Skip to main content

ثُمَّ
sonra
أَنشَأْنَا
yetiştirdik
مِنۢ بَعْدِهِمْ
onların ardından
قَرْنًا
bir nesil
ءَاخَرِينَ
başka

ŝümme enşe'nâ mim ba`dihim ḳarnen âḫarîn.

Bunların ardından başka nesiller varettik.

Tefsir

فَأَرْسَلْنَا
ve gönderdik
فِيهِمْ
kendi içlerinden
رَسُولًا
bir elçi
مِّنْهُمْ
onlara
أَنِ
diye
ٱعْبُدُوا۟
kulluk edin
ٱللَّهَ
Allah'a
مَا
yoktur
لَكُم
sizin için
مِّنْ
hiçbir
إِلَٰهٍ
ilah
غَيْرُهُۥٓۖ
O'ndan başka
أَفَلَا تَتَّقُونَ
korunmaz mısınız?

feerselnâ fîhim rasûlem minhüm eni-`büdü-llâhe mâ leküm min ilâhin gayruh. efelâ tetteḳûn.

Onlara aralarından: "Allah"a kulluk edin, O'ndan başka tanrınız yoktur, sakınmaz mısınız?" diyen bir elçi gönderdik.

Tefsir

وَقَالَ
ve dedi ki
ٱلْمَلَأُ
ileri gelenler
مِن قَوْمِهِ
kavminden
ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟
inkar edenler
وَكَذَّبُوا۟
ve yalanlayanlar
بِلِقَآءِ
buluşmasını
ٱلْءَاخِرَةِ
ahiret
وَأَتْرَفْنَٰهُمْ
ve kendilerine refah verdiklerimiz
فِى ٱلْحَيَوٰةِ
hayatında
ٱلدُّنْيَا
dünya
مَا
değildir
هَٰذَآ
bu
إِلَّا
başka bir şey
بَشَرٌ
bir insandan
مِّثْلُكُمْ
sizin gibi
يَأْكُلُ
yiyor
مِمَّا تَأْكُلُونَ
sizin yediğinizden
مِنْهُ
ondan
وَيَشْرَبُ
ve içiyor
مِمَّا تَشْرَبُونَ
sizin içtiğinizden

veḳâle-lmeleü min ḳavmihi-lleẕîne keferû vekeẕẕebû biliḳâi-l'âḫirati veetrafnâhüm fi-lḥayâti-ddünyâ mâ hâẕâ illâ beşerum miŝlüküm ye'külü mimmâ te'külûne minhü veyeşrabü mimmâ teşrabûn.

Onun, inkarcı ve ahirete kavuşmayı yalanlayan milletinin ileri gelenleri ki Biz onlara bu dünya hayatında nimet vermiştik şöyle dediler: "Bu, yediğinizden yiyen, içtiğinizden içen sizin gibi bir insandan başka birşey değildir."

Tefsir

وَلَئِنْ
ve eğer
أَطَعْتُم
ita'at ederseniz
بَشَرًا
bir insana
مِّثْلَكُمْ
sizin gibi
إِنَّكُمْ
gerçekten siz
إِذًا
o takdirde
لَّخَٰسِرُونَ
mutlaka ziyana uğrayanlarsınız

velein eṭa`tüm beşeram miŝleküm inneküm iẕel leḫâsirûn.

"Kendiniz gibi bir insana itaat ederseniz hüsrana uğrayacağınızda hiç şüphe yoktur."

Tefsir

أَيَعِدُكُمْ
O size va'dediyor mu?
أَنَّكُمْ
siz
إِذَا
zaman
مِتُّمْ
öldüğünüz
وَكُنتُمْ
ve olduğunuz
تُرَابًا
toprak
وَعِظَٰمًا
ve kemik
أَنَّكُم
sizin
مُّخْرَجُونَ
(yeniden hayata) çıkarılacağınızı

eye`idüküm enneküm iẕâ mittüm veküntüm türâbev ve`iżâmen enneküm muḫracûn.

"Öldüğünüz, toprak ve kemik yığını olduğunuz zaman tekrar dirilmenizle sizi tehdit mi ediyor?"

Tefsir

هَيْهَاتَ
heyhat (ne kadar uzak)
هَيْهَاتَ
heyhat (ne kadar uzak)
لِمَا
şey
تُوعَدُونَ
size va'dedilen

heyhâte heyhâte limâ tû`adûn.

"Oysa tehdit edildiğiniz şey ne kadar, hem de ne kadar uzak!"

Tefsir

إِنْ
değildir
هِىَ
bu
إِلَّا
başka bir şey
حَيَاتُنَا
hayatımız(dan)
ٱلدُّنْيَا
dünya
نَمُوتُ
ölürüz
وَنَحْيَا
ve yaşarız
وَمَا
ve değiliz
نَحْنُ
biz
بِمَبْعُوثِينَ
tekrar diriltilecek

in hiye illâ ḥayâtüne-ddünyâ nemûtü venaḥyâ vemâ naḥnü bimeb`ûŝîn.

"Hayat ancak bu dünyadakidir. Ölürüz ve yaşarız (kimimiz ölür kimimiz doğar); tekrar diriltilmeyiz."

Tefsir

إِنْ
değildir
هُوَ
O
إِلَّا
başka bir şey
رَجُلٌ
bir adam(dan)
ٱفْتَرَىٰ
uyduran
عَلَى
hakkında
ٱللَّهِ
Allah
كَذِبًا
yalan
وَمَا
ve değiliz
نَحْنُ
biz
لَهُۥ
ona
بِمُؤْمِنِينَ
inanıcı(insan)lar

in hüve illâ racülün-fterâ `ale-llâhi keẕibev vemâ naḥnü lehû bimü'minîn.

"Bu, sadece Allah'a karşı yalan uyduranın biridir. Biz ona inanmayız."

Tefsir

قَالَ
dedi
رَبِّ
Rabbim
ٱنصُرْنِى
bana yardım et
بِمَا
karşısında
كَذَّبُونِ
beni yalanlamaları

ḳâle rabbi-nṣurnî bimâ keẕẕebûn.

O peygamber: "Rabbim! Beni yalancı saymalarına karşılık bana yardım et" dedi.

Tefsir

قَالَ
(Allah) dedi ki
عَمَّا قَلِيلٍ
az sonra
لَّيُصْبِحُنَّ
onlar olacaklar
نَٰدِمِينَ
pişman

ḳâle `ammâ ḳalîlil leyuṣbiḥunne nâdimîn.

Allah da: "Az sonra pişman olacaklar" buyurdu.

Tefsir