Skip to main content

وَمَن
ve kim
يَكْسِبْ
işlerse
إِثْمًا
bir günah
فَإِنَّمَا
muhakkak
يَكْسِبُهُۥ
onu kazanır
عَلَىٰ
aleyhine
نَفْسِهِۦۚ
kendi
وَكَانَ ٱللَّهُ
Allah
عَلِيمًا
bilendir
حَكِيمًا
hüküm ve hikmet sahibidir

vemey yeksib iŝmen feinnemâ yeksibühû `alâ nefsih. vekâne-llâhü `alîmen ḥakîmâ.

Kim günah işlerse bunu ancak kendi aleyhine yapmış olur. Allah bilendir, Hakim'dir.

Tefsir

وَمَن
ve kim
يَكْسِبْ
işlerse
خَطِيٓـَٔةً
bir hata
أَوْ
ya da
إِثْمًا
günah
ثُمَّ
sonra
يَرْمِ
üstüne atarsa
بِهِۦ
onu
بَرِيٓـًٔا
bir suçsuzun
فَقَدِ
muhakkak ki
ٱحْتَمَلَ
yüklenmiş olur
بُهْتَٰنًا
büyük bir iftira
وَإِثْمًا
ve bir günah
مُّبِينًا
açık

vemey yeksib ḫaṭîeten ev iŝmen ŝümme yermi bihî berîen feḳadi-ḥtemele bühtânev veiŝmem mübînâ.

Kim yanılır veya suç işler de sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, şüphesiz iftira etmiş, apaçık bir günah yüklenmiş olur.

Tefsir

وَلَوْلَا
ve olmasaydı
فَضْلُ
lutfu
ٱللَّهِ
Allah'ın
عَلَيْكَ
sana;
وَرَحْمَتُهُۥ
ve acıması
لَهَمَّت
yeltenmişti
طَّآئِفَةٌ
bir grup
مِّنْهُمْ
onlardan
أَن يُضِلُّوكَ
seni saptırmağa
وَمَا يُضِلُّونَ
onlar saptıramazlar
إِلَّآ
başkasını
أَنفُسَهُمْۖ
kendilerinden
وَمَا يَضُرُّونَكَ
sana zarar veremezler
مِن
hiçbir
شَىْءٍۚ
şey
وَأَنزَلَ
ve indirdi
ٱللَّهُ
Allah
عَلَيْكَ
sana
ٱلْكِتَٰبَ
Kitabı
وَٱلْحِكْمَةَ
ve hikmeti
وَعَلَّمَكَ
ve sana öğretti
مَا
şeyleri
لَمْ تَكُن
olmadığın
تَعْلَمُۚ
biliyor
وَكَانَ
ve
فَضْلُ
lutfu
ٱللَّهِ
Allah'ın
عَلَيْكَ
sana
عَظِيمًا
büyüktür

velevlâ faḍlü-llâhi `aleyke veraḥmetühû lehemmeṭ ṭâifetüm minhüm ey yüḍillûk. vemâ yüḍillûne illâ enfüsehüm vemâ yeḍurrûneke min şey'. veenzele-llâhü `aleyke-lkitâbe velḥikmete ve`allemeke mâ lem tekün ta`lem. vekâne faḍlü-llâhi `aleyke `ażîmâ.

Eğer sana Allah'ın bol nimeti ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir takımı seni sapıtmaya çalışırdı. Halbuki onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar, sana da bir zarar vermezler. Allah sana Kitap ve hikmet indirmiş, sana bilmediğini öğretmiştir. Allah'ın sana olan nimeti ne büyüktür.

Tefsir

لَّا
yoktur
خَيْرَ
hayır
فِى كَثِيرٍ
çoğunda
مِّن نَّجْوَىٰهُمْ
gizli konuşmalarının
إِلَّا
yalnız hariç
مَنْ
kimse
أَمَرَ
emreden
بِصَدَقَةٍ
sadakayı
أَوْ
yahut
مَعْرُوفٍ
iyiliği
أَوْ
ya da
إِصْلَٰحٍۭ
düzeltmeyi
بَيْنَ
arasını
ٱلنَّاسِۚ
insanların
وَمَن
ve kim
يَفْعَلْ
yaparsa
ذَٰلِكَ
bunu
ٱبْتِغَآءَ
amacıyle
مَرْضَاتِ
rızasını kazanmak
ٱللَّهِ
Allah'ın
فَسَوْفَ
yakında
نُؤْتِيهِ
ona vereceğiz
أَجْرًا
bir mükafat
عَظِيمًا
büyük

lâ ḫayra fî keŝîrim min necvâhüm illâ men emera biṣadeḳatin ev ma`rûfin ev iṣlâḥim beyne-nnâs. vemey yef`al ẕâlike-btigâe merḍâti-llâhi fesevfe nü'tîhi ecran `ażîmâ.

Ancak sadaka vermeyi yahut iyilik yapmayı ve insanların arasını düzeltmeyi gözeten kimseler müstesna, onların gizli toplantılarının çoğunda hayır yoktur. Bunları, Allah'ın rızasını kazanmak için yapana büyük ecir vereceğiz.

Tefsir

وَمَن
kim de
يُشَاقِقِ
karşı gelir
ٱلرَّسُولَ
Elçi'ye
مِنۢ بَعْدِ
sonra
مَا تَبَيَّنَ
belli olduktan
لَهُ
kendisine
ٱلْهُدَىٰ
doğru yol
وَيَتَّبِعْ
ve uyarsa
غَيْرَ
başkasına
سَبِيلِ
yolundan
ٱلْمُؤْمِنِينَ
mü'minlerin
نُوَلِّهِۦ
onu yöneltiriz
مَا تَوَلَّىٰ
döndüğü (yola)
وَنُصْلِهِۦ
ve sokarız
جَهَنَّمَۖ
cehenneme
وَسَآءَتْ
ne kötü
مَصِيرًا
bir gidiş yeridir

vemey yüşâḳiḳi-rrasûle mim ba`di mâ tebeyyene lehü-lhüdâ veyettebi` gayra sebîli-lmü'minîne nüvellihî mâ tevellâ venuṣlihî cehennem. vesâet meṣîrâ.

Doğru yol kendisine apaçık belli olduktan sonra, Peygamberden ayrılıp, inananların yolundan başkasına uyan kimseyi, döndüğü yöne döndürür ve onu cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir dönüş yeridir!

Tefsir

إِنَّ
şüpheiz
ٱللَّهَ
Allah
لَا يَغْفِرُ
bağışlamaz
أَن يُشْرَكَ
ortak koşulmasını
بِهِۦ
kendisine
وَيَغْفِرُ
ve bağışlar
مَا
herşeyi
دُونَ
başka
ذَٰلِكَ
bundan
لِمَن
kimseye
يَشَآءُۚ
dilediği
وَمَن
ve kim
يُشْرِكْ
ortak koşarsa
بِٱللَّهِ
Allah'a
فَقَدْ
muhakkak
ضَلَّ
sapıklığa düşmüştür
ضَلَٰلًۢا
bir sapkınlıkla
بَعِيدًا
uzak

inne-llâhe lâ yagfiru ey yüşrake bihî veyagfiru mâ dûne ẕâlike limey yeşâ'. vemey yüşrik billâhi feḳad ḍalle ḍalâlem be`îdâ.

Allah, kendisine ortak koşulmasını elbette bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse derin bir sapıklığa sapmış olur.

Tefsir

إِن
eğer
يَدْعُونَ
çağırıyorlar
مِن دُونِهِۦٓ
O'nu bırakıp da
إِلَّآ
yalnızca
إِنَٰثًا
birtakım dişilere
وَإِن يَدْعُونَ
ve çağırıyorlar
إِلَّا
yalnızca
شَيْطَٰنًا
şeytana
مَّرِيدًا
asi

iy yed`ûne min dûnihî illâ inâŝâ. veiy yed`ûne illâ şeyṭânem merîdâ.

Onlar Allah'ı bırakıp tanrıçalara taparlar ve: "Elbette senin kullarından belli bir takımı alıp onları saptıracağım, onlara kuruntu kurduracağım, develerin kulaklarını yarmalarını emredeceğim, Allah'ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim" diyen, Allah'ın lanet ettiği azgın şeytana taparlar. Allah'ı bırakıp şeytanı dost edinen şüphesiz açıktan açığa kayba uğramıştır.

Tefsir

لَّعَنَهُ
ona la'net etti
ٱللَّهُۘ
Allah
وَقَالَ
ve (o da) dedi
لَأَتَّخِذَنَّ
elbette alacağım
مِنْ عِبَادِكَ
senin kullarından
نَصِيبًا
bir pay
مَّفْرُوضًا
belirli

le`anehü-llâh. veḳâle leetteḫiẕenne min `ibâdike neṣîbem mefrûḍâ.

Onlar Allah'ı bırakıp tanrıçalara taparlar ve: "Elbette senin kullarından belli bir takımı alıp onları saptıracağım, onlara kuruntu kurduracağım, develerin kulaklarını yarmalarını emredeceğim, Allah'ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim" diyen, Allah'ın lanet ettiği azgın şeytana taparlar. Allah'ı bırakıp şeytanı dost edinen şüphesiz açıktan açığa kayba uğramıştır.

Tefsir

وَلَأُضِلَّنَّهُمْ
ve onları mutlaka saptıracağım
وَلَأُمَنِّيَنَّهُمْ
ve mutlaka onları boş kuruntulara sokacağım
وَلَءَامُرَنَّهُمْ
ve onlara emredeceğim
فَلَيُبَتِّكُنَّ
yaracaklar
ءَاذَانَ
kulaklarını
ٱلْأَنْعَٰمِ
hayvanların
وَلَءَامُرَنَّهُمْ
ve onlara emredeceğim
فَلَيُغَيِّرُنَّ
değiştirecekler
خَلْقَ
yaratışını
ٱللَّهِۚ
Allah'ın
وَمَن
ve kim
يَتَّخِذِ
tutarsa
ٱلشَّيْطَٰنَ
şeytanı
وَلِيًّا
dost
مِّن دُونِ
yerine
ٱللَّهِ
Allah'ın
فَقَدْ
muhakkak ki
خَسِرَ
ziyana uğramıştır
خُسْرَانًا
bir ziyanla
مُّبِينًا
açık

veleüḍillennehüm veleümenniyennehüm veleâmürannehüm feleyübettikünne âẕâne-l'en`âmi veleâmürannehüm feleyügayyirunne ḫalḳa-llâh. vemey yetteḫiẕi-şşeyṭâne veliyyem min dûni-llâhi feḳad ḫasira ḫusrânem mübînâ.

Onlar Allah'ı bırakıp tanrıçalara taparlar ve: "Elbette senin kullarından belli bir takımı alıp onları saptıracağım, onlara kuruntu kurduracağım, develerin kulaklarını yarmalarını emredeceğim, Allah'ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim" diyen, Allah'ın lanet ettiği azgın şeytana taparlar. Allah'ı bırakıp şeytanı dost edinen şüphesiz açıktan açığa kayba uğramıştır.

Tefsir

يَعِدُهُمْ
(Şeytan) onlara söz verir
وَيُمَنِّيهِمْۖ
ve umut verir
وَمَا
ve değildir
يَعِدُهُمُ
sözü
ٱلشَّيْطَٰنُ
şeytanın
إِلَّا
başka bir şey
غُرُورًا
aldatmadan

ye`idühüm veyümennîhim. vemâ ye`idühümü-şşeyṭânü illâ gurûrâ.

Şeytan onlara vadediyor, onları kuruntulara düşürüyor, ancak aldatmak için vaadde bulunuyor.

Tefsir