Skip to main content

قَالُوٓا۟
dediler ki
أَنُؤْمِنُ
biz inanır mıyız?
لَكَ
sana
وَٱتَّبَعَكَ
uymuşken
ٱلْأَرْذَلُونَ
bayağı kimseler

ḳâlû enü'minü leke vettebe`ake-l'erẕelûn.

"Sana mı inanacağız? Sana en rezil kimseler uymaktadır" dediler.

Tefsir

قَالَ
dedi ki
وَمَا
ve
عِلْمِى
ben bilmem
بِمَا
şeyleri
كَانُوا۟
oldukları
يَعْمَلُونَ
onların yapıyor

ḳâle vemâ `ilmî bimâ kânû ya`melûn.

Nuh: "Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur; hesabları Rabbime aittir, düşünsenize! Ben inananları kovacak değilim. Ben sadece açıkça uyarıcıyım" dedi.

Tefsir

إِنْ
doğrusu
حِسَابُهُمْ
onların hesabı
إِلَّا
ancak
عَلَىٰ
aittir
رَبِّىۖ
Rabbime
لَوْ
eğer
تَشْعُرُونَ
düşünürseniz

in ḥisâbühüm illâ `alâ rabbî lev teş`urûn.

Nuh: "Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur; hesabları Rabbime aittir, düşünsenize! Ben inananları kovacak değilim. Ben sadece açıkça uyarıcıyım" dedi.

Tefsir

وَمَآ
ve değilim
أَنَا۠
ben
بِطَارِدِ
kovacak
ٱلْمُؤْمِنِينَ
inananları

vemâ ene biṭâridi-lmü'minîn.

Nuh: "Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur; hesabları Rabbime aittir, düşünsenize! Ben inananları kovacak değilim. Ben sadece açıkça uyarıcıyım" dedi.

Tefsir

إِنْ
değilim
أَنَا۠
ben
إِلَّا
başka
نَذِيرٌ
bir uyarıcı(dan)
مُّبِينٌ
apaçık

in ene illâ neẕîrum mübîn.

Nuh: "Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur; hesabları Rabbime aittir, düşünsenize! Ben inananları kovacak değilim. Ben sadece açıkça uyarıcıyım" dedi.

Tefsir

قَالُوا۟
dediler
لَئِن
eğer
لَّمْ تَنتَهِ
vazgeçmezsen
يَٰنُوحُ
ey Nuh
لَتَكُونَنَّ
mutlaka olacaksın
مِنَ ٱلْمَرْجُومِينَ
taşlananlardan

ḳâlû leil lem tentehi yâ nûḥu letekûnenne mine-lmercûmîn.

"Ey Nuh! Eğer bu işe son vermezsen, şüphesiz taşlanacaklardan olacaksın" dediler.

Tefsir

قَالَ
(Nuh) dedi
رَبِّ
Rabbim
إِنَّ
şüphesiz
قَوْمِى
kavmim
كَذَّبُونِ
beni yalanladı

ḳâle rabbi inne ḳavmî keẕẕebûn.

Nuh: "Rabbim! Milletim beni yalanladı. Benimle onların arasında Sen hüküm ver. Beni ve beraberimdeki inananları kurtar" dedi.

Tefsir

فَٱفْتَحْ
o halde aç
بَيْنِى
benimle
وَبَيْنَهُمْ
onların arasını
فَتْحًا
(kesin hükümle) açarak
وَنَجِّنِى
ve beni kurtar
وَمَن
ve bulunanları
مَّعِىَ
benimle beraber
مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ
mü'minlerden

feftaḥ beynî vebeynehüm fetḥav veneccinî vemem me`iye mine-lmü'minîn.

Nuh: "Rabbim! Milletim beni yalanladı. Benimle onların arasında Sen hüküm ver. Beni ve beraberimdeki inananları kurtar" dedi.

Tefsir

فَأَنجَيْنَٰهُ
biz de onu kurtardık
وَمَن
ve bulunanları
مَّعَهُۥ
onunla beraber
فِى
içinde
ٱلْفُلْكِ
gemi
ٱلْمَشْحُونِ
dolu

feenceynâhü vemem me`ahû fi-lfülki-lmeşḥûn.

Bunun üzerine onu ve beraberinde bulunanları, dolu bir gemi içinde taşıyarak kurtardık.

Tefsir

ثُمَّ
sonra
أَغْرَقْنَا
boğduk
بَعْدُ
bunun ardından
ٱلْبَاقِينَ
geride kalanları

ŝümme agraḳnâ ba`dü-lbâḳîn.

Sonra de geride kalanları suda boğduk.

Tefsir