veẕkür `abdenâ eyyûb. iẕ nâdâ rabbehû ennî messeniye-şşeyṭânü binuṣbiv ve`aẕâb.
Kulumuz Eyyub'u da an; Rabbine: "Doğrusu şeytan bana yorgunluk ve azap verdi" diye seslenmişti.
ürkuḍ biriclik. hâẕâ mugteselüm bâridüv veşerâb.
"Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içilecek soğuk bir su" dedik.
vevehebnâ lehû ehlehû vemiŝlehüm me`ahüm raḥmetem minnâ veẕikrâ liüli-l'elbâb.
Katımızdan bir rahmet ve akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere, ona tekrar ailesini ve geçmiş olanlarla bir mislini daha vermiştik.
veḫuẕ biyedike ḍigŝen faḍrib bihî velâ taḥneŝ. innâ vecednâhü ṣâbirâ. ni`me-l`abd. innehû evvâb.
"Ey Eyyub! Eline bir demet sap alıp onunla vur, yeminini bozma" demiştik. Doğrusu Biz onu sabırlı bulmuştuk. Ne iyi kuldu, daima Allah'a yönelirdi.
veẕkür `ibâdenâ ibrâhîme veisḥâḳa veya`ḳûbe üli-l'eydî vel'ebṣâr.
Güçlü ve anlayışlı olan kullarımız İbrahim, İshak ve Yakub'u da an.
innâ aḫlaṣnâhüm biḫâliṣatin ẕikra-ddâr.
Biz onları ahiret yurdunu düşünen, içten bağlı kimseler kıldık.
veinnehüm `indenâ lemine-lmuṣṭafeyne-l'aḫyâr.
Doğrusu onlar katımızda seçkin, iyi kimselerdendirler.
veẕkür ismâ`île velyese`a veẕe-lkifl. veküllüm mine-l'aḫyâr.
İsmail'i, Elyesa'ı, Zülkifl'i de an. Hepsi iyilerdendir.
hâẕâ ẕikr. veinne lilmütteḳîne leḥusne meâb.
İşte bu güzel bir anmadır. Doğrusu Allah'a karşı gelmekten sakınanlara güzel bir gelecek vardır.
cennâti `adnim müfetteḥatel lehümü-l'ebvâb.
Kapıları onlara açılmış Adn cennetleri vardır.