Skip to main content

وَلَوْ
ve eğer
يُؤَاخِذُ
cezalandırsaydı
ٱللَّهُ
Allah
ٱلنَّاسَ
insanları
بِظُلْمِهِم
yaptıkları (her) haksızlıkla
مَّا تَرَكَ
bırakmazdı
عَلَيْهَا
üzerinde (yeryüzünde)
مِن
hiçbir
دَآبَّةٍ
canlı
وَلَٰكِن
fakat
يُؤَخِّرُهُمْ
onları erteler
إِلَىٰٓ أَجَلٍ
bir süreye kadar
مُّسَمًّىۖ
takdir edilen
فَإِذَا
zaman
جَآءَ
geldiği
أَجَلُهُمْ
süreleri
لَا
asla
يَسْتَـْٔخِرُونَ
geri kalmazlar
سَاعَةًۖ
bir sa'at (dahi)
وَلَا
ne de
يَسْتَقْدِمُونَ
ileri geçerler

velev yüâḫiẕü-llâhü-nnâse biżulmihim mâ terake `aleyhâ min dâbbetiv velâkiy yü'eḫḫiruhüm ilâ ecelim müsemmâ. feiẕâ câe ecelühüm lâ yeste'ḫirûne sâ`atev velâ yestaḳdimûn.

Allah insanları haksızlıklarından ötürü yakalayacak olsaydı, yeryüzünde canlı bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar erteler. Süreleri dolunca onu ne bir saat geciktirebilirler ne de öne alabilirler.

Tefsir

وَيَجْعَلُونَ
ve isnad ediyorlar
لِلَّهِ
Allah'a
مَا
şeyi
يَكْرَهُونَ
hoşlanmadıkları
وَتَصِفُ
ve uyduruyorlar
أَلْسِنَتُهُمُ
onların dilleri
ٱلْكَذِبَ
yalan
أَنَّ
hakkında
لَهُمُ
kendilerinin olacağı
ٱلْحُسْنَىٰۖ
en güzel sonucun
لَا
hiç yok ki
جَرَمَ
şüphe
أَنَّ
mutlaka
لَهُمُ
onlara vardır
ٱلنَّارَ
ateş
وَأَنَّهُم
ve onlar
مُّفْرَطُونَ
ona sürüleceklerdir

veyec`alûne lillâhi mâ yekrahûne veteṣifü elsinetühümü-lkeẕibe enne lehümü-lḥusnâ. lâ cerame enne lehümü-nnâra veennehüm müfraṭûn.

Beğenmediklerini Allah'a malederler. Dilleri, güzel şeylerin kendilerine ait olduğunu yalan yere söyler durur. Cehennemin onların olduğunda ve önceden oraya gideceklerinde şüphe yoktur.

Tefsir

تَٱللَّهِ
Allah'a andolsun ki
لَقَدْ
muhakkak
أَرْسَلْنَآ
elçi gönderdik
إِلَىٰٓ أُمَمٍ
milletlere
مِّن قَبْلِكَ
senden önceki
فَزَيَّنَ
süsledi
لَهُمُ
onlara
ٱلشَّيْطَٰنُ
şeytan
أَعْمَٰلَهُمْ
yaptıklarını
فَهُوَ
O
وَلِيُّهُمُ
onların dostudur
ٱلْيَوْمَ
bugün
وَلَهُمْ
ve onlar için vardır
عَذَابٌ
bir azab
أَلِيمٌ
acıklı

tellâhi leḳad erselnâ ilâ ümemim min ḳablike fezeyyene lehümü-şşeyṭânü a`mâlehüm fehüve veliyyühümü-lyevme velehüm `aẕâbün elîm.

Allah'a and olsun ki, senden önceki ümmetlere peygamberler gönderdik. Şeytan yaptıklarını onlara hep güzel gösterdi. Bugün de dostları odur. Onlara can yakıcı azap vardır.

Tefsir

وَمَآ
ve
أَنزَلْنَا
indirmedik
عَلَيْكَ
sana
ٱلْكِتَٰبَ
Kitabı
إِلَّا
dışında
لِتُبَيِّنَ
açıklaman
لَهُمُ
onlara
ٱلَّذِى
şeyi
ٱخْتَلَفُوا۟
ayrılığa düştükleri
فِيهِۙ
hakkında
وَهُدًى
ve yol gösterici
وَرَحْمَةً
ve rahmet
لِّقَوْمٍ
bir kavim için
يُؤْمِنُونَ
inanan

vemâ enzelnâ `aleyke-lkitâbe illâ litübeyyine lehümü-lleẕi-ḫtelefû fîhi vehüdev veraḥmetel liḳavmiy yü'minûn.

Sana Kitap'ı, ayrılığa düştükleri şeyleri onlara açıklaman için, inanan kimselere de doğru yol rehberi ve rahmet olarak indirdik.

Tefsir

وَٱللَّهُ
ve Allah
أَنزَلَ
indirdi
مِنَ ٱلسَّمَآءِ
gökten
مَآءً
bir su
فَأَحْيَا
ve diriltti
بِهِ
onunla
ٱلْأَرْضَ
yeri
بَعْدَ
sonra
مَوْتِهَآۚ
ölümünden
إِنَّ
şüphesiz
فِى
vardır
ذَٰلِكَ
bunda
لَءَايَةً
elbette ibret(ler)
لِّقَوْمٍ
bir millet için
يَسْمَعُونَ
işiten

vellâhü enzele mine-ssemâi mâen feaḥyâ bihi-l'arḍa ba`de mevtihâ. inne fî ẕâlike leâyetel liḳavmiy yesme`ûn.

Allah gökten su indirir ve ölümünden sonra yeryüzünü diriltir. Kulak veren kimseler için bunda ibret vardır.

Tefsir

وَإِنَّ
ve şüphesiz
لَكُمْ
sizin için
فِى
vardır
ٱلْأَنْعَٰمِ
hayvanlarda
لَعِبْرَةًۖ
ibret(ler)
نُّسْقِيكُم
size içiriyoruz
مِّمَّا
olandan
فِى بُطُونِهِۦ
onların karınlarında
مِنۢ بَيْنِ
arasıdan
فَرْثٍ
fışkı
وَدَمٍ
ile kan
لَّبَنًا
süt
خَالِصًا
halis
سَآئِغًا
lezzetli
لِّلشَّٰرِبِينَ
içenler için

veinne leküm fi-l'en`âmi le`ibrah. nüsḳîküm mimmâ fî büṭûnihî mim beyni ferŝiv vedemil lebenen ḫâliṣan sâigal lişşâribîn.

Hayvanlarda da size ibretler vardır. Bağırsaklarındakiler ile kan arasından, içenlere halis ve içimi kolay süt içiririz.

Tefsir

وَمِن
ve
ثَمَرَٰتِ
meyvalarından
ٱلنَّخِيلِ
hurma ağaçlarının
وَٱلْأَعْنَٰبِ
ve üzümlerden
تَتَّخِذُونَ
elde edersiniz
مِنْهُ
onlardan
سَكَرًا
sarhoşluk
وَرِزْقًا
ve bir rızık
حَسَنًاۗ
güzel
إِنَّ
şüphesiz
فِى
vardır
ذَٰلِكَ
bunda
لَءَايَةً
elbette ibret(ler)
لِّقَوْمٍ
bir toplum için
يَعْقِلُونَ
aklını kullanan

vemin ŝemerâti-nneḫîli vel'a`nâbi tetteḫiẕûne minhü sekerav verizḳan ḥasenâ. inne fî ẕâlike leâyetel liḳavmiy ya`ḳilûn.

Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden şerbet, şıra (içecek) ve güzel rızık elde edersiniz. Düşünen millet için bunda ibret vardır.

Tefsir

وَأَوْحَىٰ
şöyle vahyetti
رَبُّكَ
Rabbin
إِلَى ٱلنَّحْلِ
bal arısına
أَنِ ٱتَّخِذِى
edin
مِنَ ٱلْجِبَالِ
dağlardan
بُيُوتًا
evler
وَمِنَ
ve
ٱلشَّجَرِ
ağaçlardan
وَمِمَّا
ve
يَعْرِشُونَ
kurdukları çardaklardan

veevḥâ rabbüke ile-nnaḥli eni-tteḫiẕî mine-lcibâli büyûtev vemine-şşeceri vemimmâ ya`rişûn.

Rabbin bal arısına: "Dağlarda, ağaçlarda ve hazırlanmış kovanlarda yuva edin; sonra her çeşit üründen ye; sonra da Rabbinin işlemen için gösterdiği yollardan yürü" diye öğretti. Karınlarından insanlara şifa olan çeşitli renklerde bal çıkar. Düşünen bir millet için bunda ibret vardır.

Tefsir

ثُمَّ
sonra
كُلِى
ye;
مِن كُلِّ
her çeşit
ٱلثَّمَرَٰتِ
meyvalardan
فَٱسْلُكِى
ve yürü
سُبُلَ
yollarında
رَبِّكِ
Rabbinin
ذُلُلًاۚ
boyun eğerek
يَخْرُجُ
çıkar
مِنۢ بُطُونِهَا
onun karınlarından
شَرَابٌ
bir içecek
مُّخْتَلِفٌ
çeşit çeşit
أَلْوَٰنُهُۥ
renkleri
فِيهِ
onda vardır
شِفَآءٌ
şifa
لِّلنَّاسِۗ
insanlara
إِنَّ
şüphesiz
فِى
vardır
ذَٰلِكَ
bunda
لَءَايَةً
elbette bir ibret
لِّقَوْمٍ
bir millet için
يَتَفَكَّرُونَ
düşünen

ŝümme külî min külli-ŝŝemerâti feslükî sübüle rabbiki ẕülülâ. yaḫrucü mim büṭûnihâ şerâbüm muḫtelifün elvânühû fîhi şifâül linnâs. inne fî ẕâlike leâyetel liḳavmiy yetefekkerûn.

Rabbin bal arısına: "Dağlarda, ağaçlarda ve hazırlanmış kovanlarda yuva edin; sonra her çeşit üründen ye; sonra da Rabbinin işlemen için gösterdiği yollardan yürü" diye öğretti. Karınlarından insanlara şifa olan çeşitli renklerde bal çıkar. Düşünen bir millet için bunda ibret vardır.

Tefsir

وَٱللَّهُ
ve Allah
خَلَقَكُمْ
sizi yarattı
ثُمَّ
sonra
يَتَوَفَّىٰكُمْۚ
öldürür
وَمِنكُم
ve içinizden
مَّن
kimi
يُرَدُّ
itilir
إِلَىٰٓ أَرْذَلِ
en reziline
ٱلْعُمُرِ
ömrün
لِكَىْ
diye
لَا يَعْلَمَ
hiçbir şeyi bilmez olsun
بَعْدَ
sonra
عِلْمٍ
bilgiden
شَيْـًٔاۚ
biraz
إِنَّ
doğrusu
ٱللَّهَ
Allah
عَلِيمٌ
bilendir
قَدِيرٌ
kadirdir

vellâhü ḫaleḳaküm ŝümme yeteveffâküm veminküm mey yüraddü ilâ erẕeli-l`umüri likey lâ ya`leme ba`de `ilmin şey'â. inne-llâhe `alîmün ḳadîr.

Allah sizi yaratmıştır, sonra öldürecektir, içinizden bir kısmı da ömrünün en fena zamanına ulaştırılır ki, bilirken bilmez olurlar. Doğrusu Allah bilendir, her şeye Kadir'dir.

Tefsir