَشَآءُ
dilesek
لَمَسَخْنَٰهُمْ
değiştirip dondururduk
عَلَىٰ مَكَانَتِهِمْ
onları oldukları yerde
فَمَا
artık
ٱسْتَطَٰعُوا۟
güçleri yetmez
مُضِيًّا
ileri gitmeye
وَلَا
ne de
يَرْجِعُونَ
geri dönmeye

velev neşâü lemesaḫnâhüm `alâ mekânetihim feme-steṭâ`û müḍiyyev velâ yerci`ûn.

Dilesek, onları oldukları yerde dondururduk da, ne ileri gidebilirler ve ne de geri dönebilirlerdi.

Tefsir

وَمَن
ve kime
نُّعَمِّرْهُ
uzun ömür versek
نُنَكِّسْهُ
onu baş aşağı çeviririz
فِى ٱلْخَلْقِۖ
yaratılışını
أَفَلَا يَعْقِلُونَ
akıllarını kullanmıyorlar mı?

vemen nü`ammirhü nünekkishü fi-lḫalḳ. efelâ ya`ḳilûn.

Uzun ömürlü yaptığımızın hilkatini tersine çevirmişizdir. Akletmezler mi?

Tefsir

وَمَا عَلَّمْنَٰهُ
biz ona öğretmedik
ٱلشِّعْرَ
şiir
وَمَا
ve
يَنۢبَغِى
yakışmaz da
لَهُۥٓۚ
ona
إِنْ
hayır
هُوَ
O
إِلَّا
sadece
ذِكْرٌ
bir öğüt
وَقُرْءَانٌ
ve Kur'an'dır
مُّبِينٌ
apaçık

vemâ `allemnâhü-şşi`ra vemâ yembegî leh. in hüve illâ ẕikruv veḳur'ânüm mübîn.

Biz ona şiir öğretmedik, zaten ona gerekmezdi. Bu bir öğüt ve apaçık Kuran'dır.

Tefsir

لِّيُنذِرَ
uyarman için
مَن
kimseleri
كَانَ
olan
حَيًّا
diri
وَيَحِقَّ
ve hak olsun diye
ٱلْقَوْلُ
(azab) söz(ü)
عَلَى
karşı
ٱلْكَٰفِرِينَ
inkar edenlere

liyünẕira men kâne ḥayyev veyeḥiḳḳa-lḳavlü `ale-lkâfirîn.

Diri olan kimseyi uyarsın ve verilen söz de inkarcıların aleyhine çıksın.

Tefsir