Skip to main content

ٱتَّبِعُوا۟
uyun
مَن
kimselere
لَّا يَسْـَٔلُكُمْ
sizden istemeyen
أَجْرًا
bir ücret
وَهُم
ve onlar
مُّهْتَدُونَ
doğru yoldadırlar

ittebi`û mel lâ yes'elüküm ecrav vehüm mühtedûn.

"Sizden bir ücret istemeyenlere uyun, onlar doğru yoldadırlar."

Tefsir

وَمَا
ve
لِىَ
ben niçin?
لَآ أَعْبُدُ
kulluk etmeyeyim
ٱلَّذِى فَطَرَنِى
beni yaratana
وَإِلَيْهِ
ve O'na
تُرْجَعُونَ
döndürüleceksiniz

vemâ liye lâ a`büdü-lleẕî feṭaranî veileyhi türce`ûn.

"Beni yaratana ne diye kulluk etmeyeyim? Siz de O'na döneceksiniz."

Tefsir

ءَأَتَّخِذُ
edinir miyim?
مِن دُونِهِۦٓ
O'ndan başka
ءَالِهَةً
tanrılar
إِن
eğer
يُرِدْنِ
bana dilese
ٱلرَّحْمَٰنُ
Rahman
بِضُرٍّ
bir zarar vermek
لَّا تُغْنِ
sağlamaz
عَنِّى
bana
شَفَٰعَتُهُمْ
onların şefa'ati
شَيْـًٔا
hiçbir (fayda)
وَلَا
ve asla
يُنقِذُونِ
onlar beni kurtaramazlar

eetteḫiẕü min dûnihî âliheten iy yüridni-rraḥmânü biḍurril lâ tugni `annî şefâ`atühüm şey'ev velâ yünḳiẕûn.

"O'nu bırakıp da tanrılar edinir miyim? Eğer Rahman olan Allah bana bir zarar vermek isterse, o tanrıların şefaati bana fayda vermez, beni kurtaramazlar."

Tefsir

إِنِّىٓ
şüphesiz ben
إِذًا
o takdirde
لَّفِى
içinde olurum
ضَلَٰلٍ
bir sapıklık
مُّبِينٍ
apaçık

innî iẕel lefî ḍalâlim mübîn.

"Doğrusu o takdirde apaçık bir sapıklık içinde olurum."

Tefsir

إِنِّىٓ
şüphesiz ben
ءَامَنتُ
inandım
بِرَبِّكُمْ
sizin Rabbinize
فَٱسْمَعُونِ
beni dinleyin

innî âmentü birabbiküm fesme`ûn.

"Şüphesiz ben Rabbinize inandım, beni dinleyin."

Tefsir

قِيلَ
denilince
ٱدْخُلِ
gir!
ٱلْجَنَّةَۖ
cennete
قَالَ
dedi ki
يَٰلَيْتَ
ey keşke
قَوْمِى
kavmim
يَعْلَمُونَ
bilseydi

ḳîle-dḫuli-lcenneh. ḳâle yâ leyte ḳavmî ya`lemûn.

Ona "Cennete gir" denince, "Keşke milletim Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrama mazhar olanlardan kıldığını bilseydi!" demişti.

Tefsir

بِمَا
ne yüzden
غَفَرَ
bağışladığını
لِى
beni
رَبِّى
Rabbimin
وَجَعَلَنِى
ve beni kıldığını
مِنَ ٱلْمُكْرَمِينَ
ağırlananlardan

bimâ gafera lî rabbî vece`alenî mine-lmükramîn.

Ona "Cennete gir" denince, "Keşke milletim Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrama mazhar olanlardan kıldığını bilseydi!" demişti.

Tefsir

وَمَآ
ve
أَنزَلْنَا
biz indirmedik
عَلَىٰ
üzerine
قَوْمِهِۦ
kavminin
مِنۢ بَعْدِهِۦ
ondan sonra
مِن
hiçbir
جُندٍ
ordu
مِّنَ ٱلسَّمَآءِ
gökten
وَمَا
ve
كُنَّا
değildik
مُنزِلِينَ
indirici

vemâ enzelnâ `alâ ḳavmihî mim ba`dihî min cündim mine-ssemâi vemâ künnâ münzilîn.

Ondan sonra milleti üzerine gökten bir ordu indirmedik; zaten indirecek de değildik; sadece tek bir çığlık.. o kadar, hemen sönüp gittiler.

Tefsir

إِن
hayır
كَانَتْ
oldu
إِلَّا
sadece
صَيْحَةً
korkunç gürültü
وَٰحِدَةً
bir tek
فَإِذَا
hemen
هُمْ
onlar
خَٰمِدُونَ
sönüverdiler

in kânet illâ ṣayḥatev vâḥideten feiẕâ hüm ḫâmidûn.

Ondan sonra milleti üzerine gökten bir ordu indirmedik; zaten indirecek de değildik; sadece tek bir çığlık.. o kadar, hemen sönüp gittiler.

Tefsir

يَٰحَسْرَةً
ey (ah!) yazık
عَلَى ٱلْعِبَادِۚ
şu kullara
مَا يَأْتِيهِم
onlara gelmez ki
مِّن
hiçbir
رَّسُولٍ
elçi
إِلَّا
mutlaka
كَانُوا۟
onlar
بِهِۦ
onunla
يَسْتَهْزِءُونَ
alay ederlerdi

yâ ḥasraten `ale-l`ibâd. mâ ye'tîhim mir rasûlin illâ kânû bihî yestehziûn.

Kullara yazıklar olsun! Kendilerine hangi elçi gelse, onu alaya alıyorlardı.

Tefsir