Skip to main content

هَٰذَا
işte budur
هُدًىۖ
yol gösterici
وَٱلَّذِينَ
ve kimseler
كَفَرُوا۟
inkar eden(ler)
بِـَٔايَٰتِ
ayetlerini
رَبِّهِمْ
Rablerinin
لَهُمْ
onlar için vardır
عَذَابٌ
bir azab
مِّن رِّجْزٍ
çok çetin
أَلِيمٌ
incitici

hâẕâ hüdâ. velleẕîne keferû biâyâti rabbihim lehüm `aẕâbüm mir riczin elîm.

İşte bu Kuran doğruluk rehberidir. Rablerinin ayetlerini inkar edenlere, onlara, tiksindiren, can yakan bir azap vardır.

Tefsir

ٱللَّهُ
Allah'tır
ٱلَّذِى
O ki
سَخَّرَ
boyun eğdirdi
لَكُمُ
size
ٱلْبَحْرَ
denizi
لِتَجْرِىَ
akıp gitsin diye
ٱلْفُلْكُ
gemiler
فِيهِ
onun içinde
بِأَمْرِهِۦ
buyruğuyla
وَلِتَبْتَغُوا۟
ve payınızı arayasınız diye
مِن فَضْلِهِۦ
O'nun lutfundan
وَلَعَلَّكُمْ
ve umulur ki
تَشْكُرُونَ
şükredersiniz

allâhü-lleẕî seḫḫara lekümü-lbaḥra litecriye-lfülkü fîhi biemrihî velitebtegû min faḍlihî vele`alleküm teşkürûn.

Emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri, lütfedip verdiği rızkı aramanız için denizi buyruğunuz altına veren Allah'tır, belki artık şükredersiniz.

Tefsir

وَسَخَّرَ
ve boyun eğdirdi
لَكُم
size
مَّا
bulunan şeyleri
فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ
göklerde
وَمَا
ve bulunan şeyleri
فِى ٱلْأَرْضِ
yerde
جَمِيعًا
hepsini
مِّنْهُۚ
kendisinden
إِنَّ
elbette
فِى
vardır
ذَٰلِكَ
bunda
لَءَايَٰتٍ
ibretler
لِّقَوْمٍ
bir toplum için
يَتَفَكَّرُونَ
düşünen

veseḫḫara leküm mâ fi-ssemâvâti vemâ fi-l'arḍi cemî`am minh. inne fî ẕâlike leâyâtil liḳavmiy yetefekkerûn.

Göklerde olanları, yerde olanları, hepsini sizin buyruğunuz altına vermiştir. Doğrusu bunlarda, düşünen kimseler için dersler vardır.

Tefsir

قُل
söyle
لِّلَّذِينَ
kimselere
ءَامَنُوا۟
inanan(lara)
يَغْفِرُوا۟
affetsinler
لِلَّذِينَ
kimseleri
لَا يَرْجُونَ
ummayan(ları)
أَيَّامَ
günlerini
ٱللَّهِ
Allah'ın
لِيَجْزِىَ
cezalandırması için
قَوْمًۢا
bir toplumu
بِمَا
sebebiyle
كَانُوا۟
oldukları
يَكْسِبُونَ
yapıyorlar

ḳul lilleẕîne âmenû yagfirû lilleẕîne lâ yercûne eyyâme-llâhi liyecziye ḳavmem bimâ kânû yeksibûn.

İnanmışlara de ki: Allah'ın bir milleti yaptıklarına karşılık cezalandıracağı günlerin geleceğini ummayanları şimdilik bağışlasınlar.

Tefsir

مَنْ
kim
عَمِلَ
yaparsa
صَٰلِحًا
iyi bir iş
فَلِنَفْسِهِۦۖ
yararı kendisinedir
وَمَنْ
ve kim
أَسَآءَ
kötülük yaparsa
فَعَلَيْهَاۖ
zararı kendisinedir
ثُمَّ
sonunda
إِلَىٰ رَبِّكُمْ
Rabbinize
تُرْجَعُونَ
döndürüleceksiniz

men `amile ṣâliḥan felinefsih. vemen esâe fe`aleyhâ. ŝümme ilâ rabbiküm türce`ûn.

Kim yararlı iş işlerse kendinedir; kim kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Sonra Rabbinize döndürülürsünüz.

Tefsir

وَلَقَدْ
ve andolsun
ءَاتَيْنَا
biz verdik
بَنِىٓ
oğullarına
إِسْرَٰٓءِيلَ
İsrail
ٱلْكِتَٰبَ
Kitap
وَٱلْحُكْمَ
ve hüküm
وَٱلنُّبُوَّةَ
ve peygamberlik
وَرَزَقْنَٰهُم
ve onları besledik
مِّنَ ٱلطَّيِّبَٰتِ
güzel rızıklarla
وَفَضَّلْنَٰهُمْ
ve onları üstün kıldık
عَلَى
üzerine
ٱلْعَٰلَمِينَ
alemler

veleḳad âteynâ benî isrâîle-lkitâbe velḥukme vennübüvvete verazaḳnâhüm mine-ṭṭayyibâti vefeḍḍalnâhüm `ale-l`âlemîn.

And olsun ki Biz, İsrailoğullarına Kitap, hüküm ve peygamberlik verdik; onları temiz şeylerle rızıklandırdık; onları dünyalara üstün kıldık.

Tefsir

وَءَاتَيْنَٰهُم
ve onlara verdik
بَيِّنَٰتٍ
açık deliller
مِّنَ ٱلْأَمْرِۖ
bu işde
فَمَا ٱخْتَلَفُوٓا۟
onlar ayrılığa düşmediler
إِلَّا
sadece (yüzünden)
مِنۢ بَعْدِ
sonra
مَا جَآءَهُمُ
kendilerine geldikten
ٱلْعِلْمُ
bilgi
بَغْيًۢا
çekememezlik
بَيْنَهُمْۚ
aralarındaki
إِنَّ
şüphesiz
رَبَّكَ
Rabbin
يَقْضِى
hüküm verecektir
بَيْنَهُمْ
onlar arasında
يَوْمَ
günü
ٱلْقِيَٰمَةِ
kıyamet
فِيمَا
şeylerde
كَانُوا۟
oldukları
فِيهِ
onda
يَخْتَلِفُونَ
ayrılığa düşüyor(lar)

veâteynâhüm beyyinâtim mine-l'emr. feme-ḫtelefû illâ mim ba`di mâ câehümü-l`ilmü bagyem beynehüm. inne rabbeke yaḳḍî beynehüm yevme-lḳiyâmeti fîmâ kânû fîhi yaḫtelifûn.

Din konusunda, onlara belgeler verdik; ancak, kendilerine ilim geldikten sonra birbirini çekememezlikten ayrılığa düştüler. Rabbin kıyamet günü, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında şüphesiz aralarında hükmedecektir.

Tefsir

ثُمَّ
sonra
جَعَلْنَٰكَ
seni koyduk
عَلَىٰ
üzerine
شَرِيعَةٍ
bir şeriat
مِّنَ ٱلْأَمْرِ
emrimizden
فَٱتَّبِعْهَا
sen ona uy
وَلَا
ve
تَتَّبِعْ
uyma
أَهْوَآءَ
keyiflerine
ٱلَّذِينَ
kimselerin
لَا يَعْلَمُونَ
bilmeyen(lerin)

ŝümme ce`alnâke `alâ şerî`atim mine-l'emri fettebi`hâ velâ tettebi` ehvâe-lleẕîne lâ ya`lemûn.

Sonra seni de din konusunda bir şeriat sahibi kıldık, ona uy; bilmeyenlerin heveslerine uyma.

Tefsir

إِنَّهُمْ
çünkü onlar
لَن
asla
يُغْنُوا۟
savamazlar
عَنكَ
senden
مِنَ ٱللَّهِ
Allahtan
شَيْـًٔاۚ
hiçbir şeyi
وَإِنَّ
ve şüphesiz
ٱلظَّٰلِمِينَ
zalimler
بَعْضُهُمْ
bir kısmı
أَوْلِيَآءُ
velisidirler
بَعْضٍۖ
diğerinin
وَٱللَّهُ
Allah ise
وَلِىُّ
velisidir
ٱلْمُتَّقِينَ
muttakilerin

innehüm ley yugnû `anke mine-llâhi şey'â. veinne-żżâlimîne ba`ḍuhüm evliyâü ba`ḍ. vellâhü veliyyü-lmütteḳîn.

Şüphesiz onlar, seni Allah'tan müstağni kılamazlar. Doğrusu zalimler birbirlerinin dostudurlar. Sakınanların dostu ise Allah'tır.

Tefsir

هَٰذَا
bu (Kur'an)
بَصَٰٓئِرُ
kanıtlar(sunmakta)dır
لِلنَّاسِ
insanlara
وَهُدًى
ve yol göstericidir
وَرَحْمَةٌ
ve rahmettir
لِّقَوْمٍ
kavimler için
يُوقِنُونَ
kesin olarak inanan

hâẕâ beṣâiru linnâsi vehüdev veraḥmetül liḳavmiy yûḳinûn.

Bu Kuran, insanlar için açık belgeler; kesin olarak inanan millet için doğruluk rehberi ve rahmettir.

Tefsir