Skip to main content

فَوَيْلٌ
vay haline
يَوْمَئِذٍ
o gün
لِّلْمُكَذِّبِينَ
yalanlayanların

feveylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.

Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde eğlenip oyalanarak kıyameti yalanlayanlara yazık olacak!

Tefsir

ٱلَّذِينَ
Onlar ki
هُمْ فِى
içinde
خَوْضٍ
batıl şeyler
يَلْعَبُونَ
oynayıp dururlar

elleẕîne hüm fî ḫavḍiy yel`abûn.

Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde eğlenip oyalanarak kıyameti yalanlayanlara yazık olacak!

Tefsir

يَوْمَ
o gün
يُدَعُّونَ
kakılırlar
إِلَىٰ نَارِ
ateşine
جَهَنَّمَ
cehennem
دَعًّا
sürüklenerek

yevme yüde``ûne ilâ nâri cehenneme da``â.

Cehennem ateşine itildikçe itildikleri gün, onlara: "İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur;

Tefsir

هَٰذِهِ
işte budur
ٱلنَّارُ
ateş
ٱلَّتِى كُنتُم
olduğunuz
بِهَا
onu
تُكَذِّبُونَ
yalanlamış

hâẕihi-nnâru-lletî küntüm bihâ tükeẕẕibûn.

Cehennem ateşine itildikçe itildikleri gün, onlara: "İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur;

Tefsir

أَفَسِحْرٌ
büyü müymüş?
هَٰذَآ
bu
أَمْ
yoksa
أَنتُمْ
siz (mi?)
لَا تُبْصِرُونَ
görmüyormuşsunuz

efesiḥrun hâẕâ em entüm lâ tübṣirûn.

Bu bir büyü müdür, yoksa hala görmez misiniz? Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık birdir; ancak işlediklerinizin karşılığını görüyorsunuz" denir.

Tefsir

ٱصْلَوْهَا
girin ona
فَٱصْبِرُوٓا۟
ve sabredin
أَوْ
veyahut
لَا تَصْبِرُوا۟
sabretmeyin
سَوَآءٌ
birdir
عَلَيْكُمْۖ
sizin için
إِنَّمَا
ancak
تُجْزَوْنَ
cezalandırılacaksınız
مَا
göre
كُنتُمْ
olduklarınıza
تَعْمَلُونَ
yapıyor(lar)

iṣlevhâ faṣbirû ev lâ taṣbirû. sevâün `aleyküm. innemâ tüczevne mâ küntüm ta`melûn.

Bu bir büyü müdür, yoksa hala görmez misiniz? Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık birdir; ancak işlediklerinizin karşılığını görüyorsunuz" denir.

Tefsir

إِنَّ
şüphesiz
ٱلْمُتَّقِينَ
korunanlar
فِى
içindedirler
جَنَّٰتٍ
cennetler
وَنَعِيمٍ
ve ni'metler

inne-lmütteḳîne fî cennâtiv vene`îm.

Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, şüphesiz, cennetlerde ve Rablerinin kendilerine verdikleriyle zevk duyarak nimetler içindedirler. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.

Tefsir

فَٰكِهِينَ
sefa sürerler
بِمَآ
şeylerle
ءَاتَىٰهُمْ
kendilerine verdikleri
رَبُّهُمْ
Rablerinin
وَوَقَىٰهُمْ
ve onları korumuştur
رَبُّهُمْ
Rableri
عَذَابَ
azabından
ٱلْجَحِيمِ
cehennem

fâkihîne bimâ âtâhüm rabbühüm. veveḳâhüm rabbühüm `aẕâbe-lceḥîm.

Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, şüphesiz, cennetlerde ve Rablerinin kendilerine verdikleriyle zevk duyarak nimetler içindedirler. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.

Tefsir

كُلُوا۟
yeyin
وَٱشْرَبُوا۟
ve için
هَنِيٓـًٔۢا
afiyetle
بِمَا
karşılık
كُنتُمْ
olduklarınıza
تَعْمَلُونَ
yapıyor(lar)

külû veşrabû henîem bimâ küntüm ta`melûn.

Onlara şöyle denir: "İşlediklerinizden ötürü, dizi dizi tahtlara yaslanarak afiyetle yiyin için." Onlara, ceylan gözlü eşler veririz.

Tefsir

مُتَّكِـِٔينَ
yaslanarak
عَلَىٰ
üzerine
سُرُرٍ
koltuklar
مَّصْفُوفَةٍۖ
sıra sıra dizilmiş
وَزَوَّجْنَٰهُم
onları evlendirmişizdir
بِحُورٍ
hurilerle
عِينٍ
iri gözlü

müttekiîne `alâ sürurim maṣfûfeh. vezevvecnâhüm biḥûrin `în.

Onlara şöyle denir: "İşlediklerinizden ötürü, dizi dizi tahtlara yaslanarak afiyetle yiyin için." Onlara, ceylan gözlü eşler veririz.

Tefsir