Skip to main content

ٱلَّذِينَ
onlar
يُكَذِّبُونَ
yalanlamaktadırlar
بِيَوْمِ
gününü
ٱلدِّينِ
ceza

elleẕîne yükeẕẕibûne biyevmi-ddîn.

Onlar, kıyamet gününü yalanlamış olanlardır.

Tefsir

وَمَا يُكَذِّبُ
yalanlamaz
بِهِۦٓ
onu
إِلَّا
başkası
كُلُّ
her
مُعْتَدٍ
saldırgan
أَثِيمٍ
günahkardan

vemâ yükeẕẕibü bihî illâ küllü mü`tedin eŝîm.

Oysa onu mütecaviz günahkardan başka kimse yalanlamaz.

Tefsir

إِذَا
zaman
تُتْلَىٰ
okunduğu
عَلَيْهِ
ona
ءَايَٰتُنَا
ayetlerimiz
قَالَ
der
أَسَٰطِيرُ
masalları
ٱلْأَوَّلِينَ
eskilerin

iẕâ tütlâ `aleyhi âyâtünâ ḳâle esâṭîru-l'evvelîn.

Ona ayetlerimiz okunduğu zaman "Öncekilerin masalları" der.

Tefsir

كَلَّاۖ
hayır
بَلْۜ
doğrusu
رَانَ
paslanmıştır
عَلَىٰ
üzeri
قُلُوبِهِم
kalblerinin
مَّا
şeyler
كَانُوا۟
oldukları
يَكْسِبُونَ
kazanıyor(lar)

kellâ bel râne `alâ ḳulûbihim mâ kânû yeksibûn.

Hayır, hayır; onların kazandıkları kalblerini paslandırıp körletmiştir.

Tefsir

كَلَّآ
hayır
إِنَّهُمْ
doğrusu onlar
عَن رَّبِّهِمْ
Rablerinden
يَوْمَئِذٍ
o gün
لَّمَحْجُوبُونَ
perdelenmişlerdir

kellâ innehüm `ar rabbihim yevmeiẕil lemaḥcûbûn.

Hayır; doğrusu onlar o gün, Rablerinden yoksun kalacaklardır.

Tefsir

ثُمَّ
sonra
إِنَّهُمْ
onlar
لَصَالُوا۟
elbette gireceklerdir
ٱلْجَحِيمِ
cehenneme

ŝümme innehüm leṣâlü-lceḥîm.

Sonra onlar, şüphesiz, cehenneme gireceklerdir.

Tefsir

ثُمَّ
sonra
يُقَالُ
denilecektir
هَٰذَا
işte budur
ٱلَّذِى
şey
كُنتُم
olduğunuz
بِهِۦ
onu
تُكَذِّبُونَ
yalanlıyor(lar)

ŝümme yüḳâlü hâẕe-lleẕî küntüm bihî tükeẕẕibûn.

Sonra da: "yalanlayıp durduğunuz işte budur" denecektir.

Tefsir

كَلَّآ
hayır
إِنَّ
şüphesiz
كِتَٰبَ
yazısı
ٱلْأَبْرَارِ
iyilerin
لَفِى
elbette
عِلِّيِّينَ
İlliyyindedir

kellâ inne kitâbe-l'ebrâri lefî `illiyyîn.

Ama iyilerin defteri yüksek katlardadır.

Tefsir

وَمَآ
nedir?
أَدْرَىٰكَ
sana bildiren
مَا
ne olduğunu
عِلِّيُّونَ
İlliyyin('in)

vemâ edrâke mâ `illiyyûn.

O yüksek katların ne olduğunu sen bilir misin?

Tefsir

كِتَٰبٌ
bir Kitaptır
مَّرْقُومٌ
yazılmış

kitâbüm merḳûm.

O, gözde meleklerin gördüğü, yazılı bir kitapdır.

Tefsir