Skip to main content

كَذَٰلِكَ
işte böyle
وَقَدْ
ve muhakkak
أَحَطْنَا
biliyorduk
بِمَا لَدَيْهِ
onun yanındakini
خُبْرًا
ilmimizle

keẕâlik. veḳad eḥaṭnâ bimâ ledeyhi ḫubrâ.

İşte bunun gibi, onun yaptıklarının hepsini baştanbaşa biliyorduk.

Tefsir

ثُمَّ
sonra yine
أَتْبَعَ
tuttu
سَبَبًا
bir yol

ŝümme etbe`a sebebâ.

Sonra yine bir yol tuttu.

Tefsir

حَتَّىٰٓ
nihayet
إِذَا
ne zaman ki
بَلَغَ
ulaştı
بَيْنَ
arasına
ٱلسَّدَّيْنِ
iki sed
وَجَدَ
buldu
مِن دُونِهِمَا
onların dışında
قَوْمًا
bir kavim
لَّا يَكَادُونَ
neredeyse
يَفْقَهُونَ
hiç anlamayan
قَوْلًا
söz

ḥattâ iẕâ belegae beyne-sseddeyni vecede min dûnihimâ ḳavmel lâ yekâdûne yefḳahûne ḳavlâ.

Sonunda, iki dağın arasına varınca, orada nerdeyse hiç laf anlamayan bir millete rastladı.

Tefsir

قَالُوا۟ يَٰذَا
dediler ki
ٱلْقَرْنَيْنِ
Karneyn
إِنَّ
şüphesiz
يَأْجُوجَ
Ye'cuc
وَمَأْجُوجَ
ve Me'cuc
مُفْسِدُونَ
bozgunculuk yapıyorlar
فِى ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
فَهَلْ
mi?
نَجْعَلُ
verelim
لَكَ
sana
خَرْجًا
bir vergi
عَلَىٰٓ
için
أَن تَجْعَلَ
yapman
بَيْنَنَا
bizimle
وَبَيْنَهُمْ
onların arasına
سَدًّا
bir sed

ḳâlû yâ ẕe-lḳarneyni inne ye'cûce veme'cûce müfsidûne fi-l'arḍi fehel nec`alü leke ḫarcen `alâ en tec`ale beynenâ vebeynehüm seddâ.

Dediler ki: Zülkarneyn! Doğrusu Yecüc ve Mecüc bu ülkede bozgunculuk yapıyorlar. Bizimle onların arasına bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi?

Tefsir

قَالَ
dedi ki
مَا مَكَّنِّى
beni bulundurduğu imkanlar
فِيهِ
içinde
رَبِّى
Rabbimin
خَيْرٌ
daha hayırlıdır
فَأَعِينُونِى
siz bana yardım edin de
بِقُوَّةٍ
güçle
أَجْعَلْ
yapayım
بَيْنَكُمْ
sizinle
وَبَيْنَهُمْ
onlar arasına
رَدْمًا
sağlam bir engel

ḳâle mâ mekkennî fîhi rabbî ḫayrun fee`înûnî biḳuvvetin ec`al beyneküm vebeynehüm radmâ.

"Rabbimin bana verdikleri sizinkinden daha iyidir. Bana gücünüzle yardım edin de sizinle onların arasına sağlam bir sed yapayım. Bana demir kütleleri getirin" dedi. Bunlar iki dağın arasını doldurunca: "Körükleyin" dedi. Demirler akkor haline gelince; "Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim" dedi.

Tefsir

ءَاتُونِى
bana getirin
زُبَرَ
kütleleri
ٱلْحَدِيدِۖ
demir
حَتَّىٰٓ
o kadar ki
إِذَا سَاوَىٰ
aynı seviyeye getirince
بَيْنَ
arasını
ٱلصَّدَفَيْنِ
iki dağın
قَالَ
dedi
ٱنفُخُوا۟ۖ
üfleyin!
حَتَّىٰٓ
nihayet
إِذَا جَعَلَهُۥ
onu sokunca
نَارًا
bir ateş haline
قَالَ
dedi
ءَاتُونِىٓ
getirin bana
أُفْرِغْ
dökeyim
عَلَيْهِ
üzerine
قِطْرًا
erimiş katran

âtûnî zübera-lḥadîd. ḥattâ iẕâ sâvâ beyne-ṣṣadefeyni ḳâle-nfüḫû. ḥattâ iẕâ ce`alehû nâran ḳâle âtûnî üfrig `aleyhi ḳiṭrâ.

"Rabbimin bana verdikleri sizinkinden daha iyidir. Bana gücünüzle yardım edin de sizinle onların arasına sağlam bir sed yapayım. Bana demir kütleleri getirin" dedi. Bunlar iki dağın arasını doldurunca: "Körükleyin" dedi. Demirler akkor haline gelince; "Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim" dedi.

Tefsir

فَمَا
artık
ٱسْطَٰعُوٓا۟
ne güçleri yetti
أَن يَظْهَرُوهُ
onu aşmaya
وَمَا
ne de
ٱسْتَطَٰعُوا۟
güçleri yetti
لَهُۥ
onu
نَقْبًا
delmeye

feme-sṭâ`û ey yażherûhü veme-steṭâ`û lehû naḳbâ.

Artık Yecüc ve Mecüc onu ne aşabildiler ve ne de delip geçebildiler.

Tefsir

قَالَ
(Zu'l-Karneyn) dedi ki
هَٰذَا
bu
رَحْمَةٌ
bir rahmetdir
مِّن رَّبِّىۖ
Rabbimden
فَإِذَا
zaman
جَآءَ
geldiği
وَعْدُ
va'di
رَبِّى
Rabbimin
جَعَلَهُۥ
onu eder
دَكَّآءَۖ
yerle bir
وَكَانَ
ve
وَعْدُ
va'di
رَبِّى
Rabbimin
حَقًّا
haktır (gerçektir)

ḳâle hâẕâ raḥmetüm mir rabbî. feiẕâ câe va`dü rabbî ce`alehû dekkâ'. vekâne va`dü rabbî ḥaḳḳâ.

Zülkarneyn: "İşte bu, Rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin tayin ettiği zaman gelince onu yerle bir eder; Rabbimin verdiği söz gerçektir" dedi.

Tefsir

وَتَرَكْنَا
biz bırakırız
بَعْضَهُمْ
birbirlerini
يَوْمَئِذٍ
o gün
يَمُوجُ
dalgalanır bir halde
فِى
içinde
بَعْضٍۖ
birbiri
وَنُفِخَ
ve üflenir
فِى ٱلصُّورِ
Sur'a
فَجَمَعْنَٰهُمْ
ve onları toplarız
جَمْعًا
hepsini

veteraknâ ba`ḍahüm yevmeiẕiy yemûcü fî ba`ḍiv venüfiḫa fi-ṣṣûri fecema`nâhüm cem`â.

Biz o gün onları bırakırız, dalgalar halinde birbirlerine girerler. Sura üflenince hepsini bir araya toplarız.

Tefsir

وَعَرَضْنَا
ve göstereceğiz
جَهَنَّمَ
cehennemi
يَوْمَئِذٍ
o gün
لِّلْكَٰفِرِينَ
kafirlere
عَرْضًا
açıkça

ve`araḍnâ cehenneme yevmeiẕil lilkâfirîne `arḍâ.

Gözleri bizim öğüdümüze karşı kapalı olan ve öfkelerinden onu dinlemeye tahammül edemeyen kafirlere o gün cehennemi öyle bir gösteririz ki!

Tefsir