Skip to main content

أَمِ
yoksa
ٱتَّخَذُوٓا۟
edindiler mi?
ءَالِهَةً
tanrılar
مِّنَ ٱلْأَرْضِ
yerden
هُمْ
onları
يُنشِرُونَ
diriltecek

emi-tteḫaẕû âlihetem mine-l'arḍi hüm yünşirûn.

Yeryüzünde edindikleri tanrılar mı, onlar mı ölüleri diriltecekler?

Tefsir

لَوْ
eğer
كَانَ
olsaydı
فِيهِمَآ
ikisinde
ءَالِهَةٌ
tanrılar
إِلَّا
başka
ٱللَّهُ
Allah'tan
لَفَسَدَتَاۚ
ikisi de bozulup gitmişti
فَسُبْحَٰنَ
yüce(münezzeh)dir
ٱللَّهِ
Allah
رَبِّ
sahibi
ٱلْعَرْشِ
arş'ın
عَمَّا
şeylerden
يَصِفُونَ
nitelendirdikleri

lev kâne fîhimâ âlihetün ille-llâhü lefesedetâ. fesübḥâne-llâhi rabbi-l`arşi `ammâ yeṣifûn.

Eğer yerle gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı, ikisi de bozulurdu. Arşın Rabbi olan Allah, onların vasıflandırdıklarından münezzehtir.

Tefsir

لَا يُسْـَٔلُ
O sorulmaz
عَمَّا
şeylerden
يَفْعَلُ
yaptığı
وَهُمْ
ama onlar
يُسْـَٔلُونَ
sorulurlar

lâ yüs'elü `ammâ yef`alü vehüm yüs'elûn.

O, yaptığından sorumlu değildir, onlar ise sorumlu tutulacaklardır.

Tefsir

أَمِ
yoksa
ٱتَّخَذُوا۟
mı edindiler?
مِن دُونِهِۦٓ
O'ndan başka
ءَالِهَةًۖ
tanrılar
قُلْ
de ki
هَاتُوا۟
getirin
بُرْهَٰنَكُمْۖ
delilinizi
هَٰذَا
işte budur
ذِكْرُ
öğütü
مَن
olanların
مَّعِىَ
benimle beraber
وَذِكْرُ
ve öğütü
مَن قَبْلِىۗ
benden öncekilerin
بَلْ
ama
أَكْثَرُهُمْ
çokları
لَا يَعْلَمُونَ
bilmezler
ٱلْحَقَّۖ
hakkı
فَهُم
bundan dolayı onlar
مُّعْرِضُونَ
(haktan) yüz çevirirler

emi-tteḫaẕû min dûnihî âliheh. ḳul hâtû bürhâneküm. hâẕâ ẕikru mem me`iye veẕikru men ḳablî. bel ekŝeruhüm lâ ya`lemûne-lḥaḳḳa fehüm mü`riḍûn.

O'nu bırakıp tanrılar mı edindiler? De ki: "Kesin delilinizi getirin. İşte benim ve ümmetimin Kitap'ı ve senden öncekilerin kitapları." Hayır; onların çoğu gerçeği bilmez de yüz çevirirler.

Tefsir

وَمَآ
ve
أَرْسَلْنَا
göndermedik
مِن قَبْلِكَ
senden önce
مِن
hiçbir
رَّسُولٍ
peygamber
إِلَّا نُوحِىٓ
diye vahyetmediğimiz
إِلَيْهِ
ona
أَنَّهُۥ
şüphesiz
لَآ
yoktur
إِلَٰهَ
tanrı
إِلَّآ
başka
أَنَا۠
benden
فَٱعْبُدُونِ
bana kulluk edin

vemâ erselnâ min ḳablike mir rasûlin illâ nûḥî ileyhi ennehû lâ ilâhe illâ ene fa`büdûn.

Senden önce gönderdiğimiz her peygambere: "Benden başka tanrı yoktur, Bana kulluk edin" diye vahyetmişizdir.

Tefsir

وَقَالُوا۟
ve dediler
ٱتَّخَذَ
edindi
ٱلرَّحْمَٰنُ
Rahman
وَلَدًاۗ
çocuk
سُبْحَٰنَهُۥۚ
O münezzehtir
بَلْ
hayır
عِبَادٌ
bilakis
مُّكْرَمُونَ
değerli

veḳâlü-tteḫaẕe-rraḥmânü veleden sübḥâneh. bel `ibâdüm mükramûn.

"Rahman çocuk edindi" dediler. Haşa; hayır, melekler şerefli kılınmış kullardır.

Tefsir

لَا يَسْبِقُونَهُۥ
O'ndan önce söylemezler
بِٱلْقَوْلِ
bir söz
وَهُم
ve onlar
بِأَمْرِهِۦ
O'nun buyruğunu
يَعْمَلُونَ
yaparlar

lâ yesbiḳûnehû bilḳavli vehüm biemrihî ya`melûn.

Allah'tan önce söz söyleyemezler; ancak O'nun emri üzerine iş işlerler.

Tefsir

يَعْلَمُ
bilir
مَا
olanı
بَيْنَ
arasında (önlerinde)
أَيْدِيهِمْ
ellerinin (önlerinde)
وَمَا
ve olanı
خَلْفَهُمْ
arkalarında
وَلَا
ve
يَشْفَعُونَ
şefa'at edemezler
إِلَّا
başkasına
لِمَنِ
olduklarından
ٱرْتَضَىٰ
razı
وَهُم
ve onlar
مِّنْ خَشْيَتِهِۦ
O'nun korkusundan
مُشْفِقُونَ
titrerler

ya`lemü mâ beyne eydîhim vemâ ḫalfehüm velâ yeşfe`ûne illâ limeni-rteḍâ vehüm min ḫaşyetihî müşfiḳûn.

Allah, onların yaptıklarını ve yapmakta olduklarını bilir. Onlar Allah'ın hoşnut olduğu kimseden başkasına şefaat edemezler; O'nun korkusundan titrerler.

Tefsir

وَمَن
ve her kim
يَقُلْ
derse
مِنْهُمْ
onlardan
إِنِّىٓ
ben
إِلَٰهٌ
bir tanrıyım
مِّن دُونِهِۦ
O'ndan başka
فَذَٰلِكَ
böylece
نَجْزِيهِ
onu cezalandırırız
جَهَنَّمَۚ
cehennemle
كَذَٰلِكَ
böyle
نَجْزِى
biz cezalandırırız
ٱلظَّٰلِمِينَ
zalimleri

vemey yeḳul minhüm innî ilâhüm min dûnihî feẕâlike neczîhi cehennem. keẕâlike neczi-żżâlimîn.

Bunlar içinde kim "Ben, Allah'tan başka bir tanrıyım" derse, işte onu cehennemle cezalandırırız. Zulmedenlerin cezasını böyle veririz.

Tefsir

أَوَلَمْ يَرَ
görmediler mi?
ٱلَّذِينَ
kimseler
كَفَرُوٓا۟
inkar eden(ler)
أَنَّ
şüphesiz
ٱلسَّمَٰوَٰتِ
gökler
وَٱلْأَرْضَ
ve yer
كَانَتَا
idi
رَتْقًا
bitişik
فَفَتَقْنَٰهُمَاۖ
biz onları ayırdık
وَجَعَلْنَا
ve yarattık
مِنَ ٱلْمَآءِ
sudan
كُلَّ
her
شَىْءٍ
şeyi
حَىٍّۖ
canlı
أَفَلَا يُؤْمِنُونَ
hala inanmıyorlar mı?

evelem yera-lleẕîne keferû enne-ssemâvâti vel'arḍa kânetâ ratḳan fefetaḳnâhümâ. vece`alnâ mine-lmâi külle şey'in ḥayy. efelâ yü'minûn.

İnkar edenler, gökler ve yer yapışıkken onları ayırdığımızı ve bütün canlıları sudan meydana getirdiğimizi bilmezler mi? İnanmıyorlar mı?

Tefsir