Skip to main content

أَمَّنْ
yahut kimdir?
هَٰذَا
o
ٱلَّذِى
olan
يَرْزُقُكُمْ
size rızık verecek
إِنْ
eğer
أَمْسَكَ
tutacak olursa
رِزْقَهُۥۚ
O rızkını
بَل
doğrusu
لَّجُّوا۟
onlar direnmektedirler
فِى
içinde
عُتُوٍّ
azgınlık
وَنُفُورٍ
ve nefret

emmen hâẕe-lleẕî yerzüḳuküm in emseke rizḳah. bel leccû fî `utüvviv venüfûr.

Allah size verdiği rızkı kesiverirse, size rızık verecek başka kim vardır? Hayır; onlar, azgınlık ve nefrette direnmektedirler.

Tefsir

أَفَمَن
kimse mi?
يَمْشِى
yürüyen
مُكِبًّا
kapanarak
عَلَىٰ وَجْهِهِۦٓ
yüzüstü
أَهْدَىٰٓ
doğru gider
أَمَّن
yoksa kimse mi?
يَمْشِى
yürüyen
سَوِيًّا
düzgün
عَلَىٰ
üzerinde
صِرَٰطٍ
yol
مُّسْتَقِيمٍ
dosdoğru

efemey yemşî mükibben `alâ vechihî ehdâ emmey yemşî seviyyen `alâ ṣirâṭim müsteḳîm.

Yüzükoyun sürünen mi, yoksa doğru yolda düpedüz yürüyen mi daha doğru yoldadır?

Tefsir

قُلْ
de ki
هُوَ
O'dur
ٱلَّذِىٓ أَنشَأَكُمْ
sizi yaratan
وَجَعَلَ
ve veren
لَكُمُ
size
ٱلسَّمْعَ
işitme (duyusu)
وَٱلْأَبْصَٰرَ
ve gözler
وَٱلْأَفْـِٔدَةَۖ
ve gönüller
قَلِيلًا
ne kadar az
مَّا تَشْكُرُونَ
şükrediyorsunuz

ḳul hüve-lleẕî enşeeküm vece`ale lekümü-ssem`a vel'ebṣâra vel'ef'ideh. ḳalîlem mâ teşkürûn.

De ki: "Sizi yaratan sizin için kulaklar, gözler ve kalbler var eden O'dur. Ne az şükrediyorsunuz!"

Tefsir

قُلْ
de ki
هُوَ
O'dur
ٱلَّذِى ذَرَأَكُمْ
sizi üreten
فِى ٱلْأَرْضِ
yerde
وَإِلَيْهِ
ve O'na
تُحْشَرُونَ
huzuruna toplanacaksınız

ḳul hüve-lleẕî ẕera'eküm fi-l'arḍi veileyhi tuḥşerûn.

Sizi yerde yaratıp yayan O'dur ve O'nun huzurunda toplanacaksınız.

Tefsir

وَيَقُولُونَ
ve diyorlar
مَتَىٰ
ne zaman?
هَٰذَا
bu
ٱلْوَعْدُ
tehdid(ettiğiniz azab)
إِن
eğer
كُنتُمْ
iseniz
صَٰدِقِينَ
doğru (söylüyor)

veyeḳûlûne metâ hâẕe-lva`dü in küntüm ṣâdiḳîn.

"Doğru sözlü iseniz bildirin bu azap sözü ne zamandır?" derler.

Tefsir

قُلْ
de ki
إِنَّمَا
şüphesiz
ٱلْعِلْمُ
bilgi
عِندَ
yanındadır
ٱللَّهِ
Allah'ın
وَإِنَّمَآ
ve ancak
أَنَا۠
ben
نَذِيرٌ
bir uyarıcıyım
مُّبِينٌ
apaçık

ḳul inneme-l`ilmü `inde-llâh. veinnemâ ene neẕîrum mübîn.

De ki: "Onu bilmek ancak Allah'a mahsustur. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım."

Tefsir

فَلَمَّا
ne zaman ki
رَأَوْهُ
onu görünce
زُلْفَةً
yakından
سِيٓـَٔتْ
kötüleşti
وُجُوهُ
yüzleri
ٱلَّذِينَ
kimselerin
كَفَرُوا۟
inkar eden(lerin)
وَقِيلَ
ve dendi
هَٰذَا
işte budur
ٱلَّذِى كُنتُم
olduğunuz şey
بِهِۦ
onu
تَدَّعُونَ
çağırıyor(lar)

felemmâ raevhü zülfeten sîet vucûhü-lleẕîne keferû veḳîle hâẕe-lleẕî küntüm bihî tedde`ûn.

Azabı yaklaşırken gördükleri zaman, inkar edenlerin yüzleri çirkinleşip kararır; onlara: "Sizin arayıp durduğunuz işte budur" denir.

Tefsir

قُلْ
de ki
أَرَءَيْتُمْ
baksanıza
إِنْ
eğer
أَهْلَكَنِىَ
beni öldürse
ٱللَّهُ
Allah
وَمَن
ve olanları
مَّعِىَ
benimle beraber
أَوْ
yahut
رَحِمَنَا
bize acısa da
فَمَن
kim?
يُجِيرُ
kurtarabilir
ٱلْكَٰفِرِينَ
kafirleri
مِنْ عَذَابٍ
azabdan
أَلِيمٍ
acıklı

ḳul era'eytüm in ehlekeniye-llâhü vemem me`iye ev raḥimenâ femey yücîru-lkâfirîne min `aẕâbin elîm.

De ki: "Allah, beni ve benimle beraber bulunanları isterse yok eder veya isterse merhamet eder; söyleyin, bu takdirde inkarcıları, can yakıcı azabdan kim alıkoyabilir?"

Tefsir

قُلْ
de ki
هُوَ
O
ٱلرَّحْمَٰنُ
çok merhametlidir
ءَامَنَّا
inanmışşızdır
بِهِۦ
O'na
وَعَلَيْهِ
ve O'na
تَوَكَّلْنَاۖ
dayanmışızdır
فَسَتَعْلَمُونَ
yakında bileceksiniz
مَنْ
kimdir
هُوَ
O
فِى
içinde olan
ضَلَٰلٍ
bir sapıklık
مُّبِينٍ
apaçık

ḳul hüve-rraḥmânü âmennâ bihî ve`aleyhi tevekkelnâ. feseta`lemûne men hüve fî ḍalâlim mübîn.

De ki: "Bizim inandığımız ve kendisine güvendiğimiz, Rahman olan Allah'tır. Kimin apaçık bir sapıklıkta olduğunu yakında bileceksiniz."

Tefsir

قُلْ
de ki
أَرَءَيْتُمْ
baksanıza
إِنْ
eğer
أَصْبَحَ
olsa
مَآؤُكُمْ
suyunuz
غَوْرًا
çekilmiş
فَمَن
kim
يَأْتِيكُم
size getirebilir?
بِمَآءٍ
bir su
مَّعِينٍۭ
akar

ḳul era'eytüm in aṣbeḥa mâüküm gavran femey ye'tîküm bimâim me`în.

De ki: "Suyunuz yere batarsa, söyleyin, size kim temiz bir su kaynağı getirebilir?"

Tefsir