Skip to main content

وَٱللَّهُ
Allah
فَضَّلَ
üstün kıldı
بَعْضَكُمْ
kiminizi
عَلَىٰ
üzerine
بَعْضٍ
kiminiz
فِى ٱلرِّزْقِۚ
rızıkta
فَمَا
değildir
ٱلَّذِينَ فُضِّلُوا۟
üstün kılınanlar
بِرَآدِّى
verip de
رِزْقِهِمْ
kendi rızıklarını
عَلَىٰ مَا مَلَكَتْ
altında bulunanlara
أَيْمَٰنُهُمْ
ellerinin
فَهُمْ
onlar
فِيهِ
onda
سَوَآءٌۚ
eşit olacak şekilde
أَفَبِنِعْمَةِ
ni'metini mi?
ٱللَّهِ
Allah'ın
يَجْحَدُونَ
inkar ediyorlar

vellâhü feḍḍale ba`ḍaküm `alâ ba`ḍin fi-rrizḳ. feme-lleẕîne füḍḍilû birâddî rizḳihim `alâ mâ meleket eymânühüm fehüm fîhi sevâün. efebini`meti-llâhi yecḥadûn.

Allah rızıkda kiminizi diğerlerine üstün tutmuştur. Üstün kılınanlar, emirleri altında bulunanların rızıklarını vermezler. Oysa rızıkta hepsi eşittir. Allah'ın nimetini bile bile inkar mı ediyorlar?

Tefsir

وَٱللَّهُ
Allah
جَعَلَ
yarattı
لَكُم
size
مِّنْ أَنفُسِكُمْ
kendi nefislerinizden
أَزْوَٰجًا
eşler
وَجَعَلَ
ve yarattı
لَكُم
size
مِّنْ أَزْوَٰجِكُم
eşlerinizden
بَنِينَ
oğullar
وَحَفَدَةً
ve torunlar
وَرَزَقَكُم
ve sizi besledi
مِّنَ ٱلطَّيِّبَٰتِۚ
güzel rızıklarla
أَفَبِٱلْبَٰطِلِ
hâlâ batıla mı?
يُؤْمِنُونَ
inanıyorlar
وَبِنِعْمَتِ
ve ni'metine
ٱللَّهِ
Allah'ın
هُمْ
onlar
يَكْفُرُونَ
nankörlük ediyorlar

vellâhü ce`ale leküm min enfüsiküm ezvâcev vece`ale leküm min ezvâciküm benîne veḥafedetev verazeḳaküm mine-ṭṭayyibât. efebilbâṭili yü'minûne vebini`meti-llâhi hüm yekfürûn.

Allah size kendinizden eşler var eder. Eşlerinizden de oğullar ve torunlar var eder. Size temiz şeylerden rızık verir. Öyleyken batıla inanıyorlar ve Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar?

Tefsir

وَيَعْبُدُونَ
ve tapıyorlar
مِن دُونِ
başka
ٱللَّهِ
Allah'tan
مَا لَا
asla
يَمْلِكُ
veremeyecek
لَهُمْ
kendilerine
رِزْقًا
rızık
مِّنَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ
göklerden
وَٱلْأَرْضِ
ve yerden
شَيْـًٔا
hiçbir
وَلَا
ve
يَسْتَطِيعُونَ
bunu asla yapamayacak olan

veya`büdûne min dûni-llâhi mâ lâ yemlikü lehüm rizḳam mine-ssemâvâti vel'arḍi şey'ev velâ yesteṭî`ûn.

Allah'ı bırakıp, göklerden ve yerden kendilerine verecek rızıkları olmayan ve vermeye güç yetiremeyen şeylere mi tapıyorlar?

Tefsir

فَلَا تَضْرِبُوا۟
benzetmeler yapmayın
لِلَّهِ
Allah'a
ٱلْأَمْثَالَۚ
meseller
إِنَّ
çünkü
ٱللَّهَ
Allah
يَعْلَمُ
bilir
وَأَنتُمْ
siz ise
لَا تَعْلَمُونَ
bilmezsiniz

felâ taḍribû lillâhi-l'emŝâl. inne-llâhe ya`lemü veentüm lâ ta`lemûn.

Allah'a benzerler koşmaya kalkmayın. Şüphesiz Allah bilir, siz bilmezsiniz.

Tefsir

ضَرَبَ
misal verir
ٱللَّهُ
Allah
مَثَلًا
misaliyle
عَبْدًا
bir köle
مَّمْلُوكًا
başkasının malı olan
لَّا يَقْدِرُ
gücü yetmeyen
عَلَىٰ شَىْءٍ
hiçbir şeye
وَمَن
ve kimseyi
رَّزَقْنَٰهُ
rızıklandırdığımız
مِنَّا
katımızdan
رِزْقًا
rızık ile
حَسَنًا
güzel
فَهُوَ
ki o
يُنفِقُ
infak eder
مِنْهُ
ondan
سِرًّا
gizli
وَجَهْرًاۖ
ve açık
هَلْ
olurlar mı?
يَسْتَوُۥنَۚ
bunlar eşit
ٱلْحَمْدُ
Hamd
لِلَّهِۚ
Allah'adır
بَلْ
fakat
أَكْثَرُهُمْ
çokları
لَا يَعْلَمُونَ
bilmezler

ḍarabe-llâhü meŝelen `abdem memlûkel lâ yaḳdiru `alâ şey'iv vemer razaḳnâhü minnâ rizḳan ḥasenen fehüve yünfiḳu minhü sirrav vecehrâ. hel yestevûn. elḥamdü lillâh. bel ekŝeruhüm lâ ya`lemûn.

Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile, kendisine verdiğimiz güzel nimetlerden gizlice ve açıkça sarfeden kimseyi misal gösterir: Hiç bunlar eşit olur mu? Övülmeğe layık olan Allah'tır, fakat çoğu bilmezler.

Tefsir

وَضَرَبَ
ve misal verir
ٱللَّهُ
Allah
مَثَلًا
misaliyle
رَّجُلَيْنِ
(şu) iki adamı
أَحَدُهُمَآ
birisi
أَبْكَمُ
dilsizdir
لَا يَقْدِرُ
gücü yetmez
عَلَىٰ شَىْءٍ
hiçbir şeye
وَهُوَ
ve o
كَلٌّ
bir yüktür
عَلَىٰ
üzerine
مَوْلَىٰهُ
efendisinin
أَيْنَمَا
nereye
يُوَجِّههُّ
onu gönderse
لَا يَأْتِ
getirmez
بِخَيْرٍۖ
bir hayır
هَلْ يَسْتَوِى
gibi olur mu?
هُوَ
o
وَمَن
ve kimse
يَأْمُرُ
emreden
بِٱلْعَدْلِۙ
adaleti
وَهُوَ
ve o (kimse)
عَلَىٰ
üzere (giden)
صِرَٰطٍ
yol
مُّسْتَقِيمٍ
doğru

veḍarabe-llâhü meŝeler racüleyni eḥadühümâ ebkemü lâ yaḳdiru `alâ şey'iv vehüve kellün `alâ mevlâhü eynemâ yüveccihhü lâ ye'ti biḫayr. hel yestevî hüve vemey ye'müru bil`adli vehüve `alâ ṣirâṭim müsteḳîm.

Allah iki adamı misal veriyor: Biri hiçbir şeye gücü yetmeyen bir dilsiz ki efendisine yüktür, nereye gönderse bir hayır çıkmaz; bu, doğru yolda olan, adaletle emreden kimse ile bir olabilir mi?

Tefsir

وَلِلَّهِ
Allah'a aittir
غَيْبُ
gaybı
ٱلسَّمَٰوَٰتِ
göklerin
وَٱلْأَرْضِۚ
ve yerin
وَمَآ
ve değildir
أَمْرُ
işi
ٱلسَّاعَةِ
sa'atin (kıyametin)
إِلَّا
(başka değil) ancak
كَلَمْحِ
açıp yumma gibidir
ٱلْبَصَرِ
bir göz
أَوْ
yahut
هُوَ
o
أَقْرَبُۚ
daha yakın(kısa)dır
إِنَّ
şüphesiz
ٱللَّهَ
Allah
عَلَىٰ
üzerine
كُلِّ
her
شَىْءٍ
şey
قَدِيرٌ
gücü yetendir

velillâhi gaybü-ssemâvâti vel'arḍ. vemâ emru-ssâ`ati illâ kelemḥi-lbeṣari ev hüve aḳrab. inne-llâhe `alâ külli şey'in ḳadîr.

Göklerin ve yerin gaybı Allah'a aittir, kıyamet saatinin kopuşu bir göz kırpması kadar veya daha çabuk bir zaman içinde olur. Şüphesiz Allah her şeye Kadir'dir.

Tefsir

وَٱللَّهُ
ve Allah
أَخْرَجَكُم
sizi çıkardı
مِّنۢ بُطُونِ
karınlarından
أُمَّهَٰتِكُمْ
annelerinizin
لَا تَعْلَمُونَ
bilmezken
شَيْـًٔا
hiçbir şey
وَجَعَلَ
ve verdi
لَكُمُ
size
ٱلسَّمْعَ
işitme
وَٱلْأَبْصَٰرَ
ve gözler
وَٱلْأَفْـِٔدَةَۙ
ve gönüller
لَعَلَّكُمْ
umulur ki
تَشْكُرُونَ
şükredersiniz

vellâhü aḫraceküm mim büṭûni ümmehâtiküm lâ ta`lemûne şey'ev vece`ale lekümü-ssem`a vel'ebṣâra vel'ef'idete le`alleküm teşkürûn.

Allah sizi annelerinizin karnından bir şey bilmez halde çıkarmıştır. Belki şükredersiniz diye size kulak, göz ve kalp vermiştir.

Tefsir

أَلَمْ يَرَوْا۟
bakmadılar mı?
إِلَى ٱلطَّيْرِ
kuşlara
مُسَخَّرَٰتٍ
O'nun emrine boyun eğdirilmiş
فِى جَوِّ
boşluğunda
ٱلسَّمَآءِ
göğün
مَا
yoktur
يُمْسِكُهُنَّ
onları tutan
إِلَّا
başka
ٱللَّهُۗ
Allah'tan
إِنَّ
şüphesiz
فِى
vardır
ذَٰلِكَ
bunda
لَءَايَٰتٍ
ayetler
لِّقَوْمٍ
bir kavim için
يُؤْمِنُونَ
inanan

elem yerav ile-ṭṭayri müseḫḫarâtin fî cevvi-ssemâ'. mâ yümsikühünne ille-llâh. inne fî ẕâlike leâyâtil liḳavmiy yü'minûn.

Göğün boşluğunda Allah'ın buyruğuna boyun eğerek uçan kuşlara bakmıyorlar mı? Onları Allah'tan başka tutan kimse yoktur. İnanan millet için bunda dersler vardır.

Tefsir

وَٱللَّهُ
ve Allah
جَعَلَ
yaptı
لَكُم
sizin için
مِّنۢ بُيُوتِكُمْ
evlerinizi
سَكَنًا
oturma yeri
وَجَعَلَ
ve yaptı
لَكُم
sizin için
مِّن جُلُودِ
derilerinden
ٱلْأَنْعَٰمِ
hayvan
بُيُوتًا
evler
تَسْتَخِفُّونَهَا
kolayca kullanacağınız hafif
يَوْمَ
gününüzde
ظَعْنِكُمْ
göç
وَيَوْمَ
ve gününüzde
إِقَامَتِكُمْۙ
ikamet
وَمِنْ
ve
أَصْوَافِهَا
yünlerinden
وَأَوْبَارِهَا
ve yapağılarından
وَأَشْعَارِهَآ
ve kıllarından
أَثَٰثًا
giyilecek döşenecek eşya'
وَمَتَٰعًا
ve geçimlik
إِلَىٰ حِينٍ
bir süreye kadar

vellâhü ce`ale leküm mim büyûtiküm sekenev vece`ale leküm min cülûdi-l'en`âmi büyûten testeḫiffûnehâ yevme ża`niküm veyevme iḳâmetiküm vemin aṣvâfihâ veevbârihâ veeş`ârihâ eŝâŝev vemetâ`an ilâ ḥîn.

Allah size evlerinizi dinlenme yeri kıldı. Hayvanların derilerinden, yolculukta ve ikamet zamanlarınızda kolayca taşıyacağınız evler; yün, tüy ve kıllarından bir süre kullanacağınız giyimlikler ve geçimlikler var etmiştir.

Tefsir