ḳâle ḳâilüm minhüm innî kâne lî ḳarîn.
İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi."
yeḳûlü einneke lemine-lmüṣaddiḳîn.
İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi."
eiẕâ mitnâ vekünnâ türâbev ve`iżâmen einnâ lemedînûn.
İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman dirilerek ceza göreceğimizi tasdik edenlerdensin?' derdi."
ḳâle hel entüm müṭṭali`ûn.
Yanındakilere: "Siz onu bilir misiniz?" der.
feṭṭale`a feraâhü fî sevâi-lceḥîm.
Bir bakar onu cehennemin ortasında görür.
ḳâle tellâhi in kitte letürdîn.
Ona der ki: "Allah'a and olsun ki, az kalsın beni de mahvedecektin."
velevlâ ni`metü rabbî leküntü mine-lmuḥḍarîn.
"Eğer Rabbimin lütfu olmasaydı ben de oraya götürülenlerden olurdum."
efemâ naḥnü bimeyyitîn.
"Birinci ölümden sonra bir daha ölmeyeceğiz değil mi? Azap da görmeyeceğiz ha?"
illâ mevtetene-l'ûlâ vemâ naḥnü bimü`aẕẕebîn.
"Birinci ölümden sonra bir daha ölmeyeceğiz değil mi? Azap da görmeyeceğiz ha?"
inne hâẕâ lehüve-lfevzü-l`ażîm.
İşte büyük kurtuluş şüphesiz budur.