Skip to main content

وَإِنَّ
ve şüphesiz
كُلًّا
tümünün
لَّمَّا لَيُوَفِّيَنَّهُمْ
tastamam verecektir
رَبُّكَ
Rabbin
أَعْمَٰلَهُمْۚ
onların yaptıklarını
إِنَّهُۥ
şüphesiz O
بِمَا
şeylerden
يَعْمَلُونَ
yaptıkları
خَبِيرٌ
haberdardır

veinne küllel lemmâ leyüveffiyennehüm rabbüke a`mâlehüm. innehû bimâ ya`melûne ḫabîr.

Rabbin, onların işlerinin karşılığını elbette tamamen verecektir. O, şüphesiz, onların yaptıklarını bilir.

Tefsir

فَٱسْتَقِمْ
dosdoğru olun
كَمَآ
gibi
أُمِرْتَ
emrolunduğun
وَمَن
ve kimseler
تَابَ
tevbe eden
مَعَكَ
seninle birlikte
وَلَا
ve
تَطْغَوْا۟ۚ
aşırı gitmeyin
إِنَّهُۥ
şüphesiz O
بِمَا
şeyleri
تَعْمَلُونَ
yaptıklarınız
بَصِيرٌ
görmektedir

festeḳim kemâ ümirte vemen tâbe me`ake velâ taṭgav. innehû bimâ ta`melûne beṣîr.

Sen, beraberindeki tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Aşırı gitmeyin, doğrusu Allah yaptıklarınızı görür.

Tefsir

وَلَا
ve
تَرْكَنُوٓا۟
meyletmeyin
إِلَى ٱلَّذِينَ
kimselere
ظَلَمُوا۟
zulmeden(lere)
فَتَمَسَّكُمُ
yoksa size dokunur
ٱلنَّارُ
ateş
وَمَا
ve yoktur
لَكُم
sizin için
مِّن دُونِ
başka
ٱللَّهِ
Allah'tan
مِنْ
hiçbir
أَوْلِيَآءَ
dost(lar)
ثُمَّ
sonra
لَا
asla
تُنصَرُونَ
yardım göremezsiniz

velâ terkenû ile-lleẕîne żalemû fetemessekümü-nnâru vemâ leküm min dûni-llâhi min evliyâe ŝümme lâ tünṣarûn.

Haksızlık yapanlara yönelmeyin, yoksa ateş size de dokunur. Sizin Allah'tan başka dostunuz yoktur; sonra, yardım da göremezsiniz.

Tefsir

وَأَقِمِ
ve kıl
ٱلصَّلَوٰةَ
namaz
طَرَفَىِ
iki tarafında
ٱلنَّهَارِ
gündüzün
وَزُلَفًا
ve yakın vakitlerinde
مِّنَ ٱلَّيْلِۚ
gecenin
إِنَّ
şüphesiz
ٱلْحَسَنَٰتِ
iyilikler
يُذْهِبْنَ
giderir
ٱلسَّيِّـَٔاتِۚ
kötülükleri
ذَٰلِكَ
bu
ذِكْرَىٰ
bir öğüttür
لِلذَّٰكِرِينَ
ibret alanlara

veeḳimi-ṣṣalâte ṭarafeyi-nnehâri vezülefem mine-lleyl. inne-lḥasenâti yüẕhibne-sseyyiât. ẕâlike ẕikrâ liẕẕâkirîn.

Gündüzün iki ucunda ve gecenin gündüze yakın zamanlarında namaz kıl. Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt kabul edenlere bir öğüttür.

Tefsir

وَٱصْبِرْ
ve sabret
فَإِنَّ
şüphesiz
ٱللَّهَ
Allah
لَا يُضِيعُ
zayi etmez
أَجْرَ
ecirlerini
ٱلْمُحْسِنِينَ
iyilik yapanların

vaṣbir feinne-llâhe lâ yüḍî`u ecra-lmuḥsinîn.

Sabret, Allah iyi davrananların ecrini elbette zayi etmez.

Tefsir

فَلَوْلَا
değil miydi?
كَانَ
bulunmalı
مِنَ ٱلْقُرُونِ
nesillerden
مِن قَبْلِكُمْ
sizden önceki
أُو۟لُوا۟
sahipleri
بَقِيَّةٍ
fazilet
يَنْهَوْنَ
alıkoyan
عَنِ ٱلْفَسَادِ
fesattan
فِى ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
إِلَّا
dışında
قَلِيلًا
çok azı
مِّمَّنْ
kendilerini
أَنجَيْنَا
kurtardığımız
مِنْهُمْۗ
onlardan
وَٱتَّبَعَ
peşine takıldılar
ٱلَّذِينَ
kimseler
ظَلَمُوا۟
zulmedenler
مَآ أُتْرِفُوا۟
bulundukları refahın
فِيهِ
içinde
وَكَانُوا۟
ve oldular
مُجْرِمِينَ
suçlu kimseler

felevlâ kâne mine-lḳurûni min ḳabliküm ülû beḳiyyetiy yenhevne `ani-lfesâdi fi-l'arḍi illâ ḳalîlem mimmen enceynâ minhüm. vettebe`a-lleẕîne żalemû mâ ütrifû fîhi vekânû mücrimîn.

Sizden önceki nesillerin ileri gelenleri, yeryüzünde bozgunculuğa engel olmalı değil miydiler? Onlardan kurtardıklarımız pek azdır. Kendilerine verilen nimete karşı haksızlık edenlere uyanlar ise suçlu oldular.

Tefsir

وَمَا
ve
كَانَ
değildi
رَبُّكَ
Rabbin
لِيُهْلِكَ
helak edecek
ٱلْقُرَىٰ
o beldeleri
بِظُلْمٍ
zulümle
وَأَهْلُهَا
ahalisi (iken)
مُصْلِحُونَ
ıslah edici

vemâ kâne rabbüke liyühlike-lḳurâ biżulmiv veehlühâ muṣliḥûn.

Rabbin, kasabaların halkı ıslah olmuşken, haksız yere onları yok etmez.

Tefsir

وَلَوْ
ve eğer
شَآءَ
dileseydi
رَبُّكَ
Rabbin
لَجَعَلَ
yapardı
ٱلنَّاسَ
insanları
أُمَّةً
ümmet
وَٰحِدَةًۖ
bir tek
وَلَا
ama hala
يَزَالُونَ
durmazlar
مُخْتَلِفِينَ
ihtilaf etmekten

velev şâe rabbüke lece`ale-nnâse ümmetev vâḥidetev velâ yezâlûne muḫtelifîn.

Eğer Rabbin dileseydi insanları tek bir ümmet kılardı. Fakat, Rabbinin merhamet ettikleri bir yana, hala ayrılıktadırlar, esasen onları bunun için yaratmıştır. Rabbinin "And olsun ki cehennemi hep insan ve cin ile dolduracağım" sözü yerine gelmiştir.

Tefsir

إِلَّا
hariç
مَن
kimseler
رَّحِمَ
rahmet ettiği
رَبُّكَۚ
Rabbinin
وَلِذَٰلِكَ
zaten bunun için
خَلَقَهُمْۗ
onları yarattı
وَتَمَّتْ
ve yerine gelmiştir
كَلِمَةُ
sözü
رَبِّكَ
Rabbinin
لَأَمْلَأَنَّ
andolsun dolduracağım
جَهَنَّمَ
cehennemi
مِنَ ٱلْجِنَّةِ
cinlerden
وَٱلنَّاسِ
ve insanlar(dan)
أَجْمَعِينَ
tamamen

illâ mer raḥime rabbük. veliẕâlike ḫaleḳahüm. vetemmet kelimetü rabbike leemleenne cehenneme mine-lcinneti vennâsi ecme`în.

Eğer Rabbin dileseydi insanları tek bir ümmet kılardı. Fakat, Rabbinin merhamet ettikleri bir yana, hala ayrılıktadırlar, esasen onları bunun için yaratmıştır. Rabbinin "And olsun ki cehennemi hep insan ve cin ile dolduracağım" sözü yerine gelmiştir.

Tefsir

وَكُلًّا
her şeyi
نَّقُصُّ
anlatıyoruz
عَلَيْكَ
sana
مِنْ أَنۢبَآءِ
haberlerinden
ٱلرُّسُلِ
Peygamberlerin
مَا
olan
نُثَبِّتُ
sağlamlaştıracak
بِهِۦ
onunla
فُؤَادَكَۚ
kalbini
وَجَآءَكَ
ve sana gelmiştir
فِى هَٰذِهِ
bunda
ٱلْحَقُّ
bir hak
وَمَوْعِظَةٌ
ve bir öğüt
وَذِكْرَىٰ
ve bir uyarı
لِلْمُؤْمِنِينَ
mü'minler için

veküllen neḳuṣṣu `aleyke min embâi-rrusüli mâ nüŝebbitü bihî füâdek. vecâeke fî hâẕihi-lḥaḳḳu vemev`iżatüv veẕikrâ lilmü'minîn.

Peygamberlerin başlarından geçenlerden, sana anlattığımız her şey, senin gönlünü pekiştirmemizi sağlar; sana bu belgelerle gerçek; inananlara da öğüt ve hatırlatma gelmiştir.

Tefsir