Skip to main content

وَأَخْذِهِمُ
ve almalarından ötürü
ٱلرِّبَوٰا۟
riba
وَقَدْ
rağmen
نُهُوا۟
menedilmelerine
عَنْهُ
ondan
وَأَكْلِهِمْ
ve yemelerinden ötürü
أَمْوَٰلَ
mallarını
ٱلنَّاسِ
insanların
بِٱلْبَٰطِلِۚ
haksız yere
وَأَعْتَدْنَا
ve hazırladık
لِلْكَٰفِرِينَ
inkar edenlere
مِنْهُمْ
içlerinden
عَذَابًا
bir azab
أَلِيمًا
acı

veaḫẕihimü-rribâ veḳad nühû `anhü veeklihim emvâle-nnâsi bilbâṭil. vea`tednâ lilkâfirîne minhüm `aẕâben elîmâ.

Yahudilerin haksızlıklarından, çoklarını Allah yolundan menetmelerinden, yasak edilmişken faiz almaları ve insanların mallarını haksızlıkla yemelerinden ötürü kendilerine helal kılınan temiz şeyleri onlara haram kıldık. Onlardan inkar edenlere, elem verici azab hazırladık.

Tefsir

لَّٰكِنِ
fakat
ٱلرَّٰسِخُونَ
derinleşmiş olanlar
فِى ٱلْعِلْمِ
ilimde
مِنْهُمْ
içlerinden
وَٱلْمُؤْمِنُونَ
ve mü'minler
يُؤْمِنُونَ
inanırlar
بِمَآ
şeye
أُنزِلَ
indirilen
إِلَيْكَ
sana
وَمَآ
ve şeye
أُنزِلَ
indirilen
مِن قَبْلِكَۚ
senden önce
وَٱلْمُقِيمِينَ
O kılanlar
ٱلصَّلَوٰةَۚ
namazı
وَٱلْمُؤْتُونَ
verenler
ٱلزَّكَوٰةَ
zekatı
وَٱلْمُؤْمِنُونَ
inananlar var ya
بِٱللَّهِ
Allah'a
وَٱلْيَوْمِ
ve gününe
ٱلْءَاخِرِ
ahiret
أُو۟لَٰٓئِكَ
işte onlara
سَنُؤْتِيهِمْ
vereceğiz
أَجْرًا
bir mükafat
عَظِيمًا
büyük

lâkini-rrâsiḫûne fi-l`ilmi minhüm velmü'minûne yü'minûne bimâ ünzile ileyke vemâ ünzile min ḳablike velmüḳîmîne-ṣṣalâte velmü'tûne-zzekâte velmü'minûne billâhi velyevmi-l'âḫir. ülâike senü'tîhim ecran `ażîmâ.

Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlara, sana indirilen Kitap'a ve senden önce indirilen Kitap'a inanan müminlere, namaz kılanlara, zekat verenlere, Allah'a ve ahiret gününe inananlara, elbette büyük ecir vereceğiz.

Tefsir

إِنَّآ
elbette biz
أَوْحَيْنَآ
vahyettik
إِلَيْكَ
sana da
كَمَآ
gibi
أَوْحَيْنَآ
vahyettiğimiz
إِلَىٰ نُوحٍ
Nuh'a
وَٱلنَّبِيِّۦنَ
ve peygamberlere
مِنۢ بَعْدِهِۦۚ
ondan sonraki
وَأَوْحَيْنَآ
nitekim vahyetmiştik
إِلَىٰٓ إِبْرَٰهِيمَ
İbrahim'e
وَإِسْمَٰعِيلَ
ve İsma'il'e
وَإِسْحَٰقَ
ve İshak'a
وَيَعْقُوبَ
ve Ya'kub'a
وَٱلْأَسْبَاطِ
ve sıbtlara
وَعِيسَىٰ
ve Îsa'ya
وَأَيُّوبَ
ve Eyyub'a
وَيُونُسَ
ve Yunus'a
وَهَٰرُونَ
ve Harun'a
وَسُلَيْمَٰنَۚ
ve Süleyman'a
وَءَاتَيْنَا
ve vermiştik
دَاوُۥدَ
Davud'a da
زَبُورًا
Zebur'u

innâ evḥaynâ ileyke kemâ evḥaynâ ilâ nûḥiv vennebiyyîne mim ba`dih. veevḥaynâ ilâ ibrâhîme veismâ`île veisḥâḳa veya`ḳûbe vel'esbâṭi ve`îsâ veeyyûbe veyûnüse vehârûne vesüleymân. veâteynâ dâvûde zebûrâ.

Nuh'a, ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a vahyettiğimiz gibi şüphesiz sana da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik.

Tefsir

وَرُسُلًا
ve elçilere
قَدْ
elbette
قَصَصْنَٰهُمْ
anlattığımız
عَلَيْكَ
sana
مِن قَبْلُ
daha önce
وَرُسُلًا
ve elçilere
لَّمْ نَقْصُصْهُمْ
anlatmadığımız
عَلَيْكَۚ
sana
وَكَلَّمَ
ve konuşmuştu
ٱللَّهُ
Allah
مُوسَىٰ
Musa'ya
تَكْلِيمًا
sözle

verusülen ḳad ḳaṣaṣnâhüm `aleyke min ḳablü verusülel lem naḳṣuṣhüm `aleyk. vekelleme-llâhü mûsâ teklîmâ.

Peygamberlerden sonra, insanların Allah'a karşı bir hüccetleri olmaması için, gönderilen müjdeci ve uyarıcı peygamberlerden bir kısmını daha önce sana anlatmış, bir kısmını da anlatmamıştık. Allah, Musa'ya hitabetmişti. Allah güçlüdür, Hakim'dir.

Tefsir

رُّسُلًا
elçiler (gönderdik) ki
مُّبَشِّرِينَ
müjdeleyici
وَمُنذِرِينَ
ve uyarıcı
لِئَلَّا يَكُونَ
kalmasın
لِلنَّاسِ
insanların
عَلَى
karşı
ٱللَّهِ
Allah'a
حُجَّةٌۢ
bahaneleri
بَعْدَ
sonra
ٱلرُّسُلِۚ
elçilerden
وَكَانَ
ve
ٱللَّهُ
Allah
عَزِيزًا
üstündür
حَكِيمًا
hüküm ve hikmet sahibidir

rusülem mübeşşirîne vemünẕirîne liellâ yekûne linnâsi `ale-llâhi ḥuccetüm ba`de-rrusül. vekâne-llâhü `azîzen ḥakîmâ.

Peygamberlerden sonra, insanların Allah'a karşı bir hüccetleri olmaması için, gönderilen müjdeci ve uyarıcı peygamberlerden bir kısmını daha önce sana anlatmış, bir kısmını da anlatmamıştık. Allah, Musa'ya hitabetmişti. Allah güçlüdür, Hakim'dir.

Tefsir

لَّٰكِنِ
oysa
ٱللَّهُ
Allah
يَشْهَدُ
şahidlik eder
بِمَآ
ne ki
أَنزَلَ
indirdi
إِلَيْكَۖ
sana
أَنزَلَهُۥ
indirmiş olduğuna
بِعِلْمِهِۦۖ
kendi bilgisiyle
وَٱلْمَلَٰٓئِكَةُ
ve melekler de
يَشْهَدُونَۚ
şahidlik ederler
وَكَفَىٰ
kafidir
بِٱللَّهِ
Allah'ın
شَهِيدًا
şahidliği

lâkini-llâhü yeşhedü bimâ enzele ileyke enzelehû bi`ilmih. velmelâiketü yeşhedûn. vekefâ billâhi şehîdâ.

Fakat Allah sana indirdiğine şahidlik eder, onu bilerek indirmiştir, melekler de şahidlik ederler. Şahid olarak Allah yeter.

Tefsir

إِنَّ
şüphesiz
ٱلَّذِينَ
kimseler
كَفَرُوا۟
inkar eden(ler)
وَصَدُّوا۟
ve menedenler
عَن سَبِيلِ
yolundan
ٱللَّهِ
Allah
قَدْ
hakikaten
ضَلُّوا۟
düşmüşlerdir
ضَلَٰلًۢا
bir sapıklığa
بَعِيدًا
uzak

inne-lleẕîne keferû veṣaddû `an sebîli-llâhi ḳad ḍallû ḍalâlem be`îdâ.

İnkar edenler, Allah yolundan alıkoyanlar, şüphesiz derin bir sapıklığa sapmışlardır.

Tefsir

إِنَّ
şüphesiz
ٱلَّذِينَ
kimseler
كَفَرُوا۟
inkar eden(ler)
وَظَلَمُوا۟
ve zulmedenler
لَمْ يَكُنِ
olmayacak
ٱللَّهُ
Allah
لِيَغْفِرَ
bağışlayan
لَهُمْ
onları
وَلَا لِيَهْدِيَهُمْ
ve iletmeyecektir
طَرِيقًا
yola

inne-lleẕîne keferû veżalemû lem yeküni-llâhü liyagfira lehüm velâ liyehdiyehüm ṭarîḳâ.

İnkar edenleri ve zalimleri Allah şüphesiz bağışlamaz, onları içinde temelli ve ebediyyen kalacakları cehennem yolundan başka bir yola eriştirmez. Bu, Allah'a kolaydır.

Tefsir

إِلَّا
sadece
طَرِيقَ
yoluna (iletecektir)
جَهَنَّمَ
cehennemin
خَٰلِدِينَ
kalacaklardır
فِيهَآ
orada
أَبَدًاۚ
sürekli
وَكَانَ
ve
ذَٰلِكَ
bu da
عَلَى ٱللَّهِ
Allah'a
يَسِيرًا
çok kolaydır

illâ ṭarîḳa cehenneme ḫâlidîne fîhâ ebedâ. vekâne ẕâlike `ale-llâhi yesîrâ.

İnkar edenleri ve zalimleri Allah şüphesiz bağışlamaz, onları içinde temelli ve ebediyyen kalacakları cehennem yolundan başka bir yola eriştirmez. Bu, Allah'a kolaydır.

Tefsir

يَٰٓأَيُّهَا
Ey
ٱلنَّاسُ
insanlar
قَدْ
muhakkak ki
جَآءَكُمُ
size getirdi
ٱلرَّسُولُ
Elçi
بِٱلْحَقِّ
gerçeği
مِن رَّبِّكُمْ
Rabbinizden
فَـَٔامِنُوا۟
inanın
خَيْرًا
yararınıza olarak
لَّكُمْۚ
kendi
وَإِن
eğer
تَكْفُرُوا۟
inkar ederseniz
فَإِنَّ
bilin ki
لِلَّهِ
Allah'ındır
مَا
olanlar
فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ
göklerde
وَٱلْأَرْضِۚ
ve yerde
وَكَانَ
ve
ٱللَّهُ
Allah
عَلِيمًا
bilendir
حَكِيمًا
hüküm ve hikmet sahibidir

yâ eyyühe-nnâsü ḳad câekümü-rrasûlü bilḥaḳḳi mir rabbiküm feâminû ḫayral leküm. vein tekfürû feinne lillâhi mâ fi-ssemâvâti vel'arḍ. vekâne-llâhü `alîmen ḥakîmâ.

Ey İnsanlar! Peygamber Rabbiniz'den size gerçekle geldi, inanın, bu sizin hayrınızadır. İnkar ederseniz, bilin ki, göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Allah bilendir. Hakim'dir.

Tefsir