Skip to main content

فَبَعَثَ
derken gönderdi
ٱللَّهُ
Allah
غُرَابًا
bir karga
يَبْحَثُ
eşeleyen
فِى ٱلْأَرْضِ
yeri
لِيُرِيَهُۥ
ona göstermek için
كَيْفَ
nasıl
يُوَٰرِى
gömeceğini
سَوْءَةَ
cesedini
أَخِيهِۚ
kardeşinin
قَالَ
dedi
يَٰوَيْلَتَىٰٓ
ey! yazık bana
أَعَجَزْتُ
aciz miyim
أَنْ أَكُونَ
ben olmaya
مِثْلَ
gibi
هَٰذَا
şu
ٱلْغُرَابِ
karga
فَأُوَٰرِىَ
gömmekten
سَوْءَةَ
cesedini
أَخِىۖ
kardeşimin
فَأَصْبَحَ
ve oldu
مِنَ ٱلنَّٰدِمِينَ
pişman olanlardan

febe`aŝe-llâhü gurâbey yebḥaŝü fi-l'arḍi liyüriyehû keyfe yüvârî sev'ete eḫîh. ḳâle yâ veyletâ e`aceztü en ekûne miŝle hâẕe-lgurâbi feüvâriye sev'ete eḫî. feaṣbeḥa mine-nnâdimîn.

Allah, kardeşinin ölüsünü nasıl gömeceğini göstermek üzere, ona yeri eşeleyen bir karga gönderdi. "Bana yazıklar olsun! Kardeşimin ölüsünü örtmek için bu karga kadar olmaktan aciz kaldım" dedi de ettiğine yananlardan oldu.

Tefsir

مِنْ أَجْلِ
sebeple
ذَٰلِكَ
işte bu
كَتَبْنَا
yazdık
عَلَىٰ
üzerine
بَنِىٓ
oğullarına
إِسْرَٰٓءِيلَ
İsrail
أَنَّهُۥ
şüphesiz
مَن
kim
قَتَلَ
öldürürse
نَفْسًۢا
bir canı
بِغَيْرِ
olmaksızın
نَفْسٍ
bir cana karşılık
أَوْ
ya da
فَسَادٍ
bozgunculuğa karşı
فِى ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
فَكَأَنَّمَا
sanki gibidir
قَتَلَ
öldürmüş
ٱلنَّاسَ
insanları
جَمِيعًا
bütün
وَمَنْ
ve kim de
أَحْيَاهَا
onu yaşatırsa
فَكَأَنَّمَآ
gibi olur
أَحْيَا
yaşatmış
ٱلنَّاسَ
insanları
جَمِيعًاۚ
bütün
وَلَقَدْ
ve andolsun
جَآءَتْهُمْ
onlara getirdiler
رُسُلُنَا
elçilerimiz
بِٱلْبَيِّنَٰتِ
açık deliller
ثُمَّ
ama
إِنَّ
muhakkak
كَثِيرًا
çoğu
مِّنْهُم
onlardan
بَعْدَ
sonra da
ذَٰلِكَ
bundan
فِى ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
لَمُسْرِفُونَ
israf etmektedirler

min ecli ẕâlik. ketebnâ `alâ benî isrâîle ennehû men ḳatele nefsem bigayri nefsin ev fesâdin fi-l'arḍi fekeennemâ ḳatele-nnâse cemî`â. vemen aḥyâhâ fekeennemâ aḥye-nnâse cemî`â. veleḳad câethüm rusülünâ bilbeyyinât. ŝümme inne keŝîram minhüm ba`de ẕâlike fi-l'arḍi lemüsrifûn.

Bunun için İsrailoğullarına şöyle yazdık: "Kim bir kimseyi bir kimseye veya yeryüzünde bozgunculuğa karşılık olmadan öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu diriltirse (ölümden kurtarırsa) bütün insanları diriltmiş gibi olur". And olsun ki, onlara belgelerle peygamberlerimiz geldi, sonra buna rağmen, onların çoğu yeryüzünde taşkınlık edenler oldu.

Tefsir

إِنَّمَا
şüphesiz
جَزَٰٓؤُا۟
cezası
ٱلَّذِينَ
kimselerin
يُحَارِبُونَ
savaşanların;
ٱللَّهَ
Allah
وَرَسُولَهُۥ
ve elçisiyle
وَيَسْعَوْنَ
ve çalışanların
فِى ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
فَسَادًا
bozgunculuk yapmağa
أَن يُقَتَّلُوٓا۟
öldürülmeleri
أَوْ
veya
يُصَلَّبُوٓا۟
asılmaları
أَوْ
yada
تُقَطَّعَ
kesilmesi
أَيْدِيهِمْ
ellerinin
وَأَرْجُلُهُم
ve ayaklarının
مِّنْ خِلَٰفٍ
çapraz
أَوْ
veya
يُنفَوْا۟
sürülmeleridir
مِنَ ٱلْأَرْضِۚ
bulundukları yerden
ذَٰلِكَ
bu
لَهُمْ
onlar için
خِزْىٌ
bir rezilliktir
فِى ٱلدُّنْيَاۖ
dünyada
وَلَهُمْ
onlara vardır
فِى ٱلْءَاخِرَةِ
Âhirette ise
عَذَابٌ
bir azab
عَظِيمٌ
büyük

innemâ cezâü-lleẕîne yüḥâribûne-llâhe verasûlehû veyes`avne fi-l'arḍi fesâden ey yüḳattelû ev yüṣallebû ev tüḳaṭṭa`a eydîhim veercülühüm min ḫilâfin ev yünfev mine-l'arḍ. ẕâlike lehüm ḫizyün fi-ddünyâ velehüm fi-l'âḫirati `aẕâbün `ażîm.

Allah ve Peygamberiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa uğraşanların cezası öldürülmek veya asılmak yahut çapraz olarak el ve ayakları kesilmek ya da yerlerinden sürülmektir. Bu onlara dünyada bir rezilliktir. Onlara ahirette büyük azab vardır.

Tefsir

إِلَّا
hariç
ٱلَّذِينَ
kimseler
تَابُوا۟
tevbe eden(ler)
مِن قَبْلِ
önce
أَن تَقْدِرُوا۟
ele geçirmenizden
عَلَيْهِمْۖ
onları
فَٱعْلَمُوٓا۟
bilin ki
أَنَّ
muhakkak
ٱللَّهَ
Allah
غَفُورٌ
bağışlayandır
رَّحِيمٌ
esirgeyendir

ille-lleẕîne tâbû min ḳabli en taḳdirû `aleyhim. fa`lemû enne-llâhe gafûrur raḥîm.

Ancak, onları yakalamanızdan önce tevbe edenler bunun dışındadır. Biliniz ki Allah, bağışlar ve merhamet eder.

Tefsir

يَٰٓأَيُّهَا
Ey
ٱلَّذِينَ
kimseler
ءَامَنُوا۟
inanan(lar)
ٱتَّقُوا۟
korkun
ٱللَّهَ
Allah'tan
وَٱبْتَغُوٓا۟
ve arayın
إِلَيْهِ
O'na
ٱلْوَسِيلَةَ
yol
وَجَٰهِدُوا۟
ve cihadedin
فِى سَبِيلِهِۦ
O'nun yolunda
لَعَلَّكُمْ
umulur ki
تُفْلِحُونَ
kurtuluşa erersiniz

yâ eyyühe-lleẕîne âmenü-tteḳu-llâhe vebtegû ileyhi-lvesîlete vecâhidû fî sebîlihî le`alleküm tüfliḥûn.

Ey İnananlar! Allah'tan sakının, O'na ulaşmaya yol arayın, yolunda cihad edin ki kurtulasınız.

Tefsir

إِنَّ
şüphesiz
ٱلَّذِينَ
kimseler
كَفَرُوا۟
inkar eden(ler)
لَوْ
eğer
أَنَّ
şüphesiz
لَهُم
kendilerinin olsa
مَّا
olanların
فِى ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
جَمِيعًا
hepsi
وَمِثْلَهُۥ
ve onun bir katı daha
مَعَهُۥ
onunla beraber
لِيَفْتَدُوا۟
fidye verseler
بِهِۦ
onu
مِنْ عَذَابِ
azabına karşılık
يَوْمِ
gününün
ٱلْقِيَٰمَةِ
kıyamet
مَا تُقُبِّلَ
kabul edilmez
مِنْهُمْۖ
kendilerinden
وَلَهُمْ
ve onlar için vardır
عَذَابٌ
bir azab
أَلِيمٌ
acıklı

inne-lleẕîne keferû lev enne lehüm mâ fi-l'arḍi cemî`av vemiŝlehû me`ahû liyeftedû bihî min `aẕâbi yevmi-lḳiyâmeti mâ tüḳubbile minhüm. velehüm `aẕâbün elîm.

Doğrusu, yeryüzünde olan bütün şeyler ve onların bir katı daha kafirlerin olsa da, kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verseler kabul edilmez. Onlara elem verici azab vardır.

Tefsir

يُرِيدُونَ
isterler
أَن يَخْرُجُوا۟
çıkmak
مِنَ ٱلنَّارِ
ateşten
وَمَا
ve değillerdir
هُم
onlar
بِخَٰرِجِينَ
çıkacak
مِنْهَاۖ
oradan
وَلَهُمْ
ve onlar için vardır
عَذَابٌ
bir azab
مُّقِيمٌ
sürekli

yürîdûne ey yaḫrucû mine-nnâri vemâ hüm biḫâricîne minhâ. velehüm `aẕâbüm müḳîm.

Ateşten çıkmak isterler, çıkamazlar. Onlara sürekli azab vardır.

Tefsir

وَٱلسَّارِقُ
ve hırsızlık eden erkeğin
وَٱلسَّارِقَةُ
ve hırsızlık eden kadının
فَٱقْطَعُوٓا۟
kesin
أَيْدِيَهُمَا
ellerini
جَزَآءًۢ
bir ceza olarak
بِمَا
karşılık
كَسَبَا
yaptıklarına
نَكَٰلًا
ibret verici
مِّنَ ٱللَّهِۗ
Allahtan
وَٱللَّهُ
ve Allah
عَزِيزٌ
daima üstündür
حَكِيمٌ
hüküm ve hikmet sahibidir

vessâriḳu vessâriḳatü faḳṭa`û eydiyehümâ cezâem bimâ kesebâ nekâlem mine-llâh. vellâhü `azîzün ḥakîm.

Erkek hırsız ve kadın hırsızın, yaptıklarından ötürü Allah tarafından ibret verici bir ceza olarak, ellerini kesin. Allah Güçlü'dür, Hakim'dir.

Tefsir

فَمَن
kim
تَابَ
tevbe eder
مِنۢ بَعْدِ
sonra
ظُلْمِهِۦ
yaptığı haksızlıktan
وَأَصْلَحَ
ve uslanırsa
فَإِنَّ
şüphesiz
ٱللَّهَ
Allah
يَتُوبُ
tevbesini kabul eder
عَلَيْهِۗ
onun
إِنَّ
şüphesiz
ٱللَّهَ
Allah
غَفُورٌ
bağışlayan
رَّحِيمٌ
acıyandır

femen tâbe mim ba`di żulmihî veaṣleḥa feinne-llâhe yetûbü `aleyh. inne-llâhe gafûrur raḥîm.

Ettiği zulümden sonra tevbe edip düzelen kimse, bilsin ki Allah onun tevbesini kabul eder. Allah şüphesiz Bağışlayan'dır, merhametli olandır.

Tefsir

أَلَمْ تَعْلَمْ
bilmez misin ki
أَنَّ
şüphesiz
ٱللَّهَ
Allah'a
لَهُۥ
aittir
مُلْكُ
mülkü
ٱلسَّمَٰوَٰتِ
göklerin
وَٱلْأَرْضِ
ve yerin
يُعَذِّبُ
azabeder
مَن
kimseye
يَشَآءُ
dilediği
وَيَغْفِرُ
ve bağışlar
لِمَن
kimseyi
يَشَآءُۗ
dilediği
وَٱللَّهُ
Allah
عَلَىٰ
üzerine
كُلِّ
her
شَىْءٍ
şey
قَدِيرٌ
kadirdir

elem ta`lem enne-llâhe lehû mülkü-ssemâvâti vel'arḍi yü`aẕẕibü mey yeşâü veyagfiru limey yeşâ'. vellâhü `alâ külli şey'in ḳadîr.

Göklerin ve yerin hükümranlığının Allah'ın olduğunu bilmiyor musun? Dilediğine azabeder, dilediğini bağışlar. Allah her şeye Kadir'dir.

Tefsir