Skip to main content

ظَهَرَ
çıktı
ٱلْفَسَادُ
fesat
فِى ٱلْبَرِّ
karada
وَٱلْبَحْرِ
ve denizde
بِمَا
yüzünden
كَسَبَتْ
kazandıkları
أَيْدِى
elleriyle
ٱلنَّاسِ
insanların
لِيُذِيقَهُم
onlara taddırıyor
بَعْضَ
bir kısmını
ٱلَّذِى عَمِلُوا۟
yaptıklarının
لَعَلَّهُمْ
belki onlar
يَرْجِعُونَ
dönerler (diye)

żahera-lfesâdü fi-lberri velbaḥri bimâ kesebet eydi-nnâsi liyüẕîḳahüm ba`ḍa-lleẕî `amilû le`allehüm yerci`ûn.

İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat çıkar; Allah da belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece kendilerine tattırır.

Tefsir

قُلْ
de ki
سِيرُوا۟
gezin
فِى ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
فَٱنظُرُوا۟
ve bakın
كَيْفَ
nasıl
كَانَ
olduğuna
عَٰقِبَةُ
sonunun
ٱلَّذِينَ
kimselerin
مِن قَبْلُۚ
önceki
كَانَ
idi
أَكْثَرُهُم
onların çoğu
مُّشْرِكِينَ
ortak koşanlardan

ḳul sîrû fi-l'arḍi fenżurû keyfe kâne `âḳibetü-lleẕîne min ḳabl. kâne ekŝeruhüm müşrikîn.

De ki: "Yeryüzünde dolaşın da daha öncekilerden çoğu ortak koşan (müşrik) olanların sonunun nasıl olduğuna bir bakın."

Tefsir

فَأَقِمْ
yönelt
وَجْهَكَ
yüzünü
لِلدِّينِ
dine
ٱلْقَيِّمِ
dosdoğru
مِن قَبْلِ
önce
أَن يَأْتِىَ
gelmesinden
يَوْمٌ
gün
لَّا مَرَدَّ
geri çevirilmeyen
لَهُۥ
-tan
مِنَ ٱللَّهِۖ
Allahtan
يَوْمَئِذٍ
o gün
يَصَّدَّعُونَ
bölük bölük ayrılırlar

feeḳim vecheke lildîni-lḳayyimi min ḳabli ey ye'tiye yevmül lâ meradde lehû mine-llâhi yevmeiẕiy yeṣṣadde`ûn.

İnsanların fırka fırka olacağı, Allah katından kaçınılmaz o günün gelmesinden önce, kendini dosdoğru dine yönelt.

Tefsir

مَن
kim
كَفَرَ
inkar ederse
فَعَلَيْهِ
kendi aleyhinedir
كُفْرُهُۥۖ
inkarı
وَمَنْ
ve kim
عَمِلَ
yapasa
صَٰلِحًا
iyi bir iş
فَلِأَنفُسِهِمْ
kendileri için
يَمْهَدُونَ
hazırlamaktadırlar

men kefera fe`aleyhi küfruh. vemen `amile ṣâliḥan felienfüsihim yemhedûn.

Kim inkar ederse, inkarı kendi aleyhine olur. Yararlı iş işleyen kimseler, kendileri için rahat bir yer hazırlamış olurlar.

Tefsir

لِيَجْزِىَ
mükafatlandırması için
ٱلَّذِينَ
kimseleri
ءَامَنُوا۟
inanan(ları)
وَعَمِلُوا۟
ve yapanları
ٱلصَّٰلِحَٰتِ
iyi işler
مِن فَضْلِهِۦٓۚ
lutfundan
إِنَّهُۥ
doğrusu O
لَا يُحِبُّ
sevmez
ٱلْكَٰفِرِينَ
kafirleri

liyecziye-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti min faḍlih. innehû lâ yüḥibbü-lkâfirîn.

Çünkü Allah inanıp yararlı iş işleyenlere lütfundan karşılık verecektir. Doğrusu O, inkarcıları sevmez.

Tefsir

وَمِنْ ءَايَٰتِهِۦٓ
O'nun ayetlerinden (biri de)
أَن يُرْسِلَ
göndermesidir
ٱلرِّيَاحَ
rüzgarları
مُبَشِّرَٰتٍ
müjdeler olarak
وَلِيُذِيقَكُم
size tattırması için
مِّن رَّحْمَتِهِۦ
rahmetinden
وَلِتَجْرِىَ
ve yürümesi için
ٱلْفُلْكُ
gemilerin
بِأَمْرِهِۦ
buyruğuyla
وَلِتَبْتَغُوا۟
ve aramanız için
مِن فَضْلِهِۦ
O'nun lutfundan
وَلَعَلَّكُمْ
belki
تَشْكُرُونَ
şükredersiniz (diye)

vemin âyâtihî ey yürsile-rriyâḥa mübeşşirâtiv veliyüẕîḳaküm mir raḥmetihî velitecriye-lfülkü biemrihî velitebtegû min faḍlihî vele`alleküm teşkürûn.

Rüzgarları müjdeciler olarak göndermesi, size rahmetini tattırması, buyruğu ile gemilerin yürümesi, lütfundan rızık istemeniz, O'nun varlığının belgelerindendir. Belki şükredersiniz.

Tefsir

وَلَقَدْ
andolsun ki
أَرْسَلْنَا
biz gönderdik
مِن قَبْلِكَ
senden önce
رُسُلًا
elçileri
إِلَىٰ قَوْمِهِمْ
kavimlerine
فَجَآءُوهُم
onlara geldiler
بِٱلْبَيِّنَٰتِ
delillerle
فَٱنتَقَمْنَا
ve biz öc aldık
مِنَ ٱلَّذِينَ
kimselerden
أَجْرَمُوا۟ۖ
suç işleyen(ler)
وَكَانَ
ve idi
حَقًّا
borç
عَلَيْنَا
üzerimize
نَصْرُ
yardım etmek
ٱلْمُؤْمِنِينَ
mü'minlere

veleḳad erselnâ min ḳablike rusülen ilâ ḳavmihim fecâûhüm bilbeyyinâti fenteḳamnâ mine-lleẕîne ecramû. vekâne ḥaḳḳan `aleynâ naṣru-lmü'minîn.

And olsun ki! Senden önce, birçok peygamberleri ümmetlerine gönderdik, onlara belgeler getirdiler; dinlemeyip suç işleyenlerden öç aldık, zira inananlara yardım etmek bize hak olmuştu.

Tefsir

ٱللَّهُ
Allah
ٱلَّذِى
ki
يُرْسِلُ
gönderir
ٱلرِّيَٰحَ
rüzgarları
فَتُثِيرُ
kaldırır
سَحَابًا
bulutu
فَيَبْسُطُهُۥ
sonra onu yayar
فِى ٱلسَّمَآءِ
gökte
كَيْفَ
nasıl
يَشَآءُ
diliyorsa
وَيَجْعَلُهُۥ
ve eder
كِسَفًا
parça parça
فَتَرَى
ve görürsün
ٱلْوَدْقَ
yağmurun
يَخْرُجُ
çıktığını
مِنْ خِلَٰلِهِۦۖ
arasından
فَإِذَآ
derken
أَصَابَ
uğratınca
بِهِۦ
onu
مَن يَشَآءُ
dilediğine
مِنْ عِبَادِهِۦٓ
kullarından
إِذَا
hemen
هُمْ
onlar
يَسْتَبْشِرُونَ
sevinirler

allâhü-lleẕî yürsilü-rriyâḥa fetüŝîru seḥâben feyebsüṭuhû fi-ssemâi keyfe yeşâü veyec`alühû kisefen fetere-lvedḳa yaḫrucü min ḫilâlih. feiẕâ eṣâbe bihî mey yeşâü min `ibâdihî iẕâ hüm yestebşirûn.

Rüzgarları gönderip bulutları yürüten, onları gökte dilediği gibi yayan ve küme küme yığan Allah'tır. Artık sen de aralarından yağmurun çıktığını görürsün. Allah'ın kullarından dilediğine verdiği yağmurla, daha önceden kendilerine yağmur indirilmesinden ümidlerini kesmiş oldukları için onlar seviniverirler.

Tefsir

وَإِن
halbuki
كَانُوا۟
onlar idiler
مِن قَبْلِ
daha önceden
أَن يُنَزَّلَ
(yağmurun) indirilmesinden
عَلَيْهِم
kendilerine
مِّن قَبْلِهِۦ
önce
لَمُبْلِسِينَ
umutsuz(dular)

vein kânû min ḳabli ey yünezzele `aleyhim min ḳablihî lemüblisîn.

Rüzgarları gönderip bulutları yürüten, onları gökte dilediği gibi yayan ve küme küme yığan Allah'tır. Artık sen de aralarından yağmurun çıktığını görürsün. Allah'ın kullarından dilediğine verdiği yağmurla, daha önceden kendilerine yağmur indirilmesinden ümidlerini kesmiş oldukları için onlar seviniverirler.

Tefsir

فَٱنظُرْ
bir bak
إِلَىٰٓ ءَاثَٰرِ
eserlerine
رَحْمَتِ
rahmetinin
ٱللَّهِ
Allah'ın
كَيْفَ
nasıl
يُحْىِ
diriltiyor
ٱلْأَرْضَ
yeri
بَعْدَ مَوْتِهَآۚ
ölümünden sonra
إِنَّ
şüphe yok ki
ذَٰلِكَ
böylece
لَمُحْىِ
diriltecektir
ٱلْمَوْتَىٰۖ
ölüleri
وَهُوَ
ve O
عَلَىٰ
üzerine
كُلِّ
her
شَىْءٍ
şey
قَدِيرٌ
kadirdir

fenżur ilâ âŝeri raḥmeti-llâhi keyfe yuḥyi-l'arḍa ba`de mevtihâ. inne ẕâlike lemuḥyi-lmevtâ. vehüve `alâ külli şey'in ḳadîr.

Allah'ın rahmetinin belirtilerine bir bak, yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor? Şüphesiz ölüleri O diriltir. O her şeye Kadir'dir.

Tefsir