Skip to main content

بَلْ
hayır
قَالُوا۟
onlar da dediler
مِثْلَ
gibi
مَا
ne
قَالَ
dedi (ise)
ٱلْأَوَّلُونَ
evvelkiler

bel ḳâlû miŝle mâ ḳâle-l'evvelûn.

Hayır; yine de öncekilerin dediklerini derler.

Tefsir

قَالُوٓا۟
dediler ki
أَءِذَا
zaman mı?
مِتْنَا
öldüğümüz
وَكُنَّا
ve olduğumuz
تُرَابًا
toprak
وَعِظَٰمًا
ve kemik
أَءِنَّا
biz mi?
لَمَبْعُوثُونَ
diriltileceğiz

ḳâlû eiẕâ mitnâ vekünnâ türâbev ve`iżâmen einnâ lemeb`ûŝûn.

Öncekiler: "Ölüp toprak ve bir yığın kemik olduğumuzda mı diriltileceğiz? And olsun ki biz ve daha önce de babalarımız tehdit edilmişti; bu, öncekilerin masallarından başka birşey değildir" demişlerdi.

Tefsir

لَقَدْ
andolsun
وُعِدْنَا
yapıldı
نَحْنُ
bize
وَءَابَآؤُنَا
ve atalarımıza
هَٰذَا
bu (tehdid)
مِن قَبْلُ
bizden önce
إِنْ
değildir
هَٰذَآ
bu
إِلَّآ
başka bir şey
أَسَٰطِيرُ
masallarından
ٱلْأَوَّلِينَ
evvelkilerin

leḳad vu`idnâ naḥnü veâbâünâ hâẕâ min ḳablü in hâẕâ illâ esâṭîru-l'evvelîn.

Öncekiler: "Ölüp toprak ve bir yığın kemik olduğumuzda mı diriltileceğiz? And olsun ki biz ve daha önce de babalarımız tehdit edilmişti; bu, öncekilerin masallarından başka birşey değildir" demişlerdi.

Tefsir

قُل
de ki
لِّمَنِ
kimindir?
ٱلْأَرْضُ
dünya
وَمَن
ve bulunanlar
فِيهَآ
içinde
إِن
eğer
كُنتُمْ
iseniz
تَعْلَمُونَ
biliyor

ḳul limeni-l'arḍu vemen fîhâ in küntüm ta`lemûn.

De ki: "Biliyorsanız söyleyin, yer ve onda bulunanlar kimindir?"

Tefsir

سَيَقُولُونَ
diyecekler
لِلَّهِۚ
Allah'ındır
قُلْ
de ki
أَفَلَا تَذَكَّرُونَ
düşünmüyor musunuz?

seyeḳûlûne lillâh. ḳul efelâ teẕekkerûn.

"Allah'ındır" diyecekler, "Öyleyse ders almaz mısınız?" de.

Tefsir

قُلْ
de ki
مَن
kimdir?
رَّبُّ
Rabbi
ٱلسَّمَٰوَٰتِ
göğün
ٱلسَّبْعِ
yedi
وَرَبُّ
ve Rabbi
ٱلْعَرْشِ
Arş'ın
ٱلْعَظِيمِ
büyük

ḳul mer rabbü-ssemâvâti-sseb`i verabbü-l`arşi-l`ażîm.

"Yedi göğün de Rabbi, yüce arşın da Rabbi kimdir?" de.

Tefsir

سَيَقُولُونَ
diyecekler
لِلَّهِۚ
Allah'ındır
قُلْ
de ki
أَفَلَا تَتَّقُونَ
korkmuyor musunuz?

seyeḳûlûne lillâh. ḳul efelâ tetteḳûn.

"Allah'tır" diyecekler! "Öyleyse O'na karşı gelmekten sakınmaz mısınız?" de.

Tefsir

قُلْ
de ki
مَنۢ
kimdir?
بِيَدِهِۦ
elinde olan
مَلَكُوتُ
melekutu (mülkü ve yönetimi)
كُلِّ
her
شَىْءٍ
şeyin
وَهُوَ
ve O
يُجِيرُ
koruyup kollayan
وَلَا
fakat
يُجَارُ
korunup kollanmayan
عَلَيْهِ
kendisi
إِن
eğer
كُنتُمْ
iseniz
تَعْلَمُونَ
biliyor

ḳul mem biyedihî melekûtü külli şey'iv vehüve yücîru velâ yücâru `aleyhi in küntüm ta`lemûn.

"Biliyorsanız söyleyin her şeyin hükümranlığı elinde olan, barındıran fakat himayeye muhtaç olmayan kimdir?"

Tefsir

سَيَقُولُونَ
diyecekler
لِلَّهِۚ
Allah'a aittir
قُلْ
de ki
فَأَنَّىٰ
nasıl?
تُسْحَرُونَ
büyüleniyorsunuz

seyeḳûlûne lillâh. ḳul feennâ tüsḥarûn.

"Allah'tır" diyecekler; "Öyleyse nasıl aldanıyorsunuz" de.

Tefsir

بَلْ
doğrusu
أَتَيْنَٰهُم
biz onlara getirdik
بِٱلْحَقِّ
hakkı
وَإِنَّهُمْ
onlarsa
لَكَٰذِبُونَ
yalancıdırlar

bel eteynâhüm bilḥaḳḳi veinnehüm lekâẕibûn.

Hayır; Biz onlara gerçeği getirdik ama, onlar yalancıdırlar.

Tefsir