Skip to main content

وَٱلَّذِينَ هَاجَرُوا۟
göç edenleri
فِى
uğrunda
ٱللَّهِ
Allah
مِنۢ بَعْدِ
sonra
مَا ظُلِمُوا۟
kendilerine zulmedildikten
لَنُبَوِّئَنَّهُمْ
yerleştireceğiz
فِى ٱلدُّنْيَا
dünyada
حَسَنَةًۖ
güzelce
وَلَأَجْرُ
ve mükafatı ise
ٱلْءَاخِرَةِ
ahiret
أَكْبَرُۚ
daha büyüktür
لَوْ
keşke
كَانُوا۟
onlar
يَعْلَمُونَ
bilselerdi

velleẕîne hâcerû fi-llâhi mim ba`di mâ żulimû lenübevviennehüm fi-ddünyâ ḥaseneh. veleecru-l'âḫirati ekber. lev kânû ya`lemûn.

Haksızlığa uğratıldıktan sonra, Allah yolunda hicret eden kimseleri, and olsun ki, dünyada güzel bir yerde yerleştiririz. Ahiret ecri ise daha büyüktür, keşki bilseler!

Tefsir

ٱلَّذِينَ
onlar ki
صَبَرُوا۟
sabrettiler
وَعَلَىٰ
ve sadece
رَبِّهِمْ
Rablerine
يَتَوَكَّلُونَ
dayanmaktadırlar

elleẕîne ṣaberû ve`alâ rabbihim yetevekkelûn.

Onlar sabreden ve yalnız Rablerine güvenen kimselerdir.

Tefsir

وَمَآ
ve
أَرْسَلْنَا
biz göndermedik
مِن قَبْلِكَ
senden önce
إِلَّا
başkasını
رِجَالًا
erkeklerden
نُّوحِىٓ
vahyettiğimiz
إِلَيْهِمْۚ
kendilerine
فَسْـَٔلُوٓا۟
sorun
أَهْلَ
ehline
ٱلذِّكْرِ
zikir
إِن
eğer
كُنتُمْ
siz
لَا تَعْلَمُونَ
bilmiyorsanız

vemâ erselnâ min ḳablike illâ ricâlen nûḥî ileyhim fes'elû ehle-ẕẕikri in küntüm lâ ta`lemûn.

Doğrusu senden önce de kendilerine kitablar ve belgelerle vahyettiğimiz bir takım adamlar gönderdik. Bilmiyorsanız kitablılara sorun. Sana da, insanlara gönderileni açıklayasın diye Kuran'ı indirdik. Belki düşünürler.

Tefsir

بِٱلْبَيِّنَٰتِ
açık kanıtları
وَٱلزُّبُرِۗ
ve Kitapları
وَأَنزَلْنَآ
ve indirdik
إِلَيْكَ
sana
ٱلذِّكْرَ
Zikr'i
لِتُبَيِّنَ
açıklayasın diye
لِلنَّاسِ
insanlara
مَا
şeyi
نُزِّلَ
indirilen
إِلَيْهِمْ
kendilerine
وَلَعَلَّهُمْ
ta ki
يَتَفَكَّرُونَ
düşünüp öğüt alsınlar

bilbeyyinâti vezzübür. veenzelnâ ileyke-ẕẕikra litübeyyine linnâsi mâ nüzzile ileyhim vele`allehüm yetefekkerûn.

Doğrusu senden önce de kendilerine kitablar ve belgelerle vahyettiğimiz bir takım adamlar gönderdik. Bilmiyorsanız kitablılara sorun. Sana da, insanlara gönderileni açıklayasın diye Kuran'ı indirdik. Belki düşünürler.

Tefsir

أَفَأَمِنَ
emin midirler?
ٱلَّذِينَ
kimseler
مَكَرُوا۟
yapmayı kuran(lar)
ٱلسَّيِّـَٔاتِ
kötülükler
أَن يَخْسِفَ
geçirmeyeceğinden
ٱللَّهُ
Allah'ın
بِهِمُ
kendilerini
ٱلْأَرْضَ
yer(in dibin)e
أَوْ
yahut
يَأْتِيَهُمُ
kendilerine gelmeyeceğinden
ٱلْعَذَابُ
azabın
مِنْ
hiçbir
حَيْثُ
yerden
لَا
hiç
يَشْعُرُونَ
ummadıkları

efeemine-lleẕîne mekerü-sseyyiâti ey yaḫsife-llâhü bihimü-l'arḍa ev ye'tiyehümü-l`aẕâbü min ḥayŝü lâ yeş`urûn.

Kötü işler düzenleyenler Allah'ın kendilerini yere batırmasından yahut farketmedikleri bir yerden onlara azabın gelmesinden güvende midirler?

Tefsir

أَوْ
yahut
يَأْخُذَهُمْ
kendilerini yakalamayacağından?
فِى تَقَلُّبِهِمْ
dönüp dolaşırlarken
فَمَا
değillerdir
هُم
onlar
بِمُعْجِزِينَ
engel olacak da

ev ye'ḫuẕehüm fî teḳallübihim femâ hüm bimü`cizîn.

Veya hareket halindelerken -ki Allah'ı aciz bırakamazlar- ya da yok olmak endişesindeyken onlara azabın gelmesinden güvende midirler? Doğrusu Rabbin şefkatlidir, merhametlidir.

Tefsir

أَوْ
yahut
يَأْخُذَهُمْ
kendilerini yakalamayacağından?
عَلَىٰ
üzerinde
تَخَوُّفٍ
bir korku
فَإِنَّ
doğrusu
رَبَّكُمْ
Rabbiniz
لَرَءُوفٌ
çok şefkatlidir
رَّحِيمٌ
çok acıyandır

ev ye'ḫuẕehüm `alâ teḫavvuf. feinne rabbeküm leraûfür raḥîm.

Veya hareket halindelerken -ki Allah'ı aciz bırakamazlar- ya da yok olmak endişesindeyken onlara azabın gelmesinden güvende midirler? Doğrusu Rabbin şefkatlidir, merhametlidir.

Tefsir

أَوَلَمْ يَرَوْا۟
görmediler mi?
إِلَىٰ مَا
şeyleri
خَلَقَ
yarattığı
ٱللَّهُ
Allah'ın
مِن شَىْءٍ
her şeyden
يَتَفَيَّؤُا۟
döndüğünü
ظِلَٰلُهُۥ
gölgelerinin
عَنِ ٱلْيَمِينِ
sağdan
وَٱلشَّمَآئِلِ
ve soldan
سُجَّدًا
secde ederek
لِّلَّهِ
Allah'a
وَهُمْ
ve onlar
دَٰخِرُونَ
sürünerek

evelem yerav ilâ mâ ḫaleḳa-llâhü min şey'iy yetefeyyeü żilâlühû `ani-lyemîni veşşemâili süccedel lillâhi vehüm dâḫirûn.

Allah'ın yarattığı şeylerin, gölgeleri sağa sola vurarak, Allah'a boyun eğerek secde etmekte olduklarını görmüyorlar mı?

Tefsir

وَلِلَّهِ
ve Allah'a
يَسْجُدُ
secde ederler
مَا
ne varsa
فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ
göklerde
وَمَا
ve ne varsa
فِى ٱلْأَرْضِ
yerde
مِن دَآبَّةٍ
canlılardan
وَٱلْمَلَٰٓئِكَةُ
ve meleklerden
وَهُمْ
ve onlar
لَا
asla
يَسْتَكْبِرُونَ
büyük taslamazlar

velillâhi yescüdü mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'arḍi min dâbbetiv velmelâiketü vehüm lâ yestekbirûn.

Göklerde ve yerde bulunan her canlı ve melekler, büyüklük taslamaksızın Allah'a secde ederler.

Tefsir

يَخَافُونَ
korkarlar
رَبَّهُم
Rablerinden
مِّن فَوْقِهِمْ
üstlerindeki
وَيَفْعَلُونَ
ve yaparlar
مَا
şeyi
يُؤْمَرُونَ۩
emredildikleri

yeḫâfûne rabbehüm min fevḳihim veyef`alûne mâ yü'merûn.

Üstün olan Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyleri yaparlar.

Tefsir