Skip to main content

وَلَقَدْ
ve andolsun
ضَلَّ
sapmıştı
قَبْلَهُمْ
onlardan önce
أَكْثَرُ
çoğu
ٱلْأَوَّلِينَ
evvelkilerin

veleḳad ḍalle ḳablehüm ekŝeru-l'evvelîn.

Onlardan önce, evvelki ümmetlerin çoğu, and olsun ki sapıtmıştı.

Tefsir

وَلَقَدْ
ve andolsun
أَرْسَلْنَا
biz göndermiştik
فِيهِم
onların içine
مُّنذِرِينَ
uyarıcılar

veleḳad erselnâ fîhim münẕirîn.

And olsun ki, içlerine uyarıcılar göndermiştik.

Tefsir

فَٱنظُرْ
bak
كَيْفَ
nasıl
كَانَ
oldu
عَٰقِبَةُ
sonu
ٱلْمُنذَرِينَ
uyarılanların

fenżur keyfe kâne `âḳibetü-lmünẕerîn.

Uyarıldığı halde yola gelmeyenlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak!

Tefsir

إِلَّا
ancak hariçtir
عِبَادَ
kulları
ٱللَّهِ
Allah'ın
ٱلْمُخْلَصِينَ
halis

illâ `ibâde-llâhi-lmuḫleṣîn.

Allah'ın, O'na içten bağlanan kulları bunun dışındadır.

Tefsir

وَلَقَدْ
ve andolsun
نَادَىٰنَا
bize yalvarmıştı
نُوحٌ
Nuh
فَلَنِعْمَ
ne güzel
ٱلْمُجِيبُونَ
kabul buyurmuştuk

veleḳad nâdânâ nûḥun feleni`me-lmücîbûn.

And olsun ki, Nuh Bize seslenmişti de duasına ne güzel icabet etmiştik.

Tefsir

وَنَجَّيْنَٰهُ
onu kurtarmıştık
وَأَهْلَهُۥ
ve ailesini
مِنَ ٱلْكَرْبِ
sıkıntıdan
ٱلْعَظِيمِ
büyük

venecceynâhü veehlehû mine-lkerbi-l`ażîm.

Onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.

Tefsir

وَجَعَلْنَا
ve yaptık
ذُرِّيَّتَهُۥ
onun zürriyetini
هُمُ
onları
ٱلْبَاقِينَ
kalıcı

vece`alnâ ẕürriyyetehû hümü-lbâḳîn.

Ancak onun soyunu sürekli kıldık.

Tefsir

وَتَرَكْنَا
ve (iyi bir ün) bıraktık
عَلَيْهِ
ona
فِى
arasında
ٱلْءَاخِرِينَ
sonra gelenler

veteraknâ `aleyhi fi-l'âḫirîn.

Sonra gelenler içinde "Alemlerde, Nuh'a selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.

Tefsir

سَلَٰمٌ
selam olsun
عَلَىٰ نُوحٍ
Nuh'a
فِى
içinde
ٱلْعَٰلَمِينَ
alemler

selâmün `alâ nûḥin fi-l`âlemîn.

Sonra gelenler içinde "Alemlerde, Nuh'a selam olsun" diye ona iyi bir ün bıraktık.

Tefsir

إِنَّا
şüphesiz biz
كَذَٰلِكَ
işte böyle
نَجْزِى
mükafatlandırırız
ٱلْمُحْسِنِينَ
güzel davrananları

innâ keẕâlike neczi-lmuḥsinîn.

İşte Biz iyi davrananları böyle mükafatlandırırız.

Tefsir