Skip to main content

ٱلَّذِينَ
onlar ki
ٱتَّخَذُوا۟
yerine koydular
دِينَهُمْ
dinlerini
لَهْوًا
bir eğlence
وَلَعِبًا
ve oyun
وَغَرَّتْهُمُ
ve kendilerini aldattı
ٱلْحَيَوٰةُ
hayatı
ٱلدُّنْيَاۚ
dünya
فَٱلْيَوْمَ
bugün
نَنسَىٰهُمْ
biz de onları unuturuz
كَمَا
gibi
نَسُوا۟
unuttukları
لِقَآءَ
karşılaşacaklarını
يَوْمِهِمْ
günleriyle
هَٰذَا
bu
وَمَا
ve
كَانُوا۟
ettikleri
بِـَٔايَٰتِنَا
ayetlerimizi
يَجْحَدُونَ
bile bile inkar

elleẕîne-tteḫaẕû dînehüm lehvev vele`ibev vegarrathümü-lḥayâtü-ddünyâ. felyevme nensâhüm kemâ nesû liḳâe yevmihim hâẕâ vemâ kânû biâyâtinâ yecḥadûn.

Cehennemlikler cennetliklere, "Bize biraz su veya Allah'ın size verdiği rızıktan gönderin" diye seslenirler, onlar da, "Doğrusu Allah dinlerini alay ve eğlenceye alan, dünya hayatına aldanan inkarcılara ikisini de haram etmiştir" derler. Bugünle karşılaşacaklarını unuttukları, ayetlerimizi bile bile inkar ettikleri gibi biz de onları unutuyoruz.

Tefsir

وَلَقَدْ
gerçekten
جِئْنَٰهُم
onlara getirdik
بِكِتَٰبٍ
bir Kitap
فَصَّلْنَٰهُ
açıkladığımız
عَلَىٰ
göre
عِلْمٍ
bilgiye
هُدًى
yol gösterici
وَرَحْمَةً
ve rahmet olan
لِّقَوْمٍ
bir toplum için
يُؤْمِنُونَ
inanan

veleḳad ci'nâhüm bikitâbin feṣṣalnâhü `alâ `ilmin hüdev veraḥmetel liḳavmiy yü'minûn.

And olsun ki Biz onlara bir Kitap getirdik, inanan bir millet için yol gösterici ve rahmet olarak onu bilgiyle uzun uzun açıkladık.

Tefsir

هَلْ
mı?
يَنظُرُونَ
gözetiyorlar
إِلَّا
ille
تَأْوِيلَهُۥۚ
onun te'vilini
يَوْمَ
gün
يَأْتِى
geldiği
تَأْوِيلُهُۥ
onun te'vili
يَقُولُ
derler ki
ٱلَّذِينَ
olanlar
نَسُوهُ
onu unutmuş
مِن قَبْلُ
önceden
قَدْ
doğrusu
جَآءَتْ
getirmiş
رُسُلُ
elçileri
رَبِّنَا
Rabbimizin
بِٱلْحَقِّ
gerçeği
فَهَل
var mı ki?
لَّنَا
bizim
مِن شُفَعَآءَ
şefa'atçilerimiz
فَيَشْفَعُوا۟
şefa'at etsinler
لَنَآ
bize
أَوْ
yahut
نُرَدُّ
tekrar geri döndürülür müyüz ki
فَنَعْمَلَ
yapalım
غَيْرَ
başkasını
ٱلَّذِى
şeylerden
كُنَّا نَعْمَلُۚ
yaptıklarımızdan
قَدْ
muhakkak
خَسِرُوٓا۟
onlar ziyana soktular
أَنفُسَهُمْ
kendilerini
وَضَلَّ
ve saptı
عَنْهُم
kendilerinden
مَّا
şeyler
كَانُوا۟
oldukları
يَفْتَرُونَ
uyduruyor

hel yenżurûne illâ te'vîleh. yevme ye'tî te'vîlühû yeḳûlü-lleẕîne nesûhü min ḳablü ḳad câet rusülü rabbinâ bilḥaḳḳ. fehel lenâ min şüfe`âe feyeşfe`û lenâ ev nüraddü fena`mele gayra-lleẕî künnâ na`mel. ḳad ḫasirû enfüsehüm veḍalle `anhüm mâ kânû yefterûn.

Kitap'ın haber verdiği sonuçtan başka bir şey mi bekliyorlar? Sonuç gelip çattığı gün, önceleri onu unutmuş olanlar, "Rabbimizin peygamberleri şüphesiz bize gerçeği getirmişti, şimdi bize şefaat etsin, yahut geriye çevrilsek de işlediklerimizin başka türlüsünü işlesek" derler. Doğrusu kendilerini mahvetmişlerdir, uydurdukları şeyler onları koyup kaçmışlardır.

Tefsir

إِنَّ
şüphesiz
رَبَّكُمُ
Rabbiniz
ٱللَّهُ
o Allah'tır
ٱلَّذِى
ki
خَلَقَ
yarattı
ٱلسَّمَٰوَٰتِ
gökleri
وَٱلْأَرْضَ
ve yeri
فِى
içinde
سِتَّةِ
altı
أَيَّامٍ
gün
ثُمَّ
sonra
ٱسْتَوَىٰ
istiva etti
عَلَى
üzerine
ٱلْعَرْشِ
Arş
يُغْشِى
bürüyüp örter
ٱلَّيْلَ
geceyi
ٱلنَّهَارَ
gündüz(ün üzerin)e
يَطْلُبُهُۥ
onu kovalayan
حَثِيثًا
durmadan
وَٱلشَّمْسَ
ve güneşi
وَٱلْقَمَرَ
ve ayı
وَٱلنُّجُومَ
ve yıldızları
مُسَخَّرَٰتٍۭ
boyun eğmiş vaziyette
بِأَمْرِهِۦٓۗ
buyruğuna
أَلَا
İyi bilin ki
لَهُ
O'nundur
ٱلْخَلْقُ
yaratma
وَٱلْأَمْرُۗ
ve emir
تَبَارَكَ
ne uludur
ٱللَّهُ
Allah
رَبُّ
Rabbi
ٱلْعَٰلَمِينَ
Âlemlerin

inne rabbekümü-llâhü-lleẕî ḫaleḳa-ssemâvâti vel'arḍa fî sitteti eyyâmin ŝümme-stevâ `ale-l`arşi yugşi-lleyle-nnehâra yaṭlübühû ḥaŝîŝev veşşemse velḳamera vennücûme müseḫḫarâtim biemrih. elâ lehü-lḫalḳu vel'emr. tebârake-llâhü rabbü-l`âlemîn.

Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan ve sonra arşa hükmeden, gündüzü durmadan kovalayan gece ile bürüyen; güneşi, ayı, yıldızları, hepsini buyruğuna baş eğdirerek var eden Allah'tır. Bilin ki yaratma da emir de O'nun hakkıdır. Alemlerin Rabbiolan Allah Yüce'dir.

Tefsir

ٱدْعُوا۟
du'a edin
رَبَّكُمْ
Rabbinize
تَضَرُّعًا
yalvararak
وَخُفْيَةًۚ
ve gizlice
إِنَّهُۥ
çünkü O
لَا يُحِبُّ
sevmez
ٱلْمُعْتَدِينَ
haddi aşanları

üd`û rabbeküm teḍarru`av veḫufyeh. innehû lâ yüḥibbü-lmü`tedîn.

Rabbinize gönülden ve gizlice yalvarın. Doğrusu O aşırı gidenleri sevmez.

Tefsir

وَلَا تُفْسِدُوا۟
bozgunculuk yapmayın
فِى ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
بَعْدَ
sonra
إِصْلَٰحِهَا
düzeltildikten
وَٱدْعُوهُ
O'na du'a edin
خَوْفًا
korkarak
وَطَمَعًاۚ
ve umarak
إِنَّ
muhakkak ki
رَحْمَتَ
rahmeti
ٱللَّهِ
Allah'ın
قَرِيبٌ
yakındır
مِّنَ ٱلْمُحْسِنِينَ
iyilik edenlere

velâ tüfsidû fi-l'arḍi ba`de iṣlâḥihâ ved`ûhü ḫavfev veṭame`â. inne raḥmete-llâhi ḳarîbüm mine-lmuḥsinîn.

Düzeltilmişken, yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah'a korkarak ve umutla yalvarın. Doğrusu Allah'ın rahmeti iyi davrananlara yakındır.

Tefsir

وَهُوَ
O ki
ٱلَّذِى يُرْسِلُ
gönderir
ٱلرِّيَٰحَ
rüzgarları
بُشْرًۢا
müjdeci
بَيْنَ يَدَىْ
önünde
رَحْمَتِهِۦۖ
rahmetinin
حَتَّىٰٓ
nihayet
إِذَآ
zaman
أَقَلَّتْ
onlar yüklenince
سَحَابًا
bulutları
ثِقَالًا
ağır ağır
سُقْنَٰهُ
onu yollarız
لِبَلَدٍ
bir ülkeye
مَّيِّتٍ
ölü
فَأَنزَلْنَا
indiririz
بِهِ
onunla
ٱلْمَآءَ
su
فَأَخْرَجْنَا
ve çıkarırız
بِهِۦ
onunla
مِن كُلِّ
türlü türlü
ٱلثَّمَرَٰتِۚ
meyvalar
كَذَٰلِكَ
işte böyle
نُخْرِجُ
çıkaracağız
ٱلْمَوْتَىٰ
ölüleri de
لَعَلَّكُمْ
herhalde
تَذَكَّرُونَ
ibret alırsınız

vehüve-lleẕî yürsilü-rriyâḥa büşram beyne yedey raḥmetih. ḥattâ iẕâ eḳallet seḥâben ŝiḳâlen suḳnâhü libeledim meyyitin feenzelnâ bihi-lmâe feaḫracnâ bihî min külli-ŝŝemerât. keẕâlike nuḫricü-lmevtâ le`alleküm teẕekkerûn.

Rahmetinin önünde, müjdeci olarak rüzgarları gönderen Allah'tır. Rüzgarlar, yağmur yüklü bulutları taşıdığında, onu ölü bir memlekete gönderir, su indirir ve onunla her türlü ürünü yetiştiririz; ölüleri de bunun gibi diriltip, çıkarırız; belki bundan ibret alırsınız.

Tefsir

وَٱلْبَلَدُ
ve ülkenin
ٱلطَّيِّبُ
güzel olan
يَخْرُجُ
çıkar
نَبَاتُهُۥ
bitkisi
بِإِذْنِ
izniyle
رَبِّهِۦۖ
Rabbinin
وَٱلَّذِى
olandan ise
خَبُثَ
kötü
لَا يَخْرُجُ
çıkmaz
إِلَّا
başka bir şey
نَكِدًاۚ
yararsız bitkiden
كَذَٰلِكَ
işte biz böyle
نُصَرِّفُ
döndürüp açıklarız
ٱلْءَايَٰتِ
ayetleri
لِقَوْمٍ
bir toplum için
يَشْكُرُونَ
şükreden

velbeledu-ṭṭayyibü yaḫrucü nebâtühû biiẕni rabbih. velleẕî ḫabüŝe lâ yaḫrucü illâ nekidâ. keẕâlike nüṣarrifü-l'âyâti liḳavmiy yeşkürûn.

İyi toprak Rabbinin izniyle bitki verir, çorak toprak kavruk bitki çıkarır. Şükredecek millet için böylece ayetleri yerli yerince açıklarız.

Tefsir

لَقَدْ
andolsun
أَرْسَلْنَا
gönderdik
نُوحًا
Nuh'u
إِلَىٰ قَوْمِهِۦ
kavmine
فَقَالَ
dedi ki
يَٰقَوْمِ
Ey kavmim
ٱعْبُدُوا۟
kulluk edin
ٱللَّهَ
Allah'a
مَا
yoktur
لَكُم
sizin
مِّنْ
hiçbir
إِلَٰهٍ
tanrınız
غَيْرُهُۥٓ
O'ndan başka
إِنِّىٓ
doğrusu ben
أَخَافُ
korkuyorum
عَلَيْكُمْ
size
عَذَابَ
azabın(ın inmesin)den
يَوْمٍ
bir günün
عَظِيمٍ
büyük

leḳad erselnâ nûḥan ilâ ḳavmihî feḳâle yâ ḳavmi-`büdü-llâhe mâ leküm min ilâhin gayruh. innî eḫâfü `aleyküm `aẕâbe yevmin `ażîm.

And olsun ki Nuh'u milletine gönderdik. "Ey milletim! Allah'a kulluk edin, O'ndan başka tanrınız yoktur; doğrusu sizin için büyük günün azabından korkuyorum" dedi.

Tefsir

قَالَ
dedi(ler) ki
ٱلْمَلَأُ
ileri gelenler
مِن قَوْمِهِۦٓ
kavminden
إِنَّا
elbette biz
لَنَرَىٰكَ
seni görüyoruz
فِى
içinde
ضَلَٰلٍ
bir sapıklık
مُّبِينٍ
açık

ḳâle-lmeleü min ḳavmihî innâ lenerâke fî ḍalâlim mübîn.

Milletinin ileri gelenleri: "Biz senin apaçık sapıklıkta olduğunu görüyoruz" dediler.

Tefsir