Skip to main content

وَمِنْ ءَايَٰتِهِۦٓ
O'nun ayetlerinden (biri de)
أَنْ خَلَقَ
yaratmasıdır
لَكُم
sizin için
مِّنْ أَنفُسِكُمْ
nefislerinizden
أَزْوَٰجًا
eşler
لِّتَسْكُنُوٓا۟
sakinleşeceğiniz
إِلَيْهَا
onunla
وَجَعَلَ
ve koymasıdır
بَيْنَكُم
aranıza
مَّوَدَّةً
sevgi
وَرَحْمَةًۚ
ve acıma
إِنَّ
şüphesiz
فِى
vardır
ذَٰلِكَ
bunda
لَءَايَٰتٍ
ibretler
لِّقَوْمٍ
bir toplum için
يَتَفَكَّرُونَ
düşünen

vemin âyâtihî en ḫaleḳa leküm min enfüsiküm ezvâcel liteskünû ileyhâ vece`ale beyneküm meveddetev veraḥmeh. inne fî ẕâlike leâyâtil liḳavmiy yetefekkerûn.

İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O'nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda, düşünen millet için dersler vardır.

Tefsir

وَمِنْ ءَايَٰتِهِۦ
O'nun ayetlerinden (biri de)
خَلْقُ
yaratılmasıdır
ٱلسَّمَٰوَٰتِ
göklerin
وَٱلْأَرْضِ
ve yerin
وَٱخْتِلَٰفُ
ve değişik olmasıdır
أَلْسِنَتِكُمْ
dillerinizin
وَأَلْوَٰنِكُمْۚ
ve renklerinizin
إِنَّ
şüphesiz
فِى
vardır
ذَٰلِكَ
bunda
لَءَايَٰتٍ
ibretler
لِّلْعَٰلِمِينَ
bilenler için

vemin âyâtihî ḫalḳu-ssemâvâti vel'arḍi vaḫtilâfü elsinetiküm veelvâniküm. inne fî ẕâlike leâyâtil lil'`âlimîn.

Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olması, O'nun varlığının belgelerindendir. Doğrusu bunlarda, bilenler için dersler vardır.

Tefsir

وَمِنْ ءَايَٰتِهِۦ
O'nun ayetlerinden (biri de)
مَنَامُكُم
uyumanızdır
بِٱلَّيْلِ
geceleyin
وَٱلنَّهَارِ
ve gündüzün
وَٱبْتِغَآؤُكُم
ve aramanızdır
مِّن فَضْلِهِۦٓۚ
O'nun lutfundan
إِنَّ
şüphesiz
فِى
vardır
ذَٰلِكَ
bunda
لَءَايَٰتٍ
ibretler
لِّقَوْمٍ
bir toplum için
يَسْمَعُونَ
işiten

vemin âyâtihî menâmüküm billeyli vennehâri vebtigâüküm min faḍlih. inne fî ẕâlike leâyâtil liḳavmiy yesme`ûn.

Geceleyin uyumanız, gündüz de lütfundan rızık aramanız O'nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda kulak veren millet için dersler vardır.

Tefsir

وَمِنْ ءَايَٰتِهِۦ
O'nun ayetlerinden (biri de)
يُرِيكُمُ
size göstermesidir
ٱلْبَرْقَ
şimşeği
خَوْفًا
korku
وَطَمَعًا
ve umut
وَيُنَزِّلُ
ve indirmesidir
مِنَ ٱلسَّمَآءِ
gökten
مَآءً
bir su
فَيُحْىِۦ
ve diriltmesidir
بِهِ
onunla
ٱلْأَرْضَ
yeri
بَعْدَ
sonra
مَوْتِهَآۚ
ölümünden
إِنَّ
şüphesiz
فِى
vardır
ذَٰلِكَ
bunda
لَءَايَٰتٍ
ibretler
لِّقَوْمٍ
bir toplum için
يَعْقِلُونَ
aklını kullanan

vemin âyâtihî yürîkümü-lberḳa ḫavfev veṭame`av veyünezzilü mine-ssemâi mâen feyuḥyî bihi-l'arḍa ba`de mevtihâ. inne fî ẕâlike leâyâtil liḳavmiy ya`ḳilûn.

Size korku ve ümit veren şimşeği göstermesi, gökten su indirip ölümünden sonra yeri onunla diriltmesi O'nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda, düşünen millet için dersler vardır.

Tefsir

وَمِنْ ءَايَٰتِهِۦٓ
O'nun ayetlerinden (biri de)
أَن تَقُومَ
durmasıdır
ٱلسَّمَآءُ
göğün
وَٱلْأَرْضُ
ve yerin
بِأَمْرِهِۦۚ
O'nun buyruğuyla
ثُمَّ
sonra
إِذَا
zaman
دَعَاكُمْ
sizi çağırdığı
دَعْوَةً
bir tek da'vetle
مِّنَ ٱلْأَرْضِ
yerden
إِذَآ
bir de bakarsınız ki
أَنتُمْ
siz
تَخْرُجُونَ
çıkıyorsunuz

vemin âyâtihî en teḳûme-ssemâü vel'arḍu biemrih. ŝümme iẕâ de`âküm da`vetem mine-l'arḍi iẕâ entüm tuḫracûn.

Göğün ve yerin O'nun buyruğu ile ayakta durması O'nun varlığının belgelerindendir. Sonra sizi kabirlerinizden bir çağırmaya görsün, hemen çıkıverirsiniz.

Tefsir

وَلَهُۥ
ve O'nundur
مَن
kimseler
فِى
bulunan
ٱلسَّمَٰوَٰتِ
göklerde
وَٱلْأَرْضِۖ
ve yerde
كُلٌّ
hepsi
لَّهُۥ
O'na
قَٰنِتُونَ
ita'at etmektedirler

velehû men fi-ssemâvâti vel'arḍ. küllül lehû ḳânitûn.

Göklerde ve yerde olanlar O'nundur; hepsi O'na boyun eğmiştir.

Tefsir

وَهُوَ
ve O
ٱلَّذِى
ki
يَبْدَؤُا۟
başlar
ٱلْخَلْقَ
yaratmağa
ثُمَّ
sonra
يُعِيدُهُۥ
onu tekrarlar
وَهُوَ
ve bu
أَهْوَنُ
daha kolaydır
عَلَيْهِۚ
O'na
وَلَهُ
ve O'nundur
ٱلْمَثَلُ
durum
ٱلْأَعْلَىٰ
en yüce
فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ
göklerde
وَٱلْأَرْضِۚ
ve yerde
وَهُوَ
ve O
ٱلْعَزِيزُ
üstündür
ٱلْحَكِيمُ
hüküm ve hikmet sahibidir

vehüve-lleẕî yebdeü-lḫalḳa ŝümme yü`îdühû vehüve ehvenü `aleyh. velehü-lmeŝelü-l'a`lâ fi-ssemâvâti vel'arḍ. vehüve-l`azîzü-lḥakîm.

Önce yaratan, ölümünden sonra tekrar dirilten O'dur. Bu, O'nun için daha kolaydır. Göklerde ve yerde olan en üstün sıfatlar O'nundur. O, güçlüdür, Hakim'dir.

Tefsir

ضَرَبَ
misal verdi
لَكُم
size
مَّثَلًا
bir benzetmeyle
مِّنْ أَنفُسِكُمْۖ
kendinizden
هَل لَّكُم
sizin için varmı dır?
مِّن مَّا مَلَكَتْ
bulunanlar (köleler) dan
أَيْمَٰنُكُم
sizin ellerinde
مِّن شُرَكَآءَ
ortaklardan
فِى مَا
şeylerde
رَزَقْنَٰكُمْ
sizi rızıklandırdığımız
فَأَنتُمْ
sizinle
فِيهِ
onda
سَوَآءٌ
eşit olan
تَخَافُونَهُمْ
onlardan çekindiğiniz
كَخِيفَتِكُمْ
çekindiğiniz gibi
أَنفُسَكُمْۚ
birbirinizden
كَذَٰلِكَ
işte böyle
نُفَصِّلُ
biz açıklıyoruz
ٱلْءَايَٰتِ
ayetleri
لِقَوْمٍ
bir toplum için
يَعْقِلُونَ
aklını kullanan

ḍarabe leküm meŝelem min enfüsiküm. hel leküm mim mâ meleket eymânüküm min şürakâe fî mâ razaḳnâküm feentüm fîhi sevâün teḫâfûnehüm keḫîfetiküm enfüseküm. keẕâlike nüfeṣṣilü-l'âyâti liḳavmiy ya`ḳilûn.

Allah size kendinizden bir misal vermektedir: Size verdiğimiz rızıklarda, emrinizde bulunan kölelerinizin de eşit surette hak sahibi olmalarına razı olur ve birbirinizi saydığınız gibi bu ortaklarınızı sayar mısınız? Düşünen millete ayetleri böylece uzun uzadıya açıklarız.

Tefsir

بَلِ
hayır
ٱتَّبَعَ
uydular
ٱلَّذِينَ ظَلَمُوٓا۟
zulmedenler
أَهْوَآءَهُم
keyiflerine
بِغَيْرِ
olmaksızın;
عِلْمٍۖ
bilgi(leri)
فَمَن
kim?
يَهْدِى
yola getirebilir
مَنْ
kimseyi
أَضَلَّ
şaşırttığı
ٱللَّهُۖ
Allah'ın
وَمَا
ve yoktur
لَهُم
onların
مِّن
hiçbir
نَّٰصِرِينَ
yardımcıları

beli-ttebe`a-lleẕîne żalemû ehvâehüm bigayri `ilmin. femey yehdî men eḍalle-llâh. vemâ lehüm min nâṣirîn.

Hayır; zulmedenler, körü körüne kendi heveslerine uymuşlardır. Allah'ın saptırdığı kimseleri kim doğru yola eriştirebilir? Onların yardımcıları da yoktur.

Tefsir

فَأَقِمْ
çevir
وَجْهَكَ
yüzünü
لِلدِّينِ
dine
حَنِيفًاۚ
Hanif olarak
فِطْرَتَ
yaratmasına
ٱللَّهِ
Allah'ın
ٱلَّتِى
ki
فَطَرَ
yaratmıştır
ٱلنَّاسَ
insanları
عَلَيْهَاۚ
ona göre
لَا تَبْدِيلَ
değiştirilemez
لِخَلْقِ
yaratması
ٱللَّهِۚ
Allah'ın
ذَٰلِكَ
işte odur
ٱلدِّينُ
din
ٱلْقَيِّمُ
doğru
وَلَٰكِنَّ
fakat
أَكْثَرَ
çoğu
ٱلنَّاسِ
insanların
لَا يَعْلَمُونَ
bilmezler

feeḳim vecheke lildîni ḥanîfâ. fiṭrate-llâhi-lletî feṭara-nnâse `aleyhâ. lâ tebdîle liḫalḳi-llâh. ẕâlike-ddînü-lḳayyim. velâkinne ekŝera-nnâsi lâ ya`lemûn.

Hakka yönelerek kendini Allah'ın insanlara yaratılışta verdiği dine ver. Zira Allah'ın yaratışında değişme yoktur; işte dosdoğru din budur, fakat insanların çoğu bilmezler.

Tefsir