Skip to main content

نَحْنُ
biz
أَوْلِيَآؤُكُمْ
sizin dostlarınızız
فِى ٱلْحَيَوٰةِ
hayatında
ٱلدُّنْيَا
dünya
وَفِى
ve
ٱلْءَاخِرَةِۖ
ahirette
وَلَكُمْ
ve size vardır
فِيهَا
orada
مَا
her şey
تَشْتَهِىٓ
çektiği
أَنفُسُكُمْ
canlarınızın
وَلَكُمْ
ve size vardır
فِيهَا
orada
مَا
her şey
تَدَّعُونَ
istediğiniz

naḥnü evliyâüküm fi-lḥayâti-ddünyâ vefi-l'âḫirah. veleküm fîhâ mâ teştehî enfüsüküm veleküm fîhâ mâ tedde`ûn.

"Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra da doğrulukta devam edenler, onları, melekler, ölümleri anında: "Korkmayınız, üzülmeyiniz, size söz verilen cennetle sevinin, biz dünya hayatında da, ahirette de size dostuz. Burada, canlarınızın çektiği, umduğunuz şeyler, bağışlayan ve acıyan Allah katından bir ziyafet olarak size sunulur" diyerek inerler.

Tefsir

نُزُلًا
ağırlamasıdır
مِّنْ غَفُورٍ
çok bağışlayanın
رَّحِيمٍ
çok esirgeyenin

nüzülem min gafûrir raḥîm.

"Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra da doğrulukta devam edenler, onları, melekler, ölümleri anında: "Korkmayınız, üzülmeyiniz, size söz verilen cennetle sevinin, biz dünya hayatında da, ahirette de size dostuz. Burada, canlarınızın çektiği, umduğunuz şeyler, bağışlayan ve acıyan Allah katından bir ziyafet olarak size sunulur" diyerek inerler.

Tefsir

وَمَنْ
ve kim olabilir?
أَحْسَنُ
daha güzel
قَوْلًا
sözlü
مِّمَّن
kimseden
دَعَآ
çağıran
إِلَى ٱللَّهِ
Allah'a
وَعَمِلَ
ve yapandan
صَٰلِحًا
iyi iş
وَقَالَ
ve diyenden
إِنَّنِى
şüphesiz ben
مِنَ ٱلْمُسْلِمِينَ
müslümanlardanım

vemen aḥsenü ḳavlem mimmen de`â ile-llâhi ve`amile ṣâliḥav veḳâle innenî mine-lmüslimîn.

"Doğrusu ben, kendini Allah'a verenlerdenim" diyen, yararlı iş işleyen ve Allah'a çağıran kimseden daha güzel sözlü kim vardır?

Tefsir

وَلَا
ve değildir
تَسْتَوِى
eşit
ٱلْحَسَنَةُ
iyilik
وَلَا
ve ne de
ٱلسَّيِّئَةُۚ
kötülük
ٱدْفَعْ
sav (onu)
بِٱلَّتِى هِىَ
olanla
أَحْسَنُ
en güzel
فَإِذَا
bir de bakarsın ki
ٱلَّذِى بَيْنَكَ
seninle aranda
وَبَيْنَهُۥ
onun arasında
عَدَٰوَةٌ
düşmanlık olan
كَأَنَّهُۥ
sanki
وَلِىٌّ
bir dosttur
حَمِيمٌ
sıcak

velâ testevi-lḥasenetü vele-sseyyieh. idfa` billetî hiye aḥsenü feiẕe-lleẕî beyneke vebeynehû `adâvetün keennehû veliyyün ḥamîm.

İyilik ve fenalık bir değildir. Ey inanan kişi: Sen, fenalığı en güzel şekilde sav; o zaman, seninle arasında düşmanlık bulunan kişinin yakın bir dost gibi olduğunu görürsün.

Tefsir

وَمَا يُلَقَّىٰهَآ
buna kavuşturulmaz
إِلَّا
başkası
ٱلَّذِينَ
kimselerden
صَبَرُوا۟
sabreden(lerden)
وَمَا
ve
يُلَقَّىٰهَآ
buna kavuşturulmaz
إِلَّا
başkası
ذُو
olandan
حَظٍّ
şansı
عَظِيمٍ
büyük

vemâ yüleḳḳâhâ ille-lleẕîne ṣaberû. vemâ yüleḳḳâhâ illâ ẕû ḥażżin `ażîm.

Bu, ancak sabredenlere vergidir; bu ancak o büyük hazzı tadanlara vergidir.

Tefsir

وَإِمَّا
ve eğer
يَنزَغَنَّكَ
seni dürtecek olursa
مِنَ ٱلشَّيْطَٰنِ
şeytandan
نَزْغٌ
kötü bir düşünce
فَٱسْتَعِذْ
hemen sığın
بِٱللَّهِۖ
Allah'a
إِنَّهُۥ
çünkü O
هُوَ
O
ٱلسَّمِيعُ
işitendir
ٱلْعَلِيمُ
bilendir

veimmâ yenzeganneke mine-şşeyṭâni nezgun feste`iẕ billâh. innehû hüve-ssemî`u-l`alîm.

Şeytan seni dürtecek olursa Allah'a sığın; doğrusu O, işitendir, bilendir.

Tefsir

وَمِنْ
ve
ءَايَٰتِهِ
O'nun ayetlerindendir
ٱلَّيْلُ
gece
وَٱلنَّهَارُ
ve gündüz
وَٱلشَّمْسُ
ve güneş
وَٱلْقَمَرُۚ
ve ay
لَا تَسْجُدُوا۟
secde etmeyin
لِلشَّمْسِ
güneşe
وَلَا
ne de
لِلْقَمَرِ
aya
وَٱسْجُدُوا۟
fakat secde edin
لِلَّهِ
Allah'a
ٱلَّذِى خَلَقَهُنَّ
onları yaratan
إِن
eğer
كُنتُمْ
iseniz
إِيَّاهُ
O'na
تَعْبُدُونَ
tapıyor(sanız)

vemin âyâtihi-lleylü vennehâru veşşemsü velḳamer. lâ tescüdû lişşemsi velâ lilḳameri vescüdû lillâhi-lleẕî ḫaleḳahünne in küntüm iyyâhü ta`büdûn.

Gece ile gündüz, güneş ile ay Allah'ın varlığının belgelerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin; eğer Allah'a kulluk etmek istiyorsanız, bunları yaratana secde edin.

Tefsir

فَإِنِ
fakat eğer
ٱسْتَكْبَرُوا۟
büyüklük taslarlarsa
فَٱلَّذِينَ عِندَ
yanında bulunanlar
رَبِّكَ
Rabbinin
يُسَبِّحُونَ
tesbih ederler
لَهُۥ
O'nu
بِٱلَّيْلِ
gece
وَٱلنَّهَارِ
ve gündüz
وَهُمْ
ve onlar
لَا
hiç
يَسْـَٔمُونَ۩
usanmazlar

feini-stekberû felleẕîne `inde rabbike yüsebbiḥûne lehû billeyli vennehâri vehüm lâ yes'emûn.

Eğer büyüklük taslarlarsa kendi aleyhlerinedir. Rabbinin katında bulunanlar hiç usanmadan, O'nu gece gündüz tesbih ederler.

Tefsir

وَمِنْ
biri de (şudur)
ءَايَٰتِهِۦٓ
O'nun ayetlerinden
أَنَّكَ
sen
تَرَى
görürsün
ٱلْأَرْضَ
toprağı
خَٰشِعَةً
boynu bükük
فَإِذَآ
zaman
أَنزَلْنَا
döktüğümüz
عَلَيْهَا
onun üzerine
ٱلْمَآءَ
suyu
ٱهْتَزَّتْ
titreşir
وَرَبَتْۚ
ve kabarır
إِنَّ
elbette
ٱلَّذِىٓ أَحْيَاهَا
onu dirilten
لَمُحْىِ
diriltir
ٱلْمَوْتَىٰٓۚ
ölüleri de
إِنَّهُۥ
elbette O
عَلَىٰ
üzerine
كُلِّ
her
شَىْءٍ
şey
قَدِيرٌ
kadirdir

vemin âyâtihî enneke tera-l'arḍa ḫâşi`aten feiẕâ enzelnâ `aleyhe-lmâe-htezzet verabet. inne-lleẕî aḥyâhâ lemuḥyi-lmevtâ. innehû `alâ külli şey'in ḳadîr.

Kupkuru gördüğün yeryüzünün, Biz ona su indirdiğimiz zaman harekete geçmesi, kabarması, Allah'ın varlığının belgelerindendir. Ona can veren Allah şüphesiz ölüleri de diriltir. Doğrusu O her şeye kadir'dir.

Tefsir

إِنَّ
şüphesiz
ٱلَّذِينَ يُلْحِدُونَ
doğruluktan sapanlar
فِىٓ
hususunda
ءَايَٰتِنَا
ayetlerimiz
لَا يَخْفَوْنَ
gizli kalmazlar
عَلَيْنَآۗ
bize
أَفَمَن
kimse mi?
يُلْقَىٰ
atılan
فِى
içine
ٱلنَّارِ
ateşin
خَيْرٌ
daha iyidir
أَم
yoksa
مَّن
kimse (mi?)
يَأْتِىٓ
gelen
ءَامِنًا
güvenle
يَوْمَ
günü
ٱلْقِيَٰمَةِۚ
kıyamet
ٱعْمَلُوا۟
yapın
مَا
ne
شِئْتُمْۖ
diliyorsanız
إِنَّهُۥ
elbette O
بِمَا
şeyleri
تَعْمَلُونَ
yaptıklarınızı
بَصِيرٌ
görmektedir

inne-lleẕîne yülḥidûne fî âyâtinâ lâ yaḫfevne `aleynâ. efemey yülḳâ fi-nnâri ḫayrun em mey ye'tî âminey yevme-lḳiyâmeh. i`melû mâ şi'tüm innehû bimâ ta`melûne beṣîr.

Ayetlerimizi inkar edenler Bize gizli değillerdir. Kıyamet gününde ateşe atılan mı, yoksa güven içinde gelen kimse mi daha iyidir? Dilediğinizi işleyin, doğrusu O, yaptıklarınızı gören'dir.

Tefsir